Sosyal medyanın faydası hiç yok da değil. Gezi rotası oluştururken eşim sordu. Nereye gidelim? “Duatepe Parkına” dedim hemen. 45 yıldır İstanbulluyum.
Yalova İstanbul’un ilçesiydi önceden. Doğal olarak aslında doğduğumdan beri ve 5 kuşaktır İstanbulluyum. Fakat hâlâ görmediğim gitmediğim yerler var. İnstegramda sıkça sayfama düşünce ve müthiş manzarası cezbedince rota oluşturuldu. Ve yine aynı şey oldu. Boğaziçi Üniversitesi Kampüsü yakını ve Rumeli Hisarının üst tepeleri. Buraları görmemiş değiliz elbette. Hatta Yeşilçam filmlerinde eski bâkir İstanbul güzelliklerinin seyrine imkân veren bir platform lâkin nereden bileceğiz burası olduğunu. İşte önümüze düşen videolar anlatımlar bildiriyor böyle. Gittik gezdik ve bir köşesinde âdetim üzere bir fotoğraf çektirdim.
Bazen bir fotoğraf karesi koca bir hayatın özetidir. 60 yıl öncesi başlayan bir hayat İstanbul’un bir tepesinde sabitlenir Bu tepenin ismi şimdi de Duatepe’dir.
Fatih Sultan Mehmet Rumeli Hisarını yaptırdığında askerleri ile beraber fethin nasip ve müyesser olması için burada dua ettiği için almış bu ismi.
Hisar bu açıdan görünmese de tepenin eteklerinde Fatih’in gayretinin timsali olarak asırların mührünü vurarak gururla temaşa ettiriyor ibretle bakanlara.
Ben ise 60 senelik ömrün bir durağında burada sabitlenmişim.
Ne yaşadığım, neler yaptığım, bu yaşa neler getirdiğim hiç önemli değil.
Ben o anda fetihten yaklaşık 1 yıl önce yapılan ve muhakkak fethedileceğine iman etmiş inanmış bir komutanın gerçekleşmiş duasının hayret ve minnetlerle şahidiyim.
Kısacık bir ömre büyük işler sığdırmak ölümünden sonra unutulmamaktır asıl hayat sahibi olmak. Ahiret noktasından da ebedî saadete nail olacak hayırlarla donanmak.
Fatih’in ömrü bu şahitliği yapanın ömründen de kısa aslında. 49 yaşında vefat eden bir hükümdar, bugün müstakil onlarca ülkenin de Fatihi aynı zamanda.
Ömrü vefa etmedi denir ya yaşasa kim bilir daha neler yapardı?
Doğrudur. Lâkin uzun yaşayıp yeknesak ölü bir hayat süren milyonlarca insanın içinden çıkıp adını tarihe yazdırmanın çok yaşamakla doğrudan alâkası olmadığının ispatıdır
Rumeli Hisarı, tarihte başka isimlerle de yad edilmiş. Yenicehisar, Boğazkesen Hisarı, Yenikale, Başkesen Hisarı, Kara Kale...
İsmi ne olursa olsun bize tarihin bir armağanı fethin ilk anahtarı.
Devrin şartlarında 90 gün gibi kısa sürede inşa edilen hisar, sahibinin zamanla savaşını da ispatlar mahiyette.
Kazançların en büyüğü muhakkak ki zamandan kazanmak ve her zaman kayda değer işler yapmak demek ki.
Bunun içinse gayesi yüksek, hedefi büyük, iradesi güçlü olmalı insanın.
Yoksa ömür senin gözünün yaşına bakmadan ve göz açıp kapatana kadar geçip gidiyor. “Yeknesak istirahat döşeğindeki hayat, hayr-ı mahz olan vücuttan ziyade, şerr-i mahz olan ademe yakındır ve ona gider” hükmüyle hayatsız hayat sürenler mi?
İdeallerinin peşinde koşanlar hayatı yakalayanlar mı?
Ne ibretli ki tarih ise ikincisini yazıyor ancak.
Birinciler mi? Kazançlara şahit olmakla teselli buluyor vesselâm.