Dünya işlerinde ‘işin ehli ve yetişmiş eleman’ arayışının temel nedeni, verimlilik, kalite ve rekabet gücünü artırmaktır. Bu nitelikleri sürdürülebilir kılmak adına, şirketler yetişmiş ve alanında yetkin personeli kaybetmemek için her türlü destek ve katkıyı sunmaktadır.

İman ve Kur’ân hizmetlerinde uzun yıllar boyunca yetişmiş bireyler, nefsimizin ve enaniyetimizin etkisiyle zaman zaman yanlış yönlendirmelere açık hâle gelebilmekte; maalesef aramızda kırgınlıklara yol açabilmektedir. Bu süreçte kalbini ve gönlünü incittiğimiz bir dava arkadaşımızın duygusal dünyasını yeniden onarmak, eski hâline döndürmek acaba ne ölçüde mümkündür?

“Sizdeki ihlâs ve sadakat ve metanet, şimdiki ağır sıkıntılarda birbirinizin kusuruna bakmamaya ve setretmeye kâfi bir sebeptir.” 2

Bu ifadeden hareketle, birbirimizin kusurlarına bakmamanın ve varsa bu kusurları örtebilmenin en etkili yolu; ihlâs, sadakat ve metanet gibi ahlâkî özellikleri kendi hayatımızda göstermekten geçmektedir. Ancak, Üstad’ın çözüm olarak sunduğu bu vasıfları acaba biz mi kaybettik? Acil olarak dikkate almamız gereken bu temel prensipleri neden göz ardı ediyoruz? Neden, nefis ve şeytanın bizi aldatmak üzere kurduğu tuzakları bildiğimiz ve okuduğumuz hâlde, yine de aldanabiliyoruz?

“Sakın, sakın münakaşa etmeyiniz; casus kulaklar bundan istifade eder. Haklı da olsa, haksız da olsa, bu hâlimizde münakaşa eden haksız sayılır.”3

Bu ifade, bize doğrudan bir emir niteliğindedir. Zira karşımızdaki insanı kırmamıza neden olan pek çok mesele, gerçekte önemsiz olduğu hâlde münakaşa konusu yapılmaktadır.

İşte tam da bu noktada, “Olsa olsa, kardeş kardeşe muavin ve zahîr olur, hizmetini tekmil eder.”4 düsturunu hem şahsî hem toplum düzeyinde kendimize rehber edinmeli ve çevremizde de bu şuurun yaygınlaşması için çaba göstermeliyiz.

Dipnotlar:

1-Lem’alar, s. 153.

2-Şualar, s. 361.

3-Age., s. 352.

4-Lem’alar, s. 282.