Bozulmamış her vicdan, başkasına bir zarar verdiğinde sızlar. Bir kuşa çarptığında, bir karıncayı ezdiğinde bile, haksızlığa duyarlı ‘iç alarmı’ çalmaya başlar. 

***

Aklımda deli sorular... 

Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölüyorsa; bir daha dirilmesi mümkün mü?

Fıtraten hemcinslerine şefkatli olan insanı, kan döken canavara çeviren sır nedir? 

Yamyamların bile kendilerine göre bir hukuku varsa, hasta ve yaralıların olduğu, masumların sığındığı hastaneyi, kiliseyi, camiyi bombalayanların bir hukuku yok mudur?

Zahiren medeni, batınen vahşi insanlar masum insanlara karşı zulüm yarışına girerken, ‘yapmayın’ diyecek vicdanlı insanlar yok mu? 

*** 

Kuyuya düşen bir kediyi kurtarmak için her imkanını seferber eden insan, ölüm tehdidi altında olan masum çocukları, kadınları, ihtiyarları kurtarmak için niçin kılını kıpırdatmaz?

Komşusunda, mahallesinde, kendi ülkesinde haksızlık ve zulüm olurken ‘gık’ını çıkarmayanların, başka bir ülkede meydana gelen zulme karşı, yalancı arslan gibi kükremesi riyakârlık, ikiyüzlülük değil mi?

Güçlünün yanında yer almak en kolayı. Haklının ve mazlumun yanında yer almak çok mu zor? 

Zalimin yanında yer almak, onu daha fazla cesaretlendirip zulme teşvik etmez mi? 

*** 

16 Mart 2003’te barış gönüllüsü Rachel Corrie Filistinli bir ailenin evinin yıkılmasını engellemeye çalışırken, bir İsrail buldozeri tarafIndan ezilip öldürülmüştü... “Zulüm bizdense, ben bizden değilim” diyen Rachel’ler niye yalnız hâlâ?

Sağlam bir vicdan taşıyan Rachel’in daha 11 yaşındayken sorduğu sorular cevabını buldu mu?

“Sevgili Asker,

Sanırım bu dünyayı anlamıyorum. Çünkü evinden uzak olmana anlam veremiyorum. Neden insanlar birbirleriyle uyuşmazlar? Neden barış hala bir hayal ve savaş çok yakınımızdaki bir gerçek? Belki cahilliğimden söylüyorum bunu ama neden her gün kırk bin çocuk ölüyor anlam veremiyorum.”

“Haksızlık karşısında susanın dilsiz şeytan olacağını” Rachel bize haykırmıyor mu?

*** 

Aylan bebek gibi, Şeyh Ahmed Yasin de bu yüzden şikâyet etmedi mi bizi Rabbimize?

“Ümmetin suskunluğunu sana şikâyet ediyorum” diye...

“Küfre razı olmak küfür olduğu gibi, zulme razı olmak da zulüm” değil mi?

“Bir de sakın zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de cehennem ateşi dokunur” (Hud 113) tehdidinin muhatabı kimlerdir? 

Bir Mahkeme-i Kübrada hesap yok mu sanıyorlar? “Şüphe yok ki, sen de öleceksin ve onlar da ölecekler.” (Zümer 30) 

“(Resûlüm!) Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim 42)  

......

Sustum.. Çünkü şimdi ölüm konuşuyor.. hayat ölüme akıyor...  A. Altan yorumluyor: “Mükemmel bir hayat yoktur… Hayat hiçbir zaman mükemmel değildir; daima eksik, bozuk ve kötüdür, mükemmel olan ölümdür ve mükemmel olmayan her şeyin mükemmele aktığı gibi; hayat da ölüme akar, orada mükemmele erişir.”