"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Oruç, ulvi bir ubûdiyettir!

Prof. Dr. İlyas Üzüm
16 Mart 2024, Cumartesi
RAMAZAN RİSALESİNDEN GÜNLÜK MESAJLAR

Said Nursi, Ramazan Risalesinin Birinci Nüktesinde orucun Cenab-ı Hakkın rubûbiyetine bakan çok hikmetlerinden bir hikmetini açıklarken müminlerin bu ayda muntazam bir ordu hükmüne geçtiğini, ordunun emir beklemesi gibi ehl-i imanın iftar vaktinde Allah’ın “buyurunuz” emrini bekleyen güzel bir manzara arz ettiğini tasvir ediyor. Ardından oruç tutanların bu emre uyarak Allah’a şükür nişanesi olarak oruçlarını açmasının kıymetine işaret ediyor. Paragrafın son cümlesinde şöyle diyor: “Acaba böyle ulvi bir ubûdiyete ve şeref-i kerâmete iştirak etmeyen insanlar insan ismine lâyık mıdırlar?”1

İnsanın başta “iyiliğe karşı teşekkür etme” olmak üzere insanî özellikleri, Allah’ın yer yüzü sofrasında önümüze koyduğu sayısız nimetleri, orucun bu nimetlere karşı bir “teşekkür” niteliği taşıdığı dikkate alındığında, bunun ne kadar insana yakışan bir ibadet, ne kadar ulvi bir kulluk, ne kadar şerefli bir ubûdiyet olduğunu anlamak zor değil. Aynı şekilde böyle bir ibadetten uzak durmanın da insanın insaniyeti ile ne kadar çeliştiğini, ne kadar büyük bir hasâret olduğunu fark etmek de.

Bakıldığında, yer küremizde yüz binlerce çeşit canlı var. Kimisi karada yaşıyor, kimisi denizde yüzüyor, kimisi havada uçuyor... Kimisi küçük yapılı, kimisi iri cüsseli; kimisi iki bacaklı, kimisi çok bacaklı… Kimisi otçul, kimisi etçil… Kimisi çok renkli, kimisi sade… Yaşadığı yerler, fiziki yapıları, diğer özellikleri ne olursa olsun hiçbiri insanın sahip olduğu değer ve kıymete sahip görünmüyor. Daha açık ifade etmek gerekirse Yaratıcı, mahlukat arasında en çok insana değer veriyor. Akıl, irade, kalp gibi yüksek donanımı insana bahşediyor. İnsanı “ahsen-i takvim”2 yani en güzel kıvamda yaratıyor, insanı “kerim kılıyor”3, insana “kendi ruhundan üflüyor”.4 İnsanı kendine muhatap alıyor. Her varlık Onun bazı isimlerinin tecellisi olduğu halde, -müellifin başka bir eserinde ifade ettiği gibi- insanı bütün esmasına mazhar câmi bir nüsha, bir ayna”25 kılıyor. Elbette böyle müstesna bir yaratılışa mazhar kılınan insanın, insaniyetinin hakkını vermesi gerekiyor. Bu ise ancak “ubûdiyet” ile gerçekleşiyor. Dolayısıyla Yaratıcısını tanıyıp iman eden, bütün varlığı ile Ona yönelen bir kimse insaniyetinin gereğini yerine getirmiş oluyor. 

İşte Ramazan-ı Şerifteki oruç vesilesiyle insan yaratılış gayesine uygun, insaniyetine yakışan bir tavır sergilemiş oluyor. Allah için yeme-içmeyi terk etmek, şehevi arzulardan uzak durmak onu ruhânî olarak yüceltiyor. Rabbine daha yakın hale getiriyor. Yüksek, ulvi bir atmosfere taşıyor. Onun değerine değer katıyor. Bundan uzak olan, ilahî emri göz ardı ederek hayvan gibi yiyip-içmeye devam eden kimseler sureten insan olsalar bile sireten insanlığını kaybediyor, -müellifin dediği gibi- insan ismine lâyık olma şerefini yitiriyorlar!

Dipnotlar: 

1- Mekubât (İstanbul 2020, YAY), s. 395.

2- Tin 95/4.

3- İsrâ 17/70.

4- Hıcr 15/29.

5- Sözler (İstanbul 2020, YAY), s. 644.

Okunma Sayısı: 1100
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Necati

    16.3.2024 17:31:35

    Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı