Ormanda yeni bir gün başlıyordu. Uyanan hayvanlar yiyecek bulma telaşındaydı. Kuşlar, ağaç dallarındaki yuvalarında kendilerini bekleyen yavrularına ilk buldukları yemleri getirip yedirmeye başlamışlardı bile. Onlara ev sahipliği yapan ağaçlar birbirleriyle konuşmaya başladılar: “Görüyor musun Gürgen kardeş, yiyecek bulup karnını doyurmak ne zor iş.”
“Evet Ardıç kardeş haklısın. İyi ki, ağaç olarak yaratılmışız. Hiç yerimizden kıpırdayamadığımız için Allah bizim halimizi görüyor ve ihtiyacımız olan tüm gıdayı ayağımıza gönderiyor.”
“Ayağımıza mı? Güldürdün beni Gürgen. Bizim ayağımız yok ki.”
“Lafın gelişi dedim Ardıçcığım. Ayağımız yok tabiî ki, yürüyemiyoruz ama yiyecek, içecek ve su bize geliyor. Yani Yaratıcımız tarafından kök ve damarlarımıza gönderiliyor.” “Evet Gürgenciğim çok şükür hâlimize. En iyi biz besleniyoruz.”
Oradan geçen tilki, ağaçların konuşmalarını duydu. Tilki, hırslı ve kendini beğenmişin biriydi. Başladı yine kendini övmeye: “Siz hiçbir yere kıpırdayamadığınız halde, nasıl en iyi beslendiğinizi düşünebiliyorsunuz? Hah hah güleyim bari. Bu ormanın en hızlı, en çalışkan, en güçlü, en iyi av bulan hayvanı benim. Daha kendimi anlatırdım ama şimdi karnım çok aç. Acil yiyecek bir şeyler bulmam lâzım.” Tilki koşarak uzaklaştı. Ağaçlar da ona acıyarak bakakaldı. Bütün gün hayvanların kimi uçarak, kimi koşarak, az ya da çok kendilerine göre yiyecekler bularak karınlarını doyurdu. Ancak tilkiyi gören olmamıştı. Güneş batmak üzereyken, tilki yorgun ve halsiz bir şekilde geldi. Neredeyse açlıktan bayılmak üzereydi. Sesi de zor çıkıyordu ama kısaca şunları diyebildi: “Bütün gün yemek için kendimden güçsüz ve zayıf olan hayvanları yakalamaya çalıştım. Bazen de onların yiyeceklerini onlardan habersiz almak için uğraştım. Ama ne yaptıysam olmadı. Çok aç kaldım ve çok yoruldum. Gürgen ve Ardıç, sizden de özür dilerim. Olanları seyreden Bilge Baykuş şöyle dedi: “Hırs göstermenin sonucu daima zarar ve hayal kırıklığına uğramaktır. Demek ki kendi gücümüz ve kuvvetimiz sayesinde beslenmiyoruz. Aksine, aramızda en zayıf ve en güçsüz olanlar en iyi besleniyorlar. Meselâ ağaçlar, balıklar, ve insanlar arasında da bebekler gibi” Tilki başını öne eğdi. Gereken dersi almış gibiydi.