Gerçek manada dinden, dini hayattan ve dindeki Cenab-ı Allah’ın emir ve yasaklarından uzaklaşan ve kendilerini icad edip hayatlarına sokmaya ve onlarla hayatlarını devam ettirmeye çalışan bir toplum ve çoğunlukla da gençlik peyda oldu.
Eğer dinin taklidî değil, tahkiki kısmı öğrenilip yaşanmazsa azamî çoğunluğun benimsediği bu kavram ve ideal kargaşası toplumu istilâ edecek.
Meselâ zayıf karakterli insanlar çoğaldı… Herkese göre değişen, her menfaatli işte başkalaşan, sözünde durmayan ve vaadlerini yerine getirmeyenler almış başını gidiyor.
Peşin hükümlü, araştırmayan, soruşturmayan ve kendi kafasındaki düşünceleri, fikirleri, kanaat ve görüşleri birilerine hemen yapıştıran kendini bilmezler kalabalığı gittikçe artıyor.
Fikirleri, düşünceleri, görüşleri, idealleri hayale doyamayan ve gerçeklerle karşılaştığı, daha doğrusu onlara tosladığı zaman sıkıntı olan ve sıkıntılara sebep olan hayalperestlere yetişmek mümkün değil.
Kendinden ürettiği hiçbir fikir, kanaat ve hedef yok!.. Sadece ezberledikleri kendince doğrular var… Ve de duyduğu sloganvari sözlerin papağın gibi tekrarı...
Arkadaşlık, dostluk, sadâkat ve birlik dirlik yok!.. Bunların hepsinin ortak paydası ve uygulamaları riyakârlıkta birleşiyor. Hepsiyle ilişkilerde riya var, yalan var, göstermelik haller ve tavırlar hâkim olmuş.
Küçük, küçümencik menfaatler için ezilen büzülen, takla atan, yalanlarla yatıp kalkan bir hedef topluluk haline gelmeyen insanlar çoğunluğu teşkil etmek üzereler.
Hâkim görünüş ve gidişe göre herkes büyük!.. Hepsi ükâla… Herkes üstün… Kimse kimseye kıymetini ve pahasını değişmez halde birbirini aşağılar bir halde…
Güçlü karakterler ara ara görünse de bütün yalakalıklar ve menfi haller karşısında ezilmeye, mağlûp olmaya aday gibi görünüyorlar. Güçlü karakterlerin çoğalmasına ve hükümferma olmalarına ihtiyaç her zamankinden daha fazla... Vesselâm!
Hakkaniyetli, sorgulama yapabilen, Allah’a olan imanını; her şeyde, her zaman tahkikî olarak yaşayabilecek ve bunu başkalarına da; dosdoğru, hakkıyla, yerli yerinde ve incitmeden insaniyetli ve şefkatli olarak anlatabilecek olan, adı Müslüman değil!.. Kendisi ve yaptığı, yaşadığı, söylediği, öğrettiği ve anlattığı, tebliğ ettiği her şey tahkikî iman derecesinde kuvvetli Müslüman, mü’min insanlara ihtiyaç var. Rabbim nasib-i müyesser eder, inşallah…