Nübüvvet içinizde -Allah’ın dilediği kadar- devam eder; sonra dilediği zaman onu ortadan ka ldırır. Sonra, nübüvvet sisteminde bir hilafet olacaktır.
Bu da -Allah’ın dilediği kadar- devam eder; ardından Allah onu da -dilediği zaman- ortadan kaldırır. Sonra ısırıcı bir saltanat olur. O da -Allah’ın dilediği kadar- devam eder, sonra Allah dilediğinde onu ortadan kaldırır. Daha sonra ceberut bir saltanat /bir krallık /zalim yönetimler başagelir; o da -Allah’ın dilediği kadar- devam eder, ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldırır. Sonra, nübüvvet sisteminde bir hilafet olur.” buyurdu ve sonra sustu. (bk. Ahmed b. Hanbel, 4/273)
İkinci Asr-ı Saadet olacak diye bir beklenti var. Evet peygamberimiz dönemine benzer bir asr-ı saadet daha yaşandı. Üstad zamanında...
Peygamberimiz gelince her şey temelden değişti. Din, ahlak, sosyal hayat, şahsi hayat, adalet, hürriyet. Adeta dünya baştan aşağı yeniden doğdu. İnsan hakları, hatta karıncaya dahi şefkat gibi herşey Rabbimizin emirlerine göre yeniden oturdu yerli yerince. Sonra nübüvvet tamamladı vazifesini. Hilafet, veraset-i Nübüvvet vazifesini yaptı bir zaman. Hilafet saltana evrilince oturmuş sistemi darmadağın etti maalesef. Hz. Ali mücadele etti kahramanca. Sonrasında hilafet zayıfladı saltanat güçlendi. Hürriyet unutuldu. İnsanlar istibdata öyle ya da böyle boyun eğdi. İstibdatın olduğu yerde temel hak ve hürriyetlerden bahsedilemezdi. Ahlak bozulur, din tam manasıyla yaşanamazdı. Bin küsür sene sonra beklenen Üstadım geldi. Risale-i Nurla sistemi yeniden oturtu. Hürriyeti, adalet-i mahzayı, iman hakikatlerini kuvvetli bir şekilde yeniden tesis etti. Veraset-i Nübüvvet vazifesini hakkıyla eda etti. Bizlere düşen onun meslek ve meşrebini bozdurmadan bayrağı taşımak. Taa kıyamete kadar inşallah...