Şehit, canını Allah yolunda feda eden, hayatını hak ve hakikat uğruna ortaya koyan kimsedir. Ayet ve hadislerle de sabittir ki, şehitlik sıradan bir ölüm değildir. "Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyiniz. Bilâkis onlar diridirler; ancak siz farkında değilsiniz." 1
Bediüzzaman Hazretleri de şehitler için şöyle diyor: "Onlar kendilerini ölmüş bilmiyorlar. Yalnız kendilerinin daha iyi bir âleme gittiklerini biliyorlar, kemâl-i saadetle mütelezziz oluyorlar, ölümdeki firak acılığını hissetmiyorlar."2 Normal şartlarda her vefat eden öldüğünü bilir ve derecesine göre bunu acısını yaşar. "Keşke dünyaya dönsem amelimi artırsam, keşke daha iyi kulluk edebilseydim" diye üzüntü duyabilir. Dünyada bıraktığı yakınları için ayrılık acısı hissedebilir. Fakat şehitler bir anda, dünyadan çok daha mükemmel, hiç acı ve kederin olmadığı çok güzel bir âlemde yaşamaya başlar. Dünya hayatına benzer ama her şeyin lehlerine olduğu, hiç bir sıkıntının olmadığı, refah ve saadet içinde bir dünyada bulurlar kendilerini. Öldüklerini bilmezler.
Bediüzzaman Hazretleri Mektubat eserinde hayat tabakalarını anlatırken, şehitler hakkındaki Kur'ân'ın ayetlerini de tefsir etmiş oluyor. Diyor ki: "Nasıl ki, iki adam bir rüyada Cennet gibi bir güzel saraya girerler. Birisi rüyada olduğunu bilir; aldığı keyif ve lezzet pek noksandır. 'Ben uyansam şu lezzet kaçacak' diye düşünür. Diğeri rüyada olduğunu bilmiyor; hakikî lezzet ile hakikî saadete mazhar olur. İşte, âlem-i berzahtaki emvat ve şühedanın hayat-ı berzahiyeden istifadeleri öyle farklıdır."3 Böylece şehit olan ve normal şartlarda vefat eden arasındaki farkı akla yakınlaştırıyor.
Üstad bu konuda bir başka örneği de kendi hayatında yaşadığı bir hadise ile veriyor. Çok sevdiği yeğeni ve talebesi Ubeyd 1. Dünya Savaşında kendisiyle birlikte Rus ve Ermenilere karşı çarpışırken şehit olur. Buna çok müteessir olan Bediüzzaman Hazretleri’ne sadık bir rüyada hakîkat gösterilince teselli bulur. Yeğeni Ubeyd, yer altında güzel bir menzilde, şehitlerin hayat tabakasında yaşamaktadır. "Onu şüheda tabaka-i hayatında gördüm. O beni ölmüş biliyormuş; benim için çok ağladığını söyledi. Kendisini hayatta biliyor. Fakat Rus’un istilâsından çekindiği için, yeraltında kendine güzel bir menzil yapmış." 4
11 Kasım Salı günü meydana gelen uçak düşmesi sonucu içinde bulunan yirmi askerin şehadet haberini almak, şehitlerin aileleri ve milletimiz için çok üzücü oldu. Ama, acıların ve felâketlerin bir de bizim göremediğimiz güzel ve müjdeli neticeleri var. Biz parçalanmış yanmış bedenler görsek de, onlar bir anda hiç öldüğünü bilmeden başka bir âlemde buluyor kendini ve güzelce karşılanıyorlar. Sağlık, afiyet ve nimetler içinde kedersiz yaşıyorlar. Bu hakikatleri bilmek geride kalanlar için en büyük tesellî. Şehit ailelerinin ve milletimizin başı sağ olsun. Şehitlerimize rahmet ve dua ile.
Dipnotlar:
1- Bakara, 154
2- Mektubat s.13
3- Mektubat, 1. Mektup s.18
4- Mektubat, 1. Mektup s.18