BİR SÜNNETİ, EN BÜYÜK DÜNYEVÎ HADİSEYE TERCİH
O kardeşimize sorduk: “Bu acib ihlâsı nereden ders almışsın?”
Demiş: İki noktadan:
Birisi: Âlem-i İslâmiyetin en acib harbi olan Bedir Harbinde, namaz vaktinde cemaatten hissesiz kalmamak için düşmanın hücumuyla beraber mücahidlerin yarısı silâhını bırakıp cemaat hayrına şerik olmak, iki rekât sonra onlar da hissedar olsun diye Fahr-i Âlem Aleyhissalâtü Vesselâm bir hadis-i şerifiyle emretmiş olmasıdır. Madem harpte bu ruhsat var. Ve madem cemaat hayrı da sünnet olduğu halde o sünnete riayet etmek en büyük bir hâdise-i dünyeviyeye tercih edilmiş; Üstad-ı Mutlakın böyle bir işaretinden bir nüktecik alarak, biz de ruh u canımızla ittiba ediyoruz.
İkincisi: Kahraman-ı İslâm İmam-ı Ali Radiyallahü Anh, Celcelûtiye’nin çok yerlerinde ve âhirinde bir himayetçi istemiş ki, namaz içinde huzuruna gaflet gelmesin. Düşmanları tarafından ona bir hücum manası hatırına gelmemek, sırf namazdaki huzuruna pek çok olan düşmanları tarafından bir hücum tasavvuru ile namazdaki huzuruna mâni olunmamak için, bir muhafız ifriti dergâh-ı İlâhîden niyaz etmiş.
İşte bu bîçare, ömrü bu zamanda hodfüruşluk içinde yuvarlanan bîçare kardeşiniz de, hem sebeb-i hilkat-i âlemden, hem kahraman-ı İslâm’dan bu iki küçük nükteyi ders aldım. Ve bu zamanda çok lâzım olan Kur’ân’ın esrarına ehemmiyet vermekle, harp içinde ruhunun muhafazasını dinlemeyerek, Kur’ân’ın bir harfinin bir nüktesini beyan etmiş.
Said Nursî
Emirdağ Lahikası, s. 580-81
LÛGATÇE:
Celcelûtiye: Peygamberimizin (asm) derslerine istinaden, aslı cifir ve ebced hesabı ile alâkalı olarak Hz. Ali (ra) tarafından telif edilen Süryanice bir kaside.
esrar: sırlar.
Fahr-i Âlem: âlemin övüncü, âlemin kendisiyle övündüğü Peygamberimiz (asm).
ifrit: korkunç ve tehlikeli cin.
ihlâs: bir şeyi sadece Allah rızası için yapma.
ruhsat: izin, müsaade.
sebeb-i hilkat-i âlem: âlemin yaratılış sebebi.
şerik: ortak.
Üstad-ı Mutlak: her alanda ve her konuda tam bir üstad, hoca.