Malum, popüler kültürde “Anadolu irfanı” diye bir şeyden bahsedilip durulur.
Bu şey, sanki bu topraklardaki her iyi şeyin kaynağı ve mükemmel bir kültürün taşıyıcısı olarak görülür. Hâlbuki günlük hayatta yaşadıklarımız ve gördüklerimiz farklı şeyler söylemektedir.
Bu yazımızda da maddeler hâlinde gidelim:
• Bu topraklarda toplumsal kuralları kendine yontmak geçer akçedir. Bunun en büyük delili, zorunlu askerlik müessesesinde, devrecilik ve sıracılık denen ayrımcılık mekanizmalarının onyıllardır sistemleşmiş olmasıdır. Bir kişi askere yeni gittiğinde her işin kendisine yıkılmasından şikâyet eder. Ama aradan zaman geçince aynısını diğer “yeni gelenler”e yapar. Bu durum insanımızda bir ahlâk hâline gelmiştir.
• Bu topraklarda ufak hırsızlıklar ve ufak haksız kazançlar bir ahlâk hâline gelmiştir. Delil mi istersiniz? Normalde ücretli olan ama ücret alacak görevlinin olmadığı bir umumi tuvalete bakın, çoğu kişinin para bırakmadığını fark edeceksiniz. Bunun sebebini sorduğunuzda, görevlinin olmadığını söyleyeceklerdir. Böyle bir halkı yöneten idareciler de doğal olarak, kendilerini denetleyenin olmadığı yerlerde yolsuzluk yapmaktan çekinmeyeceklerdir ve pek bir tepki de görmeyeceklerdir.
• Bu topraklarda para, şımarıklık sebebidir. Delil mi istersiniz? Halk arasında yaygın olan “özel sektör” algısında, patronların işçilere üç kuruş para verip aşırı derecede çalıştırması vardır.
• Bu topraklarda statü göstergesi de manevî değil maddîdir. Misal mi istersiniz? Bir insanla tanışırken en başta mesleğinizi sorar. Çoğunlukla, örtülü olarak demek ister ki: “Ben senin mesleğine göre sana muamele yapacağım.”
• Bu topraklar faşizm ve antidemokratiklik maalesef geçer akçedir. Delil mi istersiniz? Herhangi bir ortamda, Üstad Hazretlerinin de “...lisan-ı mâderzâd ise, tabiî olduğundan, elfaz davet etmeksizin zihne geliyor. Alışveriş yalnız mana ile kaldığından, zihin çatallaşmaz. Ve o lisana giren maarif, ‘nakş-ı ale’l-hacer’ gibi bâkî kalır.” diyerek savunduğu üzere, bu ülkedeki Türk olmayan çocukların da öğrenimlerinin anadillerinde yapılmasını savunun bakalım. Anında terörist muamelesi görmeniz şaşırtıcı olmayacaktır. Yukarıdaki örnek, en basit örnekti.
• Bu topraklarda, herhangi bir meselede güçlünün güçsüzü ezmesi bir kanıksanmış hâle gelmiştir. Bu minvalde her birimizin yaşadığı o kadar şey vardır ki, misal göstermeye bile gerek görmüyorum.
• Bu topraklarda nemelâzımcılık geçer akçedir. Bu topraklarda neredeyse her insan bir kısım toplumsal sorundan şikâyet eder. Fakat bu sorunlar için bir şeyler yapan veya en azından değişikliğe kendinden başlama iradesini gösteren insanlar çok çok azdır.
• Bu topraklarda, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!” zihniyeti kültürün içine işlemiştir. Bunun örneğini de günlük yaşantınızdan siz de bulabilirsiniz. Fakat belki de en güzel örnekleri, darbe ve otoriterlik döneminde (bugün de dahil) halkın kayda değer bir tepki vermemiş olmasıdır.
Hülâsâ: Bu topraklarda “Anadolu irfanı” diye bir şey gerçekten varsa veya kaldıysa bile, yukarıdakilere ve daha fazlasına engel olamayacak kadar pasifleşmiştir. Vesselâm.