Azerbaycan ve Ermenistan arasında, Dağlık Karabağ bölgesindeki çatışmalar devam ediyor.
İçerisinde bulunduğumuz Ekim ayının 10’u ve 18’inde iki defa ateşkes ilân edildi. Ancak her iki ateşkes de kısa süreli oldu. Taraflar ateşkesi ihlâl ettiklerine dair birbirlerini suçladılar. Bununla birlikte savaşlarda ilân edilen her ateşkes diplomasi masasına oturma ihtimalini de doğurabilmektedir. Şu an için Karabağ çatışmalarında bundan bahsetmek pek mümkün görünmüyor.
Diğer taraftan Ermeni askerî noktalarında Rusya bayrağı dalgalandırılmaya başlanması ise, Ermenistan’ın konuyu daha başka yönlere çekmeye çalışması şeklinde yorumlanıyor. Hatta Ermenistan’ın, İran ve Türkiye sınırını korumak üzere Rus Sınır Muhafızları’nın konuş- landığı haberlerde kaydediliyor. Fakat konuyla ilgili Rusya’dan henüz bir açıklama yapılmadığı da görülmektedir.
Dolayısıyla Libya ve Suriye’den sonra, bu durum Rusya adına yeni bir vesayet savaşı olarak da değerlendiriliyor. Rusya’nın, Kırım’ı ilhakı; Ukrayna’daki çatışmalardaki ve seçimlerdeki tutumunun, vesayet politikası ihtimalini güçlendirdiğine işaret ediliyor.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilâtı (AGİT)’ nın 1994’te, Budapeşte Zirvesi’nde Azerbaycan ve Ermenistan arasında çözüm için konferans yapılması hususunda Minsk Grubu kurul- muştu. Minsk Grubu’nun eş başkanları Rusya, Fransa ve ABD olurken; daimî üyeler de Beyaz Rusya, Almanya, İtalya, İsveç, Finlandiya, Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan’dır.
Minsk Grubu’ndan ABD’nin başkanlık seçimleriyle meşguliyeti; Fransa’nın Sahel Bölgesi, Libya ve Afrika’da kaybetmekte olduğu çıkarlarına odaklandığı; ve Rusya’nın da yu- karıda zikredilen muhtelif coğrafyalardaki müdahilliği bilinmektedir. Bütün bunların Minsk Grubu’nun, Karabağ ile yeteri kadar ilgilenmeyerek işlevsizleştiği ihtimaller arasındadır. Her ne kadar Türkiye, çatışmaların baş- langıcından beri Minsk Grubu’na atıf yapsa da, Grup’tan, anlaşmazlığa yönelik daha ciddî girişimlerde bulunması bekleniyor.
Ermenistan’ın saldırısı ile başlayan çatış- malarda, vefat eden Azeri siviller biliniyor. Gelinen noktada asıl sorunun Batılı ülkelerin insan hakları açısından yaklaşım sergilemedikleri manidar karşılanıyor.
Ermenistan Başbakanı Nikol Pashinyan’ın sözde Ermeni soykırımından bahsetmesi de, Ermeni tarafının tarihî yalanlarla halkının moral ve motivasyonunu yüksek tutmaya çalıştığı görülüyor. Ancak sözde Ermeni soykırımı iddiları, daha önce defalarca denenmiş ve sonuç alınamamış bir strateji. Ermeni siyasetinin artık bu sarmaldan çıkması gerekiyor.
Karabağ’da ateşkeslerin süresi, Ermenistan’ın ihlâlleriyle giderek kısalıyor. Ermenistan, Azerbaycan karşısında hem askeri hem de izlediği siyaset sebebiyle başarısız durumda. Barışın tesis edilmesinde Türkiye’nin girişimleri önem arz ediyor. Bundan dolayı Ermenistan’ın, Azerbaycan ve Türkiye’ye bütün kapıları ka- patmasının gerçekçi olmayacağı nettir. Aksine Ermenistan’ın içerisinde bulunduğu siyasî, ekonomik, sosyal, askerî vb. sorunlardan kurtulabilmek adına barış ve diplomasi yoluna başvurması kaçınılmazdır.