"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Korona sonrası küreselleşmenin yeni evresi mi?-3

Muhammet ÖRTLEK
22 Aralık 2020, Salı
Korona sürecinde, devletlerin salgına karşı siyasi, ekonomik, sosyal vb. alanlarda dayanıklılığı bir nevi test ediliyor.

Her ülkenin kendine has şartları içerisinde, salgının getirdiği yeni durumlar söz konusu. Birde küresel yeni durum söz konusu. Korona sonrasında küreselleşmenin yeni evresi hakkında “yeni bir düzen, dönem veya yeni uluslar arası sistem” tartışmalarını beraberinde getiriyor.

Avrupa, tarihî bağlamda dünya güç merkezlerinden biri olagelmiştir. Özellikle Roma İmparatorluğu dönemindeki birleşik Avrupa fikrine hep atıf yapıldı. Birleşik Avrupa ya da Avrupa Birleşik Devletleri tahayyülü, 1957’de Roma Anlaşması ile başlayan süreç, 1992’de Avrupa Birliği’ne dönüşerek gerçek oldu.

Avrupa’nın son yüzyılda yetiştirdiği düşünürlerden Antonio Gramsci 1937’de İtalya’da tutuklu bulunduğu hapishanede vefat etti. Gramsci’nin 45 yıllık hayatının uzun yılları hapishanelerde geçti. Yine hapishanedeyken yazdığı defterler daha sonra “Hapishane Mektupları / Defterleri” adıyla basıldı. Gramsci, adı geçen kitabında İkinci Dünya Savaşı öncesi hakkında “Avrupa’nın içerisinde bulunduğu dönemden çıkarmak için bir virüse ihtiyaç var. Eski ölüyor ve yeni doğamaz” diye bir kötümserliği mevcut. İkinci Dünya Savaşı sonrasında yeni bir dünya ve Avrupa kuruldu. Yani yeni Avrupa doğdu. BM kurularak yeni uluslar arası sistem başladı. Böylece Gramsci bu anlamda yanıldı denilebilir. Ancak Covid-19 virüsü sonrasında, “yeni bir düzen, dönem veya yeni uluslar arası sistem” doğmasına ihtimal veriliyor. Korona sonrasında daha otonom ve stratejik bir AB’nin meydana gelmesi muhtemeldir. 

Soğuk Savaş’ın 1989’da sona ermesiyle, AB 1992’deki Anlaşmayla siyasî birliğe doğru büyük bir adım atmıştı. Anlaşma’nın ardından AB kendi içerisinde bir dizi reform gerçekleştirdi. Fakat 2010’dan itibaren muhtelif krizleri de yaşadı. Bunlardan biri ekonomik olarak iflâs eden Yunanistan’ın kurtarılması ve daha da önemlisi İngiltere’nin Brexit ile AB’den ayrılmasıydı. Eskiden kalma büyük sorun ise, bir türlü “ortak dış politika ve ortak savunma” başlıklarının tam anlamıyla olgunlaştırılamadığına işaret ediliyor. Buna ek olarak İngiltere’nin AB’den ayrılmasıyla, Bediüzzaman Said Nursî’nin düşüncesindeki “birinci ve ikinci Avrupa”nın bir anlamda tasaffi ettiği de yorumlanıyor.

Salgında da AB üyelerinin tek merkezden sağlık yönetiminin yetersiz kaldığı görüldü. Özellikle İtalya’nın pandeminin başlangıcından itibaren AB’nin bilgisi dışında Rusya’dan askerî-sağlık yardımı alması, AB’nin ortak hareket etme ruhuna aykırılığından dolayı eleştirilmişti. AB’nin 21 Temmuz 2020’de yayınlandığı “Koronavirüs Kurtarma Planı” başlığıyla tanımlanan bir desteği üyelerine sunmayı geçte olsa kararlaştırdı. 

“Koronavirüs Kurtarma Planı”na Avrupa’nın “Alexander Hamilton Momenti (Ânı)” biçiminde de ifade ediliyor. ABD’nin kuruluşuna yol açan, İngiltere’ye karşı verdiği 1775-1783 yılları arasındaki bağımsızlık savaşı herkesin malûmudur. Savaş sonrasında borçlarla ilgili olarak Kuzey Amerika’daki Virginia Eyaleti’nin, New York’un borçlarını üstlenmeyeceği endişesi hakimdi. Eyaletler arasında sorun yaşanmaması için ABD hükümeti, 13 eyaletin borçlarını üstlenerek mâlî birliğe yaklaşmışlardı. Diğer taraftan tüm dünyayı etkisi altına alan salgının, AB için küresel liderlik ve yeni müttefikler bulma adına fırsat olabileceği de ileri sürülüyor. Dolayısıyla AB’nin Kurtarma Planı, “Hamilton Momenti” bunun dönüm noktası olabileceğine ihtimal veriliyor. Tabi AB Kurtarma Planı’nın, “Hamilton Momenti” olmadığını iddia edenler de var.

Her şeyden önemlisi Avrupa’yı Avrupa yapan, AB’nin Kopenhag Kriterleri’nde yer alan ve Batı’nın üst-yapısal değerleri olarak da vurgulanan “insan hakları, hürriyetler, demokrasi, hukukun üstünlüğü” kavramlarıdır. Gramsci’nin Avrupa için ihtiyaç duyduğu virüsü, Korona şeklinde değerlendirenler mevcut. Halbuki Avrupa’da muhtelif virüsler bulunmakta. AB toplumları içerisinde ötekileştirmeye, ayrımcılığa, ırkçılığa son vererek; Neo-Nazi vb. aşırı grupları minimize ederek; İslâm başta olmak üzere tüm dinlere saygılı davranmalı; Fransa’da Charlie Hebdo gibi dergiler Hz. Muhammed’in (asm) karikatürünü yayınlayarak İslamofobik davranışların önünü açmamalı vb. Böylece AB’nin uluslar arası sistemdeki konumu ve başarısının; otonomluktan ziyade kendisini yenileyerek, demokratik süreçleri yeniden birinci gündemi yapmasına bağlı olduğu kuvvetle muhtemeldir.

Gelecek yazılarda bu konuya değinmeye devam edeceğim.

Okunma Sayısı: 1640
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali

    22.12.2020 12:38:44

    Hapishane Mektupları / Defterleri” adıyla basıldı. Gramsci, adı geçen kitabında İkinci Dünya Savaşı öncesi hakkında “Avrupa’nın içerisinde bulunduğu dönemden çıkarmak için bir virüse ihtiyaç var." Bu virüs faşizm şeklinde tezahür etti ve AB a giden yolu açtı. Şimdi ise bu İsevi ruh görevi koronada olabilir..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı