Cenab-ı Hak, (cc) Müslümanları Kur’ân âyetiyle kardeş ilân etmiştir. “Mü’minler ancak kardeştirler.” 1 Kardeşler arasında samimiyeti, uhuvveti, muhabbeti teşvik etmiştir. Âyetin devamında: “Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”
Mü’minler arasında anlaşmazlık olduğu zaman hakkaniyetle ve adalet ölçüleriyle çözüm bulmak, haksızlıkta ısrar edenlere karşı haklının yanında yer almak kardeşliğin icabı olduğu ifade edilmiştir.
Bediüzzaman, hitaplarına sıfatlar da ekleyerek devamlı “Aziz, sıddık kardeşlerim…” ifadelerini kullanmıştır. İhlâs ve Uhuvvet Risaleleri’nde din kardeşliğinin önemi, ölçüleri, sorumluluklar ve prensipler anlatılır. Aslında Risale-i Nur hizmetleri kardeşlik duyguları ile birlik ve beraberlikten doğan şahsî manevî ölçüleri üzerine tesis edilmiş iman ve Kur’ân hizmeti olması nedeniyle kardeşlik ön planda tutulur.
Şeyh ile mürit, peder ile evlât arasındaki münasebet gibi değil, “Fenâ-filihvan” düsturuyla, “Tefâni” sırrıyla yürütülmektedir. “Yani; kardeşlerin birbirinden fani olması; kendi hissiyat-ı nefsaniyesini unutup, kardeşlerinin meziyat ve hissiyatı ile fikren yaşaması. Samimî ihlâs üzerine müesses en yakın dostluk, en fedakâr arkadaşlık ve en civanmert kardeşlik” şeklinde tarif edilmiştir.
İnanan insanlar, İslam kardeşliğinin bütün ölçülerine inanarak, severek isteyerek hayatında yaşantısıyla gösterse kin, nefret, gıybet, ihtilâf, kötülük, haksızlık, zulüm gibi Müslüman’a yakışmayan vasıflar kendiliğinden kaybolur. Huzurlu insanların yaşadığı bir mutlu cemiyet olur.
Peygamberimiz (asm) Sahabelere kıyamet gününde makamları sebebiyle peygamberlerin ve şehitlerin imreneceği insanlardan bahsetmiştir.
“Hz. Ömer’den (ra) rivayet edildiğine göre bir gün Allah Resulü etrafında bulunan sahabelerine şöyle buyurmuştur: “Allah’ın kulları arasında öyleleri var ki, peygamber ve şehit değildirler, ama kıyamet günü Allah katındaki mevkilerinden dolayı peygamberler ve şehitler onlara imrenirler.”
Sahabeden bazıları “Ya Rasûlallah, onlar kim? Bize haber verir misin?” dediler. Allah Rasûlü “Onlar, aralarında alıp verdikleri bir mal ve akrabalık olmadığı halde sırf Allah için birbirlerini sevenlerdir. Vallahi onların yüzleri nurdur ve kendileri nur üzerindedirler. İnsanlar korktuğu zaman onlar korkmaz, insanlar üzüldüğünde onlar üzülmezler.” buyurdu ve “Haberiniz olsun, Allah’ın sevgili kullarına korku yok, onlar üzülecek de değillerdir.” 2 âyetini okudu. 3
Kardeşlik duygularının, Allah’ın rızası, dinimize olan samimî bağlılığımızın tezahürü için Rabbimizin tarif ettiği ölçülere uygun olması gerekir. Kederde, sevinçte, savaşta bir çizgi üzerindeki rakamlar gibi değerimizi, ecrimizi, kuvvetimizi büyütmeliyiz. “Muhakkak ki Allah, kendi yolunda sağlam örülmüş bir duvar gibi saf bağlayıp omuz omuza savaşanları sever.” 4
Her halimiz, tavrımız, duygularımız ve davranışlarımızla kalp kalbe, omuz omuza verip din kardeşliğinin icaplarını yerine getirip Allah’ın (cc) sevgisini, rızasını kazanmalıyız.
Dipnotlar:
1- Hucurat Sûresi, 10. 2- Yunus Sûresi, 62.
3- Ebu Davut, Büyu’ 40. 4- Saff Sûresi, 4 .