Bu sene de kitap fuarında ilanat hizmeti çok güzel bir şekilde ifa edildi. Elhamdülillah.
Küçük masum çocukların Risalelere ilgisi "tanımadığı halde olağanüstü". Bazı çocuklar "Bu kitaplar bizde var" diye birbirlerine gösteriyor. O masumlar hazine değerinde. Doğru eğitim verilebilse.
Bir beyefendi öğrencileri bizim standa getirdi. “Çocuklar buradan ne isterseniz alın, hepsi faydalı. Bu eserler (Risale-i Nurlar) okullarda okutulmalı" dedi.
Bir genç geldi konuşuyoruz. Ne verebilirim düşünüyorum. Cinsiyetini anlamaya çalışıyorum. “Abla ben Allah'a çok dua ediyorum ama nasıl yapmalıyım doğru şekilde" dedi. "Cevşen mükemmel bir dua" dedim, Cevşen’i anlattım. Adımı sordu hitap etmek için. Ben de sordum adını. Genç bir bey olduğunu anladım. Eve gelince hüngür hüngür ağladım. İnsanlar müthiş bir ateşin içine düşmüş.
Otuzlu yaşlarda bir genç geldi. Küçük oğlunu yan standa gönderdi. Anne, "
Konuşabilir miyiz?" dedi. Dinliyorum. "İntiharın eşiğindeyim" dedi. Sıkıntılarını anlattı gözleri dolu dolu. "Nasıl kurtulabilirim?"
"İman ve Küfür Muvazeneleri"ni verdim. "Ben başka bir çare bilmiyorum" dedim. "Beni de kurtarır mı?" dedi. "İnşallah" dedik. "Lütfen 10 kez okur musun, rica etsem" dedim. "Söz okuyacağım" dedi.
Benim bu fuarda gözlemim; insanlık büyük bir buhran geçiriyor. Biz vazifemizi yapıyor muyuz?
Risale-i Nur itfaiye vazifesi görüyor, ama ya biz?