"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kur’ân zincirine tutunmak

Nejat EREN
17 Kasım 2020, Salı
Düşman hariçte olsa, insan, silâhsız o düşmanla geçinebilir.

Fakat düşman kale içine girse ve gizlense o vakit o düşmana karşı silâhlanmak, zırh giymek ve gayet dikkat etmek lâzımdır. Bu zamanda ebedî hayatını gizli darbelerden kurtarabilmek için çok kuvvetli bir zırh ve koruyucuya ihtiyaç vardır. O zırh ve silâh ise, namaz ve takvadır. Bunun için de Kur’ân’ın zincirini sağlam tutmak. Onun sözüne kulak vermek lâzımdır ki, başkaları bizi aldatmasın.

Şu zamanın gafletli bulutları, dünyanın cazibesi insanı maneviyattan uzak tutmaya ve gerçek İslâmı yaşamaya uymamaya dâvet eden sebepler sayılamayacak kadar çoktur. Bütün bunlara karşı kuvvetli bir ses ve çelik bir iradeye ihtiyaç vardır. Çünkü her insanın arkasında, kulağının dibine kadar yaklaşan ecel arslanının tehdidi var. Önünde de ölüm denen bir “darağacı” dikilmiş gece ve gündüz elîm bir ayrılıkla bütün sevdiklerini asıp mahvedebilmekte! Ciğerlere kadar işleyen bir acz yarası, nihayetsiz düşman ve kahredicilerin hücumu! Kalbin içine kadar girmiş bir fakr yarası! Bütün bunlarla birlikte; nihayetsiz fakirlik, iflâs ve nihayetsiz ihtiyaç ve bitmez tükenmez emeller! En zelil hayvandan daha âciz, daha zayıf, fakat dünya sevgisi ve hırsı iradeleri esir almış! Gerçek tablo bu!

Bugünün insanının, önünde ebedü’l-âbâda giden uzun bir yol! Bu uzun yol güzergâhında da; üç menzil var. Birincisi dünya, ikincisi kabir! Üçüncüsü de; bu iki menzile lâzım olan; gıda, nur, ışık! İşte bütün bu karanlıkları, dehşetleri kaldıracak mukaddes Kur’ân’dır. Helâket ve felâkete açılan bütün kapıları, saadete, rahmete açacak imanî tılsımı ve İslâmî ilâcı veren nur-u Kur’ânîyidir.

Kur’ân, ecel arslanını, emre amade bir ata döndürür ve üzerine bindirir, zindan-ı dünyadan kurtarır, huzur-u Rahmana götürür, Cennet-i bakiyeye koydurur.

Kur’ân, darağacını, yani yok olma ve ayrılığın ellerini tutup, tazelenen güzel manzaralar üstünde yapılmış bir salıncak hükmüne getirir.

Kur’ân, zaman nehrinin dünyada tazelenen Rabbanî san’at levhalarını seyretmek için, bir binekle seyrettirir.

Kur’ân, ilâcıyla, âcizlik yarasını, tevekkül gülüne ve teslim çiçeğine döndürür.

Kur’ân, bütün ağırlıkları, kaldırarak, tevekkül gemisine koyup, âczin tazyikinden kurtarır.

Kur’ân-ı Kerîmin ilâcı, fakr yarasını, rızık vesilesini, nihayetsiz rahmeti, lezzet iştihasının sonsuz nimetine değiştirir, düzeltir.

Kur’ân, nihayetsiz rahmet meyvelerine aç olan ruh ve insanî lâtifeleri, o nihayetsiz rahmet meyvelerine fakr ve ihtiyacını hissettirip, saadet lezzetini arttırır.

Kur’ân-ı Kerîm, verdiği takva ve hidayet nûru ile berzah zulümatını haşir hallerini âsân eder.

Kur’ân vesikası ile insan, bin senelik bir yolu bir günde kat eder.

Ölüm korkusuna, dünyadan yok olma dehşetine, insanın âciz ve fakirliğinin kalkmasına, canlıların özellikle insanın ebede giden yolunu kapatma korkusuna çare ancak Kur’ân’dır.

Kurtuluşun ve saadetin yolu ancak Kur’ân’la olur.

Kur’ân’a karşı, medeniyet vesvesesi olan sözler, sivrisineğin vızıltısı kadar da olmaz. İhtiyarıyla, Kur’ân’ın tılsım ve ilâçlarını terk edip dalâlet yoluna gitmek ancak bir sarhoşluktur.

Nefsin hevesi, şöhret hırsı, zındıka felsefesi, medeniyet sefaheti, maişet derdi, kin, intikam veya gurur gibi müskirat baskılarına maruz ruhların sonucu acı bir sarhoşluktur.

İnanç sahiplerinin kendi inanç çizgisinde hareket etmeleri ve o istikametli yoldan sapmamaları önemlidir. “Ben de Frenk gibi olacağım” diyemez ve Frenk gibi olamaz. Çünkü bir Frenk, Hz. Muhammed’i (asm) kabul etmese de İsâ ve Mûsâ Aleyhimesselâmı veya sâir enbiyaların birini bir derece kabul eder. Hz. Peygamberin (asm) zincirinden çıkan ve derslerini terk eden birisinin ruhunda nihayetsiz bir tahribat, boşluk ve karanlık peyda olur. Ruhunda hiçbir kemalat ve ahlâk-ı âliyeye yer kalmaz. İnsaniyeti sönüp, bir hayvan derecesine iner.

Şu kesindir ki: İnsan, geleceğin korkusu, geçmişin hüznüne giriftardır. Bu ikisi insanı pek ciddî düşündürür ve başını mütemadiyen döver. İnsanı, bu korku ve hüzünden kurtaracak ancak bir tek medetkâr var, o da Kur’ân-ı Azimüşşandır. 

(Kaynak: Risale-i Nur’dan, Nurun İlk Kapısı)

Okunma Sayısı: 2812
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı