Bu ahirzaman hadisatı içerisinde, muhteşem Kur’ân, iman tefsirleri Risale-i Nurlar’la Hak yolunda hizmet etmeyi, iman, Kur’ân dâvâsında kendi nefsini tatmin etmeyi ve başka muhtaç gönüllere de yardımcı olmayı ve tebliği kendisine şiar edinen Nur Talebelerini hep menfilikler durdurmaya, yolunu kesmeye, şevkini kırmaya, ümitsizlik içerisine atmaya çalışmaz uğraşmaz.
Müsbet bildiğimiz hallerimiz de bazen bizleri bu kudsî hizmetin yolunda engelleyebilir, yeise ve gaflete atabilir. Atalete, tevakkufa sevk edebilir, durdurabilir, aksaklıklara sebebiyet verebilir…
Kendini, kendi yaptığı hizmetleri beğenerek tasannuya düşmek bunların başında gelir. Hizmetini beğenen ve bunu hodfuruşane kendini beğenerekten yapan maalesef büyük bir vartaya/tehlikeye kendisini atar. Çünkü bu hizmet nurdur, nuranîdir, Kur’ânîdir… Böyle nefsani, zulmetli düşünce ve halleri, karanlık yolları hiç istemez ve aksiyle tokadı, şefkat tokadını yapana dâvet eder.
Hem kendini beğenmeyen ve kendini beğeneni de beğenmeyen Bediüzzaman Said Nursî’nin Nur hizmetlerindeki nefsanî tehlikelere karşı koyduğu ve muvaffak olduğu sır… Şahıslar şu Nuranî hizmette yoktur. Onların ehliyet ve kıymetleri de yoktur. Yalnız ve yalnız Kur’ânî, imanî, İslâmî hizmetlerin nuraniyeti, aydınlatması, yol göstermesi, yardımcı olması ve inayet-i ilâhiyenin tecellilerine yardımları ve destekleri, muavenetleri vardır…
Cenab-ı Hâk şu hizmete koşanlara inşallah ihlâs ve sadâkat, sebat ve metanet ihsan ve ikram etsin. Evet, bunları kazanarak hizmete nuranî hizmetlere koşmak ve devam etmek kuşlar gibi kolaydır ve âsândır.
Yoksa ne konuştuğumuzun, ne söylediğimizin, ne anlattığımızın tesiri olmaz, tadı olmaz, tuzu olmaz, kendi elimizde nurlu ve nuranî vaziyetlerimizi zulmetlere/karanlıklara atarız.
Risale-i Nur hizmeti Kur’ân’ın ve tercümanının birer Nuranî tebliğidir. Bunları karartmadan, duraksatmadan, tevakkuflara atmadan devam ettirmek de iman hizmeti hadimlerinin samimiyetine, ihlâsına, sadâkatine, ümit ve aşk, şevk dolu hal ve ahvallerinin inkişafına kalmıştır. Bu ise ancak nurlanmak, nuranî hallere girmekle; Risale-i Nurlar’ı dikkat ve devamla, anlayarak okumaya bakmaktadır.