Hükümet bundan önce neredeyse her yıl söylediği gibi yeni yıla, “Bu sene yeniden şahlanış yılı olacak” ile başlamıştı.
Ardından ekonomi, hukuk ve demokraside yepyeni bir seferberlik başlatacaklarını söylediler.
Ardından yeni bir anayasa tartışmasını başlattılar.
Geçtiğimiz hafta içinde de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “İnsan Hakları Eylem Plânı”nı açıkladı.
Eylem plânı 9 amaç, 50 hedef ve 393 faaliyetten oluşuyor. Plânın 2 yıllık zaman diliminde uygulanacağı söyleniyor. Uygulama takvimi de önümüzdeki bir iki hafta içinde açıklanacak.
Ayrıca 128 kanunda, 60 yönetmelikte ve 180’den fazla idarî uygulamada düzenleme getiren bu reform paketi üzerinde de çalışıldığı ifade ediliyor.
Bir taraftan da siyasî partiler ve seçim kanunlarında düzenlemeler yapılmaya, partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi “rehâbilite” edilmeye çalışılıyor.
Bütün bunlar üst üste konulduğunda en çok sorulan soru “19 yıldır neredeydiniz?” oluyor.
Bu hazırlıklarda “nihaî amaç” yeni anayasa olarak ifade ediliyor. Yeni anayasa adımı için bütün kesimlerden sürece katkı sunması isteniyor. “Kimseden destek gelmese de Cumhur İttifakı olarak hazırlık yapılacağı” söyleniyor.
2002 yılından beri birkaç kez anayasa değişikliği yapıldı. Yeni anayasa için bütün partilerin eşit şekilde temsil edildiği “TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu” kuruldu, ama bir netice alınamadı. Hatta Ahmet Davutoğlu 2015 yılında Başbakanken yeni anayasa konusunda bir çalışma başlattı, ama o dönem partisi ile ilişkisi olmayan(!) Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlık sistemini gündeme getirince bu çalışma gündemden düştü.
***
YENİ ANAYASA İÇİN ORTAM MÜSAİT DEĞİL
Peki, şu anda ki siyasî ortam yeni bir anayasa yapımı için müsait mi? Olmadığını “hazırlık içinde olanlar”da biliyor.
Önce şunu söylemek lâzım: “Biz yaptık onlar kabul etmediler” demek için böyle bir çalışmanın yapılması son derece sakıncalı. Çünkü yapılacak ilk genel seçimden sonra belki yeni ve sivil bir anayasa yapma iradesi ortaya çıkarsa, buna göre Meclis’te bir tablo oluşursa, bugünkü tavır o zaman etkili olur ve Türkiye 1982 darbe anayasası ile uzunca süre yönetilmeye devam edip gider. “Darbeciler anayasa yapıyor siviller yıllardır yapamıyor” eleştirileri de haklılık kazanır.
Mevcut Anayasa’nın hükümlerine göre Anayasa teklifini TBMM’ye sunmak için “üye tam sayısının üçte bir çoğunluğu yani 200 milletvekili imzası” yeterli olduğu için bu teklif Meclis’e sunulabilir.
Ancak, anayasa değişikliği teklifinin kabulü için “üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu yani 400 vekil kabulü” gerekiyor.
TBMM’de “üye tam sayısının beşte üç çoğunluğu yani 360 vekil kabulü” olursa da anayasa değişikliği halk oylamasına sunulabiliyor.
Cumhur İttifakı içerisinde AKP’nin 289, MHP’nin 48 oyu var. Bu da toplamda 337 oy ediyor. Bu durumda bırakın Meclis’ten geçmesi için gerekli oya dahi ulaşılmasını, teklifin halk oylamasına sunulacak oya dahi ulaşamıyor. Aynı durum Millet İttifakı içinde geçerli. İki tarafında mutlaka ittifak dışındaki başka partilerin oylarına da ihtiyacı var. Şu anda görülen, böyle bir çalışma Meclis’e gelebilir, ama geçmesi imkânsız.
***
GÜNDEMİ DEĞİŞTİRECEKLERE NAL TOPLATIR!
İktidara yakın gazeteciler dahi cumhurbaşkanın gündem değiştirmek konusunda usta olduğu, gündem değiştirmek isteyenlere “nal toplattığı”nı söylerken, “Şimdi de bomba gibi bir ‘yeni anayasa’ teklifi attı ortaya. Bu elbette muhalefetin temcit pilavı gibi koyup kaldırdığı ‘parlamenter sisteme dönüş’ olmayacaktır. Başkanlık sisteminin bir anlamda ‘konsolidasyonu’ olacaktır” diyerek de aslında gerçek niyeti ortaya koyuyorlar. (Sabah, Engin Ardıç 3.2.2021)
***
KİM ÇİÇEK, KİM DİKEN?
Cumhurbaşkanı Erdoğan İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıklarken “Öyle her çiçeğe su vermeyeceğiz. Susuz çiçeğe su vermek adalet, dikene su vermek zulüm olur” ifadelerini kullanmasıyla ilgili farklı ve derin yorumlar yapılıyor.
Ancak bu yorumlarda, “Kimin çiçek, kimin diken olduğunu kim belirleyecek?” ile “İnsan hakları evrensel olduğuna göre yine bir ayrımcılık mı yapılacak?” sorularının cevapları bulunabilmiş değil. Bu cümle ile anlatılmak istenen söylense de kimse merakta kalmasa…
***
VEKİL KÖŞESİ
Meclis’te gündemle ilgili milletvekillerinin 1 dakikalık gündem dışı konuşmaları tutanaklarda kalıyor. Son açıklanan İnsan Hakları Eylem Plânı ile ilgili olarak Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin sözlerini tutanaklardan aktaralım:
“İnsan Hakları Eylem Planı açıklandı. Açıklanan başlıklara baktığımızda bir hukukçu olarak herhangi bir itirazım yok, ancak açıklanan konu başlıklarının tamamı mevcut Anayasa’mızda, tarafı olduğumuz uluslar arası sözleşmelerde ve meri mevzuatımızda yer alan başlıklardır, düzenlemelerdir. İktidarın görmek istemediği adalete ilişkin temel sorun mevzuat eksikliği değildir, yanlış uygulamalardır; siyasetin yargıyı tutsak almasıdır, iktidarın talimat yoluyla yargıya açıkça müdahalesidir. Buradan iktidara sesleniyorum: İnsan hakları eylem planları ve reformlar hakkında samimî olmak istiyorsanız yürütme olarak yargıya talimat vermekten vazgeçin yeter.”
Bu endişeler giderilir mi, bekleyip görelim…