"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İki lira

Merve İRİYARI
12 Nisan 2015, Pazar
Soğuk bir kış günüydü. Okuluna gitmek üzere metroya bindi, boş bulduğu bir koltuğa oturdu.

Çantasından kitabını çıkarıp okumaya başladı. Ama kafasında sınavlar, ders notları, okulu bitirdiğinde iş bulamama kaygısı gibi bir çok soru dolaşıyordu. Ya bu sene mezun olamazsa, ya okulu bitirdiğinde iş bulmazsa... Düşünmek bile istemiyordu. “Allah büyüktür” dedi ve tekrar kitabına daldı. İneceği durağın anonsu yapılınca, kitabını kapattı, çantasına koydu ve inmek üzere kapıya yanaştı. Bu arada araç da durağa yanaşmıştı.

Kapılar açıldı ve herkes inmeye başladı. O da herkes gibi metrodan indi ve çıkış merdivenlerine doğru yöneldi. Merdivenin başında bir çocuğa gözleri takıldı. Durdu, bir müddet çocuğu seyretti. Çocuk yedi sekiz yaşlarındaydı. Soğuktan elleri ve yüzü kızarmış, üzerinde yırtık bir palto ve boynuna astığı seyyar bir küçük masa. Masanın üzerinde el yapımı kurabiyeler ve titrek bir ses; “İki lira, iki lira almaz mısınız?”

Merdivenlerden inip çıkan yüzlerce insan vardı, ama kimse bu çocuğun farkında bile değildi. Cılız sesini duyan, dönüp bakan yoktu. Metroda görevli bir güvenlik memuru geldi, yanına yaklaştı. Çocuğun halini gözetleyen kız, güvenlik görevlisi, bir şey satmasına izin vermeyecek, çocuğu oradan kovacak diye endişe etmeye başladı. Görevli geldi, boynundaki atkıyı çıkardı, çocuğun boynuna doladı, başını okşadı. Bu duruma çok sevinmiş duygulanmıştı. Hayalen geriye gitti, çocukluğuna döndü. Bundan on yıl önce, iki çocuk harçlıklarını çıkarmak üzere tren istasyonunda su satıyorlardı. Bunlardan birisi de kendisiydi. İlk gün ne kadar utanmış ve sıkıntı çekmişti. Sonra bir adam yanlarına yaklaşmış, onların başını okşamış, yaptıklarından utanç değil, gurur duymaları gerektiğini, helâl para kazanmak için çalışmanın ne kadar önemli olduğunu söylemişti.

Çocuğa doğru ilerledi. Çocuk biraz korktu. Sonra:

-Ne kadar ? dedi.

-İki lira abla, annem yaptı çok güzeller.

-Evet, çok iyi görünüyorlar. Bir tane ver bakalım bu ablana.

-Al abla.

-Biliyor musun? Bir gün hayallerini gerçekleştirirsen bu günlerini hiçbir zaman unutmayacaksın. Sen nasıl para kazanılır onu öğreniyorsun. Ama helâl para nasıl kazanılır, onu daha iyi anlıyorsun.

-Ama beni görmüyorlar.

-Seni her zaman gören biri var. Allah seni görüyor, bak Allah bir vesile ile seni de bana gösterdi. Eğer umutsuz olursan Allah’ı hissetmek için duâ et. O mutlaka sana umut verecek bir şeyler gönderir.

-Sağol abla. Peki sen de bana duâ eder misin?

-Tabi ki, dedi gözleri yaşararak. Adın ne?

-Abdullah.

-İsminin anlamını biliyor musun?

-Şey…

-Allah’ın kulu demek, inşallah ismini hayatın boyunca iftiharla taşırsın, dedi ve yoluna devam etti.

-Abla senin adın ne, ben de sana duâ edeyim.

-Benim adım sadece senin gibi olan bir çocuk.  Sen duâ ederken, metroda gördüğüm abla de yeter. Kendin için istediğini bizim gibiler için iste. Dedi ve dersine yetişmek için hızlı adımlarla yoluna devam etti.

Okunma Sayısı: 1246
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı