"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ahlâkî çöküntü nasıl önlenecek?

Mustafa Güreldi
30 Ocak 2025, Perşembe
Türkiye’nin, belki de dünyanın en önemli problemlerinden birisi olan ahlâkî çöküntüyü Türkiye nasıl önleyecek?

Yalandan, hırsızlıktan, katilden, gıybetten, riyadan, kul ve kamu hakkına kadar genel mânâda her alanda görülen, hatta herkesin şikâyetçi olduğu bu önemli problem nasıl düzeltilecek?

Herkesin cebini parayla doldurarak mı? Kuvvetli kanun yapıp arkasına devlet kuvvetlerini ve adaleti koyarak mı? Sokakları kameralarla donatarak mı? Fertleri iman ve ahiret inancıyla şuurlandırarak mı?

Akla gelmedik usullerle kaçak elektrik kullanan, vergi kaçırmak için her yolu deneyen, bir lira kâr edeceğim diye yalan söyleyen, gayrimeşrû yollarla köşeyi dönmeye çalışan, ar ve haya sınırlarını zorlayan, gayesine ulaşmak için her şeyi mübah gören, vb. gibi bir erozyon nasıl önlenecek?

Bu düzelmez deyip peşini bırakıp “Ne olursa olsun” mu demeliyiz? Yoksa elimizden geldiği kadar düzeltmeye mi çalışmalıyız. Görülen o ki 20 sene, 50 sene öncesini arıyoruz. Acaba böyle giderse 20 sene, 50 sene sonrası nasıl olur? Düşünmek bile istemiyoruz. Allah korusun diyoruz.

Toplumu idareye talip olan siyasî partiler -iktidarıyla ve muhalefetiyle- bu konuda ne düşünüyorlar, bir programları var mı? Sivil toplum kuruluşlarımız ne düşünüyorlar? Okullarda okutulan müfredatımız nesilleri bunlardan çekecek yeterlilikte mi? Toplumu oluşturan bizler bu konuda neler yapıyoruz?

Gelişmiş ülkelerde Japonya’da, Almanya’da, Amerika’da durum ne? Fransa’da bir ara görülen sarı yelekliler olayı, Amerika’da yeni olan büyük yangın sonrası yağmalamayı önlemek için konulan sokağa çıkma yasağı, bazı büyük şehirlerde 15 dakika kesilen elektrik sonrası yağmalama, Almanya’da işlenen suçlar ve cezaev- lerinin durumu... Maddeten zengin olmak problemi çözüyor mu? Bizimle kıyaslandığında ortaya ne çıkıyor?

Özellikle fertlerin maddeten zengin olması bir derece ellerini bunlardan çektirebilir. Fakat zengin olup da fırsat bulduğunda bunlara yönelen kimselere ne demeli? Fakir olup da bunlara tevessül etmeyen kimseler neyi ifade ediyor?

Avrupa ile bizi kıyaslamak da ne derece doğru? Muharref bir dini terk eden toplumla, bütün bunlara belli ölçüler koyan hak bir dini terk eden toplumun durumu nasıl olur? Suç oranla- rımızın bu kadar yüksek olması sadece maddî sebeplerle açıklanabilir mi?

O zaman ne yapmalıyız? Bu kadar müzminleşen bu sosyal yaramızı nasıl tedavi edeceğiz?

Aslında bu toplum bu hastalıkların tedavisine çok da yabancı değil. Elli sene, yüz sene öncesine bakıldığında bu hastalıklar toplumda yok denecek kadar azdı. O gün niye öyleydi bu gün niye böyle? O gün yapılanlar bu gün yapılsa bu hastalıklar azalır mı?

Aslında güzel ahlâkın kaynağı başta dinimiz olmak üzere semavî dinler olduğu bilinen bir gerçektir. Dinimiz de bütün güzel ahlâkı emretmiş, kötülükleri de yasaklamıştır. Geçmişteki cemiyetlerimizde bunlar yaşanmış huzurlu ve mutlu toplumlar oluşturmuşlardır.

Şimdi de ciddi ve doğru bir eğitimle bunlar verilirse zamanla bu hastalıklar azalır ve kalkar. Dinin temel esasları-Allah ve ahiret inancı- anlayacakları şekilde din ilimleri ile fen ilimlerini mezcederek ikna ve ispatla bu hastalığı tedavi eder. Bunu öğretmenlerimizle, imam-hatiplerimizle ve kitle iletişim araçlarıyla topluma maledebiliriz. O zaman kuvvetli kanunları ve adil olan adaleti de arkasına koyarsak istediğimiz neticeyi alırız.

Yalnız bu önemli konuda siyasî partilerimiz ve sivil toplum kuruluşlarımız ortak bir konsensüs (anlaşma) sağlamalıdırlar. Muhalefe- tiyle, iktidarıyla bu konuda birlik içinde olunmalıdır. Bu, bu ülkenin en önemli ortak problemidir.

Temennimiz o ki, bir musibet bizi terbiye etmeden tedbirimizi alıp toplumumuzu huzur ve sükûna kavuşturalım.

Okunma Sayısı: 2667
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Burhan Kula

    30.1.2025 22:38:43

    Adalet hukuk olmayan yerde Ahlakta olmaz. Kinle Nefretle Zulümle Yönetilen yerlerde ahlakın esamesi bile okunmaz

  • Mustafa Said Kara

    30.1.2025 16:42:18

    Yazıda çok önemli bir vurguyu çok beğendim. Zengin oldukça ahlak artmıyor. Eğer din olmazsa zenginleştikşe sapkınlıklar artmaya başlıyor. Bu dikkate alınması gereken bir konu.

  • Mustafa Said Kara

    30.1.2025 16:38:40

    Muhalefetin ana partisinin din eğitimi ile sorunu var. Halk partisine göre ahlak din eğitimi ile verilmez. Tüm siyasi partiler zaten temel felsefe de anlaşamıyor.

  • Hüseyin İlhan

    30.1.2025 11:42:08

    Mevcut iktidar gönüllü olarak din ve iman hizmeti verenelri maalesef ya maddi,ya makam ya da tehditleri ile dejenere etmiş,düne göre hizmetlerini tahrip ederek sefahate giden yolu teşvik ederek,ahkamı ilahiyeyi tahrif ve tahrip ederek bu millete son çeyrek asırda en büyük tahribatı yapmıştır. İlkokul mezunu partilisini binlerce işinin ehli varken müdür yapanın,camide cuma namazı için gelen binlerce mü'mini 40 dakikaya yakın bekeltenin,zinayı suç olmaktan çıkaranın,'NE İSTEDİLERDE VERMEDİK,diyerek güya makul savunma yaptığını sanan amma kimin malını,hakkını kime neden,niçin verdiğinin hesabı sorulmayan bilakis hala muhakemei akliyesi nakıslarca desteklenenden hayır mı gelecek sanıyorsunuz.Veyl size.

  • Hüseyin İlhan

    30.1.2025 11:36:52

    Aziz üstadımızın şu veciz ifadesi bugünler için dikkate şayan bir ikaz ve hatırlatma,tavsiye değil mi. 'Eğer biz hakaiki islamiyeyi,layıkı veçhiyle yaşamış olsak,sair dinlerin mensupları fevç fevç islama koşar., Amma bugün hakaiki islamiyeyi 'İtibardan tasarruf olmaz,diyerek yüce rabbimizin haram kıldığı israfı yapan ve özendiren,bunun için milyonların hakkına girdiğinden de en alt seviyedeki partililerinin dahi din üzerinden ahkam kesmeye kalktıklarında cemiyetten şu reaksiyonu görüyorlar. Bize dini anlatmayınız,yaşayınız yaşayınıııız. Faizi ihya edenin,haksızlıkları,adaletiszlikleri arşu alayı çınlatan mağdurların seslerine kualkalrını tıkayanların,adalet sarayı yapıp adalet dışında ne arasanız bulacağınız mekanlara dönüştürenelrin baş olduğu yerde 'ne sıdk,ne hak,hukuk,adalet ne de muhabbet,güven ve huzur olur. Sualimi tekrarlıyorum'BU BELDİYE KİME AİT,diye soran idareci bu sözünü hangi belediye,vatandaşın hangi şikayeti için sordu.

  • Semanur Tunoğlu

    30.1.2025 08:40:11

    Bozulma ve iğfal o kadar külli ki Müslümanların yetişmesi mümkün değil. Bu devir herkesin kendini ve ailesini muhafaza edebildiğinde başarılı sayılacağı bir dönemdir.

  • Semanur Tunoğlu

    30.1.2025 08:38:05

    Ayrıca cuma kılma oranı da belli. Dolayısıyla ne diyaneti ne cemaat ve tarikatları ne de imam hatipleri ve ilahiyatları topluma ulaşmıyor diye eleştiremeyiz. Zira bu kesimleri toplasanız toplamı nüfusun 1/10 u etmiyor

  • Semanur Tunoğlu

    30.1.2025 08:35:45

    İşi diyanetin üstüne de atamıyoruz. Herkese ulaşmak mümkün değil. Ulaşılması da herkesin müslümanlığın gereğini hemen yapmak için camiye cemaate koşacağı garanti de değil. Bu bir nasip işi en nihayetinde. Dersanelerimizi düşünelim. Her dersimize dinden diyanetten uzak yeni bir kişi geliyor mu?

  • Semanur Tunoğlu

    30.1.2025 08:33:26

    Cuma günleri erkek cemaat toplu halde camilerde toplanıyor. Ancak şu da bir gerçek ki cuma cemaati de belli bir havuzdan geliyor. Cumaya gelenlerin yine çoğunluğu ezanla gelip cumayı kılıp gidiyor. Vaaz kısmı ile işi olmuyor.

  • Semanur Tunoğlu

    30.1.2025 08:29:23

    Geriye Diyanet kalıyor. 150 bin görevlisi var. Öncelikle cami ve kuran kursu görevlileri mevcut cemaatin hizmetini, eğitimini, cami ve kursların bakımlarını yürütüyorlar. Yine de her görevli yılda 1 yeni cemaat kazanmış olsa (kazanıyordur da) yılda 150 bin yeni cemaat yapar. 10 yılda 1 buçuk milyona ulaşmış olurlar. Bu sayı zaten yıllık ölen cemaatin anca yerini doldurmaya yeter. Diyanetin bu imkanlarıyka Ülke nüfusunun hepsine ulaşması yine imkansız.

  • Semanur Tunoğlu

    30.1.2025 08:09:57

    Bu durumda toplumun kahir ekseriyetini özellikle de gençleri hakim cereyanlar şekillendiriyor.

  • Semanur Tunoğlu

    30.1.2025 08:08:57

    İş büyük oranda tarikat ve cemaatlere kalıyor. Onların da kapasitesi belli. Bir adam bir cemaate dahil olduğu zaman ölene kadar orda bir yeri oluyor. Ülke nüfusunun hepsine ulaşmak isteseler de ulaşmaları imkansız zaten.

  • Semanur Tunoğlu

    30.1.2025 08:04:00

    Dolayısıyla devlet doğası gereği din eğitimini veremez. İmam hatip ve İlahiyatlar eliyle bir nebze bu eğitimi verdiğini kabul edebiliriz. Ancak ülke nüfusunun yanında imam hatip ve ilahiyatların kapasitesi denizde damla hükmündedir.

  • Semanur Tunoğlu

    30.1.2025 08:02:04

    Dini eğitim devletin okullarda verdiği din kültürü dersi ile elbette sağlanamaz. Çocuğun 4.sınıftan itibaren din kültürü dersini aldığını hesaplarsak 8 sene haftada 2 ders saati din dersi alır. 8 senenin sonunda ne olacak? Sin eğitimi ömür boyu devam etmesi gereken bir süreç. Emekli olanlar dersanelerimizde derse geliyorlar değil mi?

  • Semanur Tunoğlu

    30.1.2025 07:54:40

    Cumhuriyet döneminde İnsanları ifsat eden, fıtratı bozan, islam dinine ters ne kadar iş ve oluşum varsa önü açılmıştır. Mesela bu sistemde Çocuklara dini eğitim verebilmek imkansızdır. Devlet kendisi vermediği gibi verenlere de engel olmaktadır.

  • Semanur Tunoğlu

    30.1.2025 07:49:16

    Türkiye'nin temel sorunu kemalist sistemin ikircikliğidir. Ne gerçekten demokratik ülkeler gibi nesnel bir kanunlarla kurulan toplumsal sözleşmeye yanaşıyor. Ne de islam'ın emir ve yasaklarıyla oluşturulacak bir toplumsal sözleşmeyi kabul ediyor.

  • Semanur Tunoğlu

    30.1.2025 07:45:42

    Önemli bir yazı. Olması gereken bir sorgulama yapılıyor. Bu soruların her birine ayrı ayrı cevap vermek gerek.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı