"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mülk Allah’ındır, sende emaneten duruyor

Risale-i Nur'dan
14 Haziran 2019, Cuma
Mülk Allah’ındır. Sende emaneten duruyor. O emaneti ibka edip senin için muhafaza edecek. Sende kalırsa, meccanen zâil olur gider.

İ’lem Eyyühel-Aziz! 

Kabir, âlem-i âhirete açılmış bir kapıdır. Arka ciheti rahmettir, ön ciheti ise azabdır. Bütün dost ve sevgililer o kapının arka cihetinde duruyorlar. Senin de onlara iltihak zamanın gelmedi mi? Ve onlara gidip onları ziyaret etmeğe iştiyakın yok mudur? Evet vakit yaklaştı. Dünya kazuratından temizlenmek üzere bir gusül lâzımdır. Yoksa onlar istikzar ile ikrah edeceklerdir.

Eğer İmam-ı Rabbanî Ahmed-i Farukî bugün Hindistan’da hayattadır diye ziyaretine bir dâvet vuku’ bulsa, bütün zahmetlere ve tehlikelere katlanarak ziyaretine gideceğim. Binaenaleyh İncil’de “Ahmed”, Tevrat’ta “Ahyed” Kur’ânda “Muhammed” ismiyle müsemma, iki cihanın güneşi, kabrin arka tarafında milyonlarca Farukî Ahmedler ile muhat olarak sâkindir. Onların ziyaretlerine gitmek için niye acele etmiyoruz? Geri kalmak hatadır.

Şu esasata dikkat lâzımdır: 

1- Allah’a abd olana her şey müsahhardır. Olmayana her şey düşmandır.

2- Her şey kader ile takdir edilmiştir. Kısmetine razı ol ki, rahat edesin.

3- Mülk Allah’ındır. Sende emaneten duruyor. O emaneti ibka edip senin için muhafaza edecek. Sende kalırsa, meccanen zâil olur gider.

4- Devam olmayan bir şeyde lezzet yoktur. Sen zâilsin. Dünya da zâildir. Halkın dünyası da zâildir. Kâinatın şu şekl-i hazırı da zâildir. Bunlar sâniye ve dakika ve saat ve gün gibi birbirini takiben zevale gidiyorlar.

5- Âhirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fâni dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme.

İ’lem Eyyühel-Aziz! 

“Sübhanallah”, “Elhamdülillah”, “Allahu Ekber” bu üç mukaddes cümlenin faidelerini ve mahall-i istimallerini dinle:

1- Kalbinde hayat bulunan bir insan kâinata, âleme bakarken idrakinden âciz bilhâssa şu boşlukta yapılan İlâhî manevraları görmekle hayretler içinde kalır. İşte bu gibi hayret ve dehşetengiz vaziyetleri ancak “Sübhanallah” cümlesinden nebean eden mâ-i zülâli içmekle o hayret ateşi söner.

2- Aynı o insan, gördüğü leziz nimetlerden duyduğu zevkleri izhar etmekle, “Hamd” unvanı altında in’amı nimette ve mün’imi in’amda görmekle idame-i nimet ve tezyid-i lezzet talebinde bulunarak “Elhamdülillah” cümlesiyle nimetler definesini bulan adam gibi nefes alıyor.

3- Aynı o insan, mahlûkat-ı acibe ve harekât-ı garibeden aklının tartamadığı ve zihninin içine alamadığı şeyleri gördüğü zaman, “Allahu Ekber” demekle rahat bulur. Yani, Hâlıkı daha azîm ve daha büyüktür. Onların halk ve tedbirleri kendisine ağır değildir.

Mesnevî-i Nuriye, Habbe

Lûgatçe:

abd: Kul.

Hâlık: Yaratıcı, Allah.

ibka: Sonsuzlaştırma.

idame-i nimet: Nimeti devam ettirme.

ikrah: Tiksinme.

in’am: Nimet vermek.

istikzar: Çirkin, pis, kötü görmek.

kazurat: Pislikler.

mahall-i istimal: Kullanım yeri.

mâ-i zülâl: Berrak, tatlı su.

meccanen: Ücretsiz, karşılıksız.

muhat: Etrafı çevrilmiş.

musahhar: Boyun eğmiş, hizmet eden.

mün’im: Nimet veren, Allah.

müsemma: İsimlendirilmiş.

şekl-i hazır: Şimdiki hal.

tezyid-i lezzet: Lezzeti arttırma.

zail: Tükenen, geçici.

Okunma Sayısı: 6167
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı