Bahsedeceğimiz şeyin, ne olduğunu tahmin etmişsinizdir.
Bugün, yaşı 35’in üzerinde olan insanların hatırlayacağı o sözler, bu aziz vatan ve milletin üzerine kâbus gibi çöken, soytarıca bir ihtilâl bozuntusunun liderlerinden birinin söylediği bir sözdü o.
“28 Şubat, bin sene devam edecek!” demişti efendi. Bin sene değil de, on sene sonra çözülmeye, yüzleşmeye, hesaplaşmaya başlanacağını ne bilsindi....
Millet, o hadiseye o kadar hınçlanmış, bilenmişti ki, bugünkü ucube bir idâre şeklini bile o hissiyatla iş başına getirmişti.
O günü hiç unutmuyorum.
O gün, yol yapan makine ve personeli kontrol için dağlarda arabayla seyir hâlindeyken, daha evvel dumanını hissettiğimiz ateş, o gün kendini göstermişti.
Arabamızın radyosundan 28 Şubat 1997 tarihli hain açıklama yapılmış, milletin oylarıyla iş başına gelen meşrû iktidar iş başından alınmıştı. Her ne kadar “meşrû iktidar diyorsak da, iktidarın başının söylediği; “kanlı mı olacak, kansız mı olacak? İmam-hatipler bizim arka bahçemizdir” gibi sözler, o häin hareketin olgunlaşmasının en büyük sebeblerinden biriydi.
Bu sözler ve ona mümâsil bazı hadiselerin vukuunun teşkili için ses çıkarmayan usta komitacılar, o nâdânların yanlışları üzerine, güzel bir komployla 28 Şubat hadisesini, çok güzel tezgâhlamışlardı.
O günü yaşayarak gelen bizler ve sonra gelen neslin de, okuyarak öğrendiği o günler, bin sene devam edecek kadar bir ömrü olmadıysa da, bizlerin zihinlerinde, bin sene de geçse, unutulmayacak, acı bir hatıra olarak kalmıştı.
Gerçi, tesirleri bin sene süremedi, ama onların yapmak isteyip de yapamadığı, “dindarı dindara kırdırma” ve cemaatleri zor durumda bırakma projeleri, dindar idareciler sayesinde yaptırılmıştı, yapılmıştı.
Allah, bu millete, bir daha öyle; hâin, mel’un, zalim günler yaşatmasın inşâallah!