"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Anadolu irfanı” hakkında

Mehmet Soydan
17 Eylül 2024, Salı
Malum, popüler kültürde “Anadolu irfanı” diye bir şeyden bahsedilip durulur.

Bu şey, sanki bu topraklardaki her iyi şeyin kaynağı ve mükemmel bir kültürün taşıyıcısı olarak görülür. Hâlbuki günlük hayatta yaşadıklarımız ve gördüklerimiz farklı şeyler söylemektedir.

Bu yazımızda da maddeler hâlinde gidelim:

• Bu topraklarda toplumsal kuralları kendine yontmak geçer akçedir. Bunun en büyük delili, zorunlu askerlik müessesesinde, devrecilik ve sıracılık denen ayrımcılık mekanizmalarının onyıllardır sistemleşmiş olmasıdır. Bir kişi askere yeni gittiğinde her işin kendisine yıkılmasından şikâyet eder. Ama aradan zaman geçince aynısını diğer “yeni gelenler”e yapar. Bu durum insanımızda bir ahlâk hâline gelmiştir.

• Bu topraklarda ufak hırsızlıklar ve ufak haksız kazançlar bir ahlâk hâline gelmiştir. Delil mi istersiniz? Normalde ücretli olan ama ücret alacak görevlinin olmadığı bir umumi tuvalete bakın, çoğu kişinin para bırakmadığını fark edeceksiniz. Bunun sebebini sorduğunuzda, görevlinin olmadığını söyleyeceklerdir. Böyle bir halkı yöneten idareciler de doğal olarak, kendilerini denetleyenin olmadığı yerlerde yolsuzluk yapmaktan çekinmeyeceklerdir ve pek bir tepki de görmeyeceklerdir.

• Bu topraklarda para, şımarıklık sebebidir. Delil mi istersiniz? Halk arasında yaygın olan “özel sektör” algısında, patronların işçilere üç kuruş para verip aşırı derecede çalıştırması vardır.

• Bu topraklarda statü göstergesi de manevî değil maddîdir. Misal mi istersiniz? Bir insanla tanışırken en başta mesleğinizi sorar. Çoğunlukla, örtülü olarak demek ister ki: “Ben senin mesleğine göre sana muamele yapacağım.”

• Bu topraklar faşizm ve antidemokratiklik maalesef geçer akçedir. Delil mi istersiniz? Herhangi bir ortamda, Üstad Hazretlerinin de “...lisan-ı mâderzâd ise, tabiî olduğundan, elfaz davet etmeksizin zihne geliyor. Alışveriş yalnız mana ile kaldığından, zihin çatallaşmaz. Ve o lisana giren maarif, ‘nakş-ı ale’l-hacer’ gibi bâkî kalır.” diyerek savunduğu üzere, bu ülkedeki Türk olmayan çocukların da öğrenimlerinin anadillerinde yapılmasını savunun bakalım. Anında terörist muamelesi görmeniz şaşırtıcı olmayacaktır. Yukarıdaki örnek, en basit örnekti.

• Bu topraklarda, herhangi bir meselede güçlünün güçsüzü ezmesi bir kanıksanmış hâle gelmiştir. Bu minvalde her birimizin yaşadığı o kadar şey vardır ki, misal göstermeye bile gerek görmüyorum.

• Bu topraklarda nemelâzımcılık geçer akçedir. Bu topraklarda neredeyse her insan bir kısım toplumsal sorundan şikâyet eder. Fakat bu sorunlar için bir şeyler yapan veya en azından değişikliğe kendinden başlama iradesini gösteren insanlar çok çok azdır.

• Bu topraklarda, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!” zihniyeti kültürün içine işlemiştir. Bunun örneğini de günlük yaşantınızdan siz de bulabilirsiniz. Fakat belki de en güzel örnekleri, darbe ve otoriterlik döneminde (bugün de dahil) halkın kayda değer bir tepki vermemiş olmasıdır.

Hülâsâ: Bu topraklarda “Anadolu irfanı” diye bir şey gerçekten varsa veya kaldıysa bile, yukarıdakilere ve daha fazlasına engel olamayacak kadar pasifleşmiştir. Vesselâm.

Okunma Sayısı: 917
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Kerim Soyten

    17.9.2024 20:31:50

    Allah razı olsun. Haklısınız. Toprak altındaki mübareklerden utanmalıyız

  • Nahit Topaloğlu

    17.9.2024 12:52:11

    İşin özeti:Bu topraklarda Süfyan zuhûr etti.!

  • cemal özkaya

    17.9.2024 09:36:57

    bu yazdıklarınız yaşadıklarımız olmakla beraber anadolu irfanı denen şey galiba tekeri kırılan üzeri mal dolu bir kağnının başında kimse olmasada bir hafta sonra eksiksiz teslim alınmasına, haliç köprüsünden geçerken yırtılan torbadan düşen altınların denizdende çıkarılarak sahibine eksiksiz teslim edilmesine, gayri müslim bir aileyi rahatsız eden müslüman bir ailenin mahalleden sürgün edilmesine, yargılanıpda haksız bulunan hz.ali, selahaddin eyyubi ve sultan fatihe olan özlemi hasreti utancı pişmanlığı anlatıyor bence.

  • A. AYDIN

    17.9.2024 02:06:10

    1. Evet, haklısınız. "Ehl-i imana hücum eden ehl-i dalalet, bir ruh-u habîs olmuş, Müslüman âlemindeki vicdan-ı umumî ve kalb-i küllîyi bozuyor. Ve avamın taklidî olan itikadlarını himaye eden İslâmî perde-i ulviyeyi yırtıyor ve hayat-ı imaniyeyi yaşatan, an'ane ile gelen hissiyat-ı mütevâriseyi yandırıyor." Risale-i Nur ise "İslâmî esaslar ve cereyanlar ve şeairler kırılması ile bozulmaya yüz tutan vicdan-ı umumîyi, Kur'anın ve imanın ilâçları ile tedavi etmeğe çalışıyor." Yani "Anadoludaki İslam Medeniyeti" demekten sakınanların kullandığı "Anadolu İrfanı" sizin de dediğiniz gibi çok yara almış! Etkinliği, Büyük Deccal'ın tam aktif duruma geçmesi sebebiyle maalesef zayıflamış.

  • A. AYDIN

    17.9.2024 02:05:28

    2. Bununla beraber, bir de bu topraklarda takdir etme yerine tenkit etme hastalığı vardır. Keza bu topraklarda güzel olanı görmek ve göstermek yerine çirkin olana bakmak ve baktırmak daha çok ilgi uyandırır. Yine bu topraklarda kendini büyük, milleti ise küçük görmek modadır. Üstadımız bu tarz tutum içinde olanları şöyle uyarır: "Milletine karşı şer'an, aklen, hikmeten mükellef olduğu hiss-i şefkat yerine hiss-i tahkir, meyelan-ı muhabbet yerine irade-i istihfaf, temayül-ü ihtiram yerine meyelan-ı techil, arzu-yu merhamet yerine arzu-yu taazzum ikame edip; hamiyetsizliğini, asılsızlığını gösterdiğinden nazar-ı hakikatta öyle bir câni ve menfur olur ki...! Zira hamiyet ise; muhabbet, hürmet, merhametin netice-i zaruriyesidir." Dolayısıyla biz bu toprakları pisletenleri teşhir etmekle beraber, gül dikmeye devam edenleri de unutmayalım.

  • Burhan Kula

    17.9.2024 00:19:21

    Anadolu irfanı diye Bir şey yokmuş ya da çok az insanda varmış bunu bu süreçte gördük, Bu kadar suçsuz günahsız insana, bir avuç aşağılık haydut darbeci hırsızın günahı yükleniyor ve buna sessiz kalınıyorsa burada irfan yoktur sadece habislik vardır. Zulme rıza zulümdür.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı