"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Afakî konular bakî hakikatlar ve Yeni Asya

Nejat EREN
07 Temmuz 2020, Salı
Ahir zaman dehşeti ve girdabındayız. “Hakikat” kavramından uzaklaştırma çalışmasının göbeğindeyiz. Saf zihinleri sahte bir metodla yönlendirme çabaları hız kesmeden devam ediyor.

Zındıka komitelerinin çizdiği, menfaat ve hırsa dayanan dehşetli plân ve oyunlar sergileniyor. Hile ve akıl almaz tuzaklar dindarlar arasında ve İslâm Coğrafyasında tezgâhlanıyor. Akıl tutulmasını netice veren ve kitleleri, “Taraf veya bertaraf”  etme oyunları tezgâhlanıyor. Akılları ifsat, vicdanlar bozuluyor!

Dünyevîliğin en büyük fesat aletlerinden olan “Propaganda ve reklâm” bir ifsat aleti olarak adeta bir uyuşturucu etkisiyle piyasada kullanılıyor.  

Müslümanların iki sırlı kelimesi olan: “dâvet ve tebliğin” tesir sahasını bu fesat oyunları ya çok daralttı veya tesirsiz hale getirdi. İnançlı kitlenin manevî mücahade ve imtihan sırrını tam olarak anlamaması bu fesat ve fitne odaklarını “Müslüman kitle” üzerinde oyun oynamayı devam ettiriyor.   

Gerçek bir Müslüman ve hakikî bir dâvâ adamlığı yerine “piyasa mankeni” tipli bir hedef ve sinsi bir oyun kurgulanıyor. İslâmiyetin öz değerlerini tahribe yönelik bir arka plan ve tuzak devam ediyor. Özden ziyade  “Şeklen” bir Müslüman ve dâvâ adamı profili projesi uygulanıyor. Bunlar tesbitlerimiz.   

Tesbitler ile “kara tablo veya ümitsizlik” birbirine karıştırılmamalı. Risale-i Nur okuyan ve de bunların içerisinde Yeni Asya meslek ve meşrebinde olanlara düşen her türlü olumsuz ve menfi şartlara karşı çözüm üretmektir. Toplumun nazarını bu gibi oyunlara karşı önceden sezip, ortaya çıkarmak ve oyunlara dikkat çekmektir. Yeni Asya patentli, istikametli bir kitle de bunu yapmaya çalışıyor. 

 Geçmişte ve şimdi bütün bu oyunlar “siyaset” alanında oynanıyor. Bunlara karşı, Yeni Asya ve mensuplarına düşen sorumluluk ve görev sinsi planların “ipuçlarını” topluma hatırlatmaktır. Bu karanlık oyun ve zihniyete karşı durmak ve savrulmamaktır. Bu da ancak Külliyatın tamamını, özellikle de “siyasî ve içtimaî konuları” okuyup hazmetmekle olabilir. Bu konuda ciddî bir gayret olmazsa, afakî ve güncel olaylar cazibe odağı olur. Bu da önce şahsî okumadan başlayıp birlikte ve müzakereli derslerle olur.  

Birilerini olduğundan çok fazla göstermek adına oynanan maksatlı ve abartılı propagandalar gündemimizde asla olmamalı. Ne ülkenin ne de kafaların “kutup- laştırılmaya” tahammülü yok. “uhuvvet ve muhabbet” fedakârlığına ihtiyacı var.

Nur Talebesi basiretli ve ferasetlidir. Her konuştuğu ve ortaya koyduğu fikri Risale-i Nurlar’ın prensiplerinden ve Üstadının tatbikatından çıkarır ve uygulamaya çalışır. Risale-i Nurlar’da Bediüzzaman’ın Kur’ân ve sünnetten ilhamla ortaya koyduğu çizgi ve prensipleri ferdi ve dostlarla tekrar tekrar okuyarak hazmetmeye odaklanmak işin aslıdır. Aksi takdirde, afakî cereyanla ve sinsi oyunlar meydan alacaktır. Zihinler, sun’î, zorlama, tevil, şahsî ve hissî yanlış çıkış yolu ve fetvaya yönelecektir.   

Risale-i Nur Talebeliğinin vazgeçilmez şart ve rükünlerinden olan “Sadâkat, metanet, istikamet, her türlü hadise karşısında sarsılmamak” düstur ve prensipleri karşısında sehven de olsa vereceğimiz en ufak bir taviz ve küçük bir hata bile bizi tahmin edemeyeceğimiz savrulmalar yaşatabilir. Bundan dâvâmız namına titrememiz ve ürpermemiz gerekir.

Şimdiye kadar hiç kimsenin tesirinde kalmayan ve hiçbir dünyevî hadiseye alet olmayan kudsî dâvâmızın pak, saf, temiz ve semaviliğini dünyevî cam parçası hükmünde olan işlere alet etme lüksümüz ve Umursamazlığımız katiyen olamaz, olmamalı.

“Sakın, sakın dünyevî cereyanlar, hususan siyaset cereyanları sizi aldatmasın!” ikazının ne kadar önemli, yerinde ve hâlâ geçerliliğini koruduğunu ve dünya durdukça koruyacağını hiçbir zaman akıldan uzak tutmamalıyız.

Siyaset ve politikayı “inanç” olarak algılayanların –bilmeyerek de olsa- dümen suyuna girmek ne ülkeye ne de dâvâmıza şimdiye kadar hiçbir fayda getirmedi, getirmez.

“Risale-i Nur okuma ve anlamamız” azalırsa o boşluğu sokak ve şartlanmış medyaya doldurturlar. Kitle psikolojiyle, bize “üflenenleri” doğrularımız sanırız. Elli yıllık kırıksız çizgi ve istikamet, “başarıya” endeksli bir hizmet değil, Hakkın rızasına bağlı bir hamiyet ve gayretle devam ediyor. Bu düstur asıl Kur’ânî düsturdur.  

Dünya ve “siyasî alan” ise, netice ve başarıya” endekslidir. Bu önemli noktaya nazaran gerçek bir Nur Talebesi için, siyasî tercih dâhil- hiçbir tercih bize rehber ve yol gösterici olamaz. Biz üzerimize düşen vazifemizi ve kudsî kaynaktan aldığımız kendi değerlerimize sahip çıkıp onlardan asla taviz vermeden kırıksız çizgimizi devam ettirmeliyiz. Âfak bizi bozmasın ve boğmasın. 

Cenab-ı Hak istikametten, sadâkatten ve ihlâstan ayırmasın. 

Dengemizi kaybettirmesin. Sağlıklı düşünmek ve istikametli fikir üretip, yürütmek nasip etsin. (Âmin)    

Okunma Sayısı: 1564
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Nadir Ozpamukcu

    7.7.2020 15:38:43

    Bu yazinizdaki tesbitler ve cozum onerileri,gerci bilinen veya bilinmesi gereken gercekler,cok hos olmus.Ellerinize saglik diyor,calismalarinizda kolaylikar diliyoruz.Baki selamlar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı