"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nurlar’la kucaklaşan bir mekân: Köçeri Köyü

Mustafa ÖZTÜRKÇÜ
15 Ağustos 2020, Cumartesi
Aziz Üstadımıza hasret duygularıyla Nur yolculuğumuzu sürdürürken yolumuz elli sene önce ayrıldığımız mezkûr köyümüze düşmüştü. Maksadımız bu köyümüzde cereyan eden Nur hizmetlerinin izlerini görmekti.

İlkokula gittiğimiz yıllarda Risaleleri yazarak okumakla birlikte merhum babam ve annem başımıza giydirdiği ak bere ve sarılı sarıkla birlikte, önce öğretmenimize, sonra da sair köy büyüklerinin ellerini öpmeye gönderirlerdi.

Küçük yaşlarda başladığımız Risale okumalarını, köyümüzün ileri gelenlerinden annemin dayısı Hadi Dayının babası olan Kerimhan Emminin evinde  toplanır, Risaleleri hem okur ve hemde yazardık.

Zaman geçtikçe etrafa yayılan Nurlar, birilerinin gözüne batmış olmalı ki, şikâyet üstüne şikâyetlere maruz kalındığını ve bu vesilelerle, rahmetli babam ve bir çok köylü karakollara götürülürdü. Hatta merhum babamın bacanağı Nevruz Çakan, bu sebeplerden dolayı takibe maruz kalmış, bir gece yarısı üzüm bağlarının yanında silâhla vurularak şehiden vefat etmişti.

Köyümüzün maruz kaldığı bu acı hadise, Nurlar’a gönül verenleri asla yıldırmayarak, hizmetler devam etti. Bunlar arasında Merhum Babam Zahir Öztürkçü, amcalarımdan Hacı Tahir, Memet amca, Yunus amca, Yusuf, İbrahim, Süleyman amcalarım da vardı. Zaman içinde bazı huzursuzluklara sebep olan hadiseler yüzünden köyümüzün dirliği dağıldığından bizim aile de dahil hepsi Van’a göç etti.

Köyümüz olan Erkbağı’nın bir özelliği de, Şark’ta ileri gelen tanınmış ailelerin bir çoğuna mekân olmasıydı. Bunlar arasında, Üstad’la alâkadarlığı bulunan Kör Hüseyin Paşa köyümüzdeki mevcut konağında kalarak ömür sürdürmüştü. Kör Hüseyin Paşa’nın oğulları olan Muzaffer Süphandağı, Cezmi, Feyzi ve Haydar Süphandağı bu köyde yaşamış birlikte hayatımızı idame etmiştik.

Köyümüzde, önemli simalardan biri olan ve doğudaki mühim âlimlerden olarak Bediüzzaman’ın senasına mazhar olan Sadrettin Yüksel Hoca da bizim köylüydü.

Kör Hüseyin Paşa’nın oğullarından Haydar Süphandağı, Bediüzzaman’ı ziyaretiyle alâkala bir çok hatıra sahiplerinden biri olup, 1926 yılında Bediüzzaman’ın Anadoluya sürgünüyle birlikte bulunanlardandı.

Bitlis’in, Adilcevaz ilçesine bağlı bahçeli bir köyüdür Köçeri Köyü. Van Gölü’nün kıyısına kurulmuş, ülkemizin ikinci büyük dağı olan Süphan Dağı’na nazır olan ve bizim de çocukluk yıllarımızın geçtiği bir köy. Köyün yeni adı, Erikbağı olmuş.

Bitlis iline 104, Adilcevaz ilçesine de 14 km mesafede olan Köçeri’nin nüfusu 350 olup 58 hanedir.

Köyün öne çıkan bir hususiyeti, Nur Risalelerinin 1960 yılı öncesinden beri bilinmesidir.

Bediüzzaman Hazretleri’nin yazdığı, yaydığı ve okunduğu o yasaklı yıllarda, bu köy çevrede, Bediüzzaman’ın eserlerine merdane sahip çıkmış ve okunmasını sağlamıştır.

Bütün bu sebeplerden dolayı da, o yılların yönetimlerinin hedefinde olarak, Nur Risalelerini yazdıkları ve okuduklarından dolayı da sürekli baskınlara hedef olmuş, mahkemeler ve tutuklamalara maruz kalmıştır. Biz de çocukluk yıllarımızda o köye yapılan baskınlara şahit olanlardanız.

Hiç unutmam; rahmetli amcamla birlikte bostanda çalışırken, köyümüzün üst tarafından geçen çevre yolunda arabadan inip gelen jandarmaları görünce şaşırmıştık. Amcam bana dönerek “Hemen koş köye haber ver, jandarmalar geldi” diyererk bizi köye yönlendirmişti. Bu arada başında bulunan beyaz bereyi de alelacele kazarak yere gömdüğünü hiç unutmam.

Köye koşarak gitmiş ve haber vermiştim. Babam ve annem o telâşlı halimi görünce soruvermişlerdi ”Jandarmalar geldi, arama va” dediğimi hatırlıyorum. O anda annem de, babam da hemen evde mevcut tahta bavul ve çuval içinde sakladıkları Risaleleri evden uzaklaştırdılar ve samanların içine sakladılar. Ama ne çare evimizi arayan jandarmalar Risaleleri bulup babamı ve köyde Risaleleri okuyan bir çok akrabamızı Adilcevaz’a karakola götürmüşlerdi.

Götürülenler arasında amcalarımla birkte bir kaç köylü daha vardı. Bizim köy, o yallarda Risalelere sahip çıkmakla öne çıkan ve daima çevrede sözü edilen bir mekândı. Rahmetli Adilcevaz’lı Bekir Ağa, köyümüze ilk defa Risale-i Nurlar’ı getirerek okunmasına yayılmasına sebep olmuştur. Nurlar’a en fazla sahip çıkanlar arasında, teyzemin kocası Nevruz Çakan olmuştu. Bununla birlikte onun bacanağı olan Babam Zahir, amcalarımdan Hacı Tahir, Mehmet amca, Yunus amca ve diğer akrabalarımızdan olan Yusuf amca, İbrahim abi, Süleyman amcanın yanısıra Kör Hüseyin Paşa’nın köyde oturan evlâtlarından, başta Muzaffer Süphandağı, Cezmi Süphandağı, Feyzi Abi vardı.

Nur Risaleleri’nin kıvılcım aldığı bizim köy olan Köçeri’deki bu nuranî faaliyetler gittikçe etrafa yayıldı.

Henüz ilkokul çağında rahmetli Kerimhan ağa ki annemin dayısı oluyordu. Onun evine gider akşamları rahle ve divitlerimizi alarak Risaleleri hem yazar hem de okurduk. Daha sonra, Nevruz Çakan Ağabey bir vesileyle Üstad Bediüzzaman Hazretleri’ni Ispartaya giderek evinde ziyaret etmiş, bu durum Nurlar’ın köyümüzün çevresinde daha da yayılması ve duyulmasına sebep olmuştu.

Barla Lâhikası’nda adından, özelliklerinden ve hizmetlerinden bahsedilen, ayrıca bir çok mektupları da bulunan Adilcevazlı Bekir Ağa’nın köyümüze yakın alâkadarlığı sonucu Risalelerin okunması ve yayılması ayrı bir güzellikti. Bediüzzaman Hazretleri, mektuplarında Adilcevazlı Bekir Ağa’dan şöyle bahseder: “Ümmî, fakat allâmelerin işini gören ve esrar-ı Kur’âniyeye karşı Isparta’nın intibahına sebep olan ahiret kardeşim Adilcevazlı Bekir Ağa...” (Barla Lâhikası, s. 73)

Gavs-ı Azam Şeyh Abdülkadir-i Geylânî’nin (ks) tesbit ve teşhisi gibi bir makama da mazhar olan Bekir Ağa’yı Üstad Hazretleri Lem’alar adlı eserinde şu ifadeleriyle taltif etmiştir: “Gavs-ı Âzam’ın tâbiriyle Bekir Bey, bizim tâbirimizle Bekir Ağa...” (Lem’alar, s. 173)

Bediüzzaman’a Barla’da hizmet eden bu bahtiyar zatın mezarı, Adilcevaz’da Trakbül mahallesinde bulunmaktadır. Yolumuzun yıllar önce düştüğü Köçeri’ye gitmişken korkusuzca Nurlar’a ve Bediüzzaman’a sahip çıkanların bir çoğunun yakınlarından birer fotoğraf alarak rahmete vesile olmasını niyaz ettik. 

Okunma Sayısı: 3433
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali R. Yardimoglu

    15.8.2020 07:53:49

    Cok surekli ve merakli okunan hatiratlar..... Bu insanlar, aziz olup, RN' un icinde, Bz.' nin diliyle, bahis edilmisler...... Demek son sahitler bitmemis, onlari da gorenlerin anlattiklarini, siz hem gorup, simdi de yazmissiniz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı