"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İstanbul Sözleşmesi’nin sebep olduğu tartışmalara doğru

Mehmet ÇETİN
02 Mayıs 2020, Cumartesi
İstanbul Sözleşmesi’nin dördüncü maddesi olan “Temel haklar, eşitlik ve ayrım gözetmeme” üst başlığın altındaki üçüncü maddede geçen “cinsel yönelim” konusu temel hak olarak kabul edilir ve onlara da “cinsel kimlik” tanınır ve dahi bunu da “ayrım gözetmeme” ana başlığı altına alınarak kadın haklarını koruma şemsiyesiyle dayatılarak yasalaştırılırsa, olacağı bu idi!

Başka ne bekleniliyordu ki?

Evet, İstanbul Sözleşmesi 6284 sayılı yasa ile yasalaştıktan sonra ve o bir kısım hukukçunun bu ve belki de başka ilgili yasaya dayanan hareketleri görünüşte yasal görünürken bu sözleşmenin bumerang gibi geri döneceğini söylemek de kehanet olmasa gerek.

Ki Allah beterinden saklasın, âmin.

Sosyal devlet olmanın içerisinde bu devleti teşkil eden insanların umumî manada varlık, sağlık, nesil, ahlâk, inanç, hürriyet gibi ana değerlerin korunması da vardır. Bu esastan hareketle devletin en üst kademesinden sade vatandaşına kadar herkes bu noktada hak sahibi olduğu gibi, irade beyanı sahibidir de.

Diyanet İşleri Başkanı, en sağlam kaynaklara istinad ettirerek gecikmiş irade beyanını nihayet verdi, tebrik ediyoruz. Başkanın ifadesine üst kademelerden desteğin çıkması her ne kadar usûl noktası tartışılmaya muhtaç olsa da elbette takdire değer iradelerdir, ancak esasen buna kamunun da hukukî çerçevede daha çok sahip çıkarak, böylesine mühim konunun ideoloji ve siyasete alet edilmemesini ciddî manada ders vermesi, ikaz etmesi gerekir.

Söz konusu cinsel yönelim, tarihin hangi sahnesinde zuhur etti ise lânetlenmiştir. Belâ ve musîbetlerin âdeta dâvetçisi olmuştur.

Cemiyet içerisindeki bir kısım gayr-ı ahlâkî sapmalara takılanların bir şekli ile ıslah edilerek kazanılması gerekir. Hukuk herkese lâzım iken, cemiyet içerisindeki bir kısım gayr-ı ahlâkî sapmalara takılanlara sözde hukuk verilmesini suiistimal edercesine iç siyasete malzeme yapılması doğrusu hukuku da, kurumu da şaibeli hâle sokar.

Akıl ve bilim, fıtratın gerçeklerine şahitlik eder ve etmelidir. Fıtraten sakıncalı olan davranışa hukukî kimlik kazandırılmaya çalışılması akıl ve bilime de ters düşer. Hürriyetin özüne de aykırıdır ki kendi hürriyeti, yanındakinin hürriyetine zarar verdiği noktada sınırlanır, kaldı ki o çirkin davranış kendine de zarardır ve bu noktadan da hür bir davranış modeli değildir ve olamaz da. Dolayısıyla bu zararlı modele kimlik aramak, kimliksizliği dâvet etmektir. Hukuk, ahlâk ve hürriyet bu noktadan fevkalâde ehemmiyetli ve uğruna kanların döküldüğü, canların feda edildiği değerlerdir, hiçbir şeye alet edilmemelidir.

Bu hassasiyete en fazla hukukçuların sahip çıkması beklenirken ve çoğunluğu sessiz kalırken bir kısım hukukçuların ayrımcılığın körüklendiği iddiasında bulunurken ayrımcılığın kendisini fiilen dile getirmesi ibret vericidir.

Doğruya sahip çıkmak gecikir ise, yanlışa sahip çıkan cesaret alır.

O bir kısım hukukçular; haklarını savundukları ahlâksızlardan birisinin, kendi yakınına çirkin teklif ya da davranış ile karşısına geldiğinde acaba aynı sahip çıkmışlığı gösterirler mi? Elbette ki hayır! İşte kendi fıtratı bu çirkinliği reddederken onların sözde hukuklarını savunmak neyin nesi o zaman?

Toplumu alâkadar eden konulara, kin ve nefrete sebep olmadan, kutuplaştırma ve ayrışmaya düşürmeden kendi mecrası ve hukukun çerçevesi içerisinde seviyeli bir tartışma, görüşme ile çözüm aranmalıdır. Mecliste vekiller, kamuda herkes…

Ahlâkî değerleri önceleyen çare ve çözüm, toplumdaki birlik ve beraberliğe çimento olacaktır.

Toplumdaki tarafgirliğin böylesine uygulanmasına sebep olanları nedamete, hatadan dönmeye dâvet ediyoruz. Yol çok uzamadan, belâlar çoğalmadan, desti kırılmadan.

Okunma Sayısı: 2877
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı