"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Harman veresiye

Muzaffer KARAHİSAR
22 Eylül 2020, Salı
Harman veresiye, tabiri çok eskilere dayanır. Nakit para bulunmadığı zamanlarda insanlar, yaptıkları alış verişin karşılığı borçlarını o senenin mah- sulünün toplandığı harman zamanında çıkan mahsulden öderlerdi. Kısaca harman veresi, tabirinin her insanın hayatında az çok bir yeri vardı. Karşılıklı rıza, anlayış, itimat, iyi niyet ve yardımlaşma ile insanların ticarî ilişkileri sürüp giderdi.

Günümüz insanlarında itimat sarsıldı. Dinimizin “Karz-ı Hasen” karşılıksız borç verme tavsiyesinin değeri gün geçtikçe anlaşılıyor. En küçük ihtiyaçta haram-helâl demeden bankaya koşmak olağan hale gelmiş. Eski zaman dostlukları, vefa anlayışı, karşılıklı güven ve yardımlaşma duyguları birer birer unutulmuş. Eskiler “Akıl arttı, bereket kalktı.” derlerdi. Modern çağın ve teknolojinin insanlara sağladığı kolaylık, rahat, konfor ve lüks hayat; birçok ananevi âdeti, değerleri, hasleti de söküp götürmüş.

Para yerine, hatırın geçerli olduğu yıllarda, harman veresi alış verişten tanıdığım Demirci Şükrü vardı. İşinde titiz, tavizsiz, prensipli; sohbette mütevazı bir gönül insanıydı. Köye pulluk demiri, kapı menteşesi gibi demir aksamı satmaya ve hayvanlara nal çakmaya geldiğinde evimize yakın köy odasında konaklardı. Küçük yaşta, misafire severek hizmet ederdim. Şükrü Amca’nın gözleri beni arıyorsa bir ihtiyaç var, demektir. Hadi bir su getir, çay getir, ayran getir, demesi ya da camiden çıkınca işe başlamadan yemek yeriz, sözünü duyunca eve koşarak giderdim.

Şükrü Usta’nın iri cüssesi, güçlü pazıları ve kocaman elleriyle nal çakmak için en güçlü öküzleri tek başına yıkardı! Hayvanın ağzından tutup boynunu kıvırıp böğürterek yere yatırdığına herkes merakla bakakalırdı. Ağaç falakaya ayaklarından halatla bağlanan öküzlere nal çakmak onun için kolay bir işti. Tarım işinde çalıştırılan bütün hayvanların nalları Şükrü Usta’nın elinden geçerdi. Yaptığı işleri harman veresi defterine yazardı. İşleri bitince şehrin yolunu tutardı. 

O devirde hemen hemen herkes harman veresi hak ile çalışırlardı. Köyün imamı, muhtarı, korucu, çoban, berber, demirci, yol, köprü, cami hayrını hepsi harman zamanı tahsil ederlerdi.

Şükrü Usta, mütevekkil insandı. İsli paslı, karanlık demirci dükkânında sabahtan akşama kadar oğluyla demir döğerdi. İkisi birlikte sıcak demir imalatı yapardı. Potadaki kömür, körükle ateşlenir, alevleri yükselir, nar gibi kor olurdu. İçine konan demirler çabuk kızarır, penseyle tutulur, örs üstünde çekiç ve balyozlarla şekilden şekle girer çapa, kürek, kazma, saban demiri gibi tarım aletleri olurdu.

O zamanın esnafı mükellef, inancına hassas, yetiştirdiği insanlara önce iş ahlâkını öğretirlerdi. Her zaman Besmele ve duâ ile çalıştıklarından işleri bereketli olurdu. Şükrü Usta, kızgın demiri çekiçle döverken dudakları hep kıpırdardı. Onun manevî âlemini anlamadığımdan çekiş darbelerini saydığını düşünürdüm. 

O kıt kanaat geçimini temin eden yokluk zamanı insanlarının belli ki işleri zordu. Çok çalışıp yoruluyor ve her zorluğa katlanırlardı. El emeği, alın teri ve helâl kazançla evlerine dönerlerdi. Tevekkül ve teslimiyetle ulaştıkları manevî zenginliğin huzuru, saadeti, sağlığı onların yüzlerinden okunurdu.

Demirci Şükrü’yü yıllar sonra bir akşam vakti, park önünde gördüm. Emin olmak için sokak lambası ışığıyla dikkatli baktım. Yıllar onu da eskitmiş, epey yaşlanmıştı. Beyaz sakalı yüzünü nurlandırmış, güzelleştirmişti. Heybetli, iri cüsseli vücudu, geniş omuzları, güçlü pazıları, kocaman elleri ince, kibar ve zarif bir hal almıştı. Yaklaşıp birkaç defa “Şükrü Amca!..” desem de dönüp bakmadı. Kendi halinde bir ruh haliyle, dalgın yürüyordu. Hâlâ dudakları kıpırdıyordu. Ulu Cami’ye çıkan sokağın alacakaranlığında sakin adımlarla süzülerek uzaklaştı.

Ehl-i kalp haliyle kim bilir, İlâhî aşkın sekriyle hangi ruhanî lezzetleri tadıyordu ya da hangi manevî iklimlerin marifet cezbesiyle kalben seyran ediyordu, bilinmez!..

Okunma Sayısı: 3391
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı