Bugün yeni bir yıla girdik. Yeni yılın milletimiz, ülkemiz ve dünyanın huzur ve barış içinde yaşayacağı, savaşların olmadığı, insanların ölmediği bir yıl olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyoruz.
Dünkü yazımızda dış politika ve siyasette yaşananların özetlemeye çalışmıştık, bugünde 2023’ün ekonomi alanında yaşadığı büyük krizden bahsedelim:
Geçen yıl 6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde 9 saat arayla yaşanan 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki depremler ve sonrasındaki artçılar 15 milyona yakın nüfusun yaşadığı 11 ilimizde büyük bir yıkıma ve can kaybına yol açtı. 10 ay gibi bir süre geçmişken, hâlâ çadırda ve konteynerlerde yaşayan insanların olması ve bu insanların adeta unutulması hem hükümetin hem de milletin ayıplarından birisi oluyor. “1 yıl içinde depremzedelerin evlerini teslim edeceğiz” sözünün tutulmadığı ortaya çıktı.
Kışın ortasında olduğumuz şu günlerde bu insanların sorunlarına acil çözüm bulunması gerekiyor. Öncelikle sıcak bir yuva, yiyecek ve giyim konusunda bir seferberliğin başlatılması elzemdir.
***
Ekonomik kriz derinleşti
Geçtiğimiz yıl bir önceki yıl gibi başta asgari ücretli, emekli, çalışanlar olmak üzere bütün vatandaşlarımız için ekonomik olarak zor bir yıldı.
Temmuz ayında memura seyyanen 8 bin lira zam yapılırken, emekli unutuldu. Maaşlarında bir iyileştirme bekleyen emekli hüsrana uğradı. İşçi, memur ve emekli arasında büyük bir maaş makası oluşurken, ücret adaletsizliği iyice büyüdü.
Emekliler arasında çalışan-çalışmayan ayrımı yapılırken, çalışmayan emeklilere adeta bir lütufmuş gibi 5 bin lira verilirken, kamuoyundan gelen tepkiler sonrası yılın son günlerinde çalışanlara da bu paranın verilmesi büyük bir iş gibi takdim edildi. “Çalışanları ve emeklileri enflasyona ezdirmeyeceğiz” denilmişti, gelinen noktada ezilmeyen kesim kalmadı, ortadirek yok oldu. Paradan para kazananlar artarken fakirlik de arttı. Maliye Bakanı enflasyonun 2026 yılında tek haneye düşeceğini söylemesi 2024 yılının da milletimiz için zor bir yıl olacağını gösteriyor.
Açlık sınırı (Kasım ayı için) 14.025, yoksulluk sınırı 45 bin 896 liraya çıktı.
Türk parasının değeri her geçen gün düşerken, dolar 29, Euro 32 lirayı geçti. 2009 yılında çıkan 200 TL’lik banknotla 500 adet ekmek alınabilirken bugün 25 adet ancak alınabiliyor. O tarihte 200 lira ile 63 litre benzin alınabilirken şimdi ancak 6 litre benzin alınabiliyor.
25 kuruşun maliyeti 1.64, 50 kuruşun maliyeti 2.3, 1 TL’nin maliyeti 2.77 lira çıktı. Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, maliyetleri düşürmek için gramajı düşürme yoluna gitse de, fırsatçılara gün doğdu. Bozuk paralar, piyasaya çıkar çıkmaz paraları toplayıp hurdacılara satanlar “kazançlı” çıkıyor.
İktidar faizleri düşürmekle övünürken 14 Mayıs seçimi öncesi 8.50 olan politika faizi 42.5’e kadar çıktı.
Asgari ücret 17 bin 2 lira olarak açıklanırken, artışlar çalışanın eline geçmeden her şeye zam gelmeye başladı.
Merkez Bankası Başkanı bile ev kiralarının yüksek olmasından dolayı annesinin evine taşındığını açıkladı. Emekli, asgari ücretlinin durumunu varın siz düşünün! Maliye Bakanı kiralar düşüyor derken, MB Başkanı kiraların yüksekliğinden söz ediyor, Cumhurbaşkanı ev sahiplerini vicdansızlıkla suçluyor.
“Yeni Türkiye” denilirken millet Eski Türkiye’yi arar hale geldi.
***
Sözün özü
Özetle, yıllardır zor günler geçiren milleti bu yıl da zor günler bekliyor. Mahallî seçimler sonrası Allah milletimizin yardımcısı olsun…