Mersin Yeni Asya İl Temsilcisi Cuma Bahçeci ile Risâle-i Nur’ları, Yeni Asyayı ve Yeni Asya Neşriyatını konuştuk
Cuma Bahçeci kimdir, kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
1958 yılında Diyarbakır /Çermik İlçesinde doğdum. İlk ve ortaokulu Çermik’te, İmam Hatip Lisesini Diyarbakır ‘da okudum. Daha sonra iki yıllık sosyal bilimleri bitirdim. 1978’de Diyarbakır/Hazro İlçesine imam hatip olarak atandım. Bir yıl sonra askere gittim, askerlikten sonra Çermik Merkez Çarşı Camii’nde göreve başladım ayni yerde 20 yıl hizmet yaptım. 2004’te emekli olup Mersin’e yerleştik. 15 seneden beri Mersin Yeni Asya İl temsilciliğini yapıyorum, iki erkek üç kız evlâdımız var.
Hocam, Risale-Nurlar’la nasıl tanıştınız, anlatır mısın?
Risale-i Nurlar’ı İlkokul beşinci sınıfta iken kendisi de Nur Talebesi olan öğretmenim Bahattin Çelenk vasıtasıyla tanıdım. Çermik’te Hanbaşı Cami İmamı Ali Akgündüz ve aynı caminin müezzini İbrahim Güneş ile beni tanıştırdı. İlk dersimde bana “Din hayatın hayatı…” ezberleten kişi oldu vecizesi oldu. Hocamın vecizeleri yazdığı bir cep defteri vardı, oradan bize ezberletir ve derslerde şevk olsun diye okuturdu. İşte o zamandan beri elhamdülillah bu kutsî dâvânın içindeyiz. Allah’ın bir lütfü ve keremidir…
1980-90’lı yıllarda bölgede can güvenliği olmadığı bir dönemde Diyarbakır’ın Çermik ilçesinde hem imamlık, hem de Yeni Asya temsilciliğini yaptınız. O günlere bir dönüş yaparsak bize neleri anlatırsın?
Güneydoğuda terör örgütleri karar almış hiç bir gazete şehre girmeyecek, Diyarbakır Yeni Asya İl Temsilcisi aynı zamanda büroya da bakan rahmetli Abdullah Haksever Ağabey gazeteyi Çermik-Diyarbakır arası çalışan belediye otobüs şoförüne günlük elden teslim ederdi. Şoför amcam oğlu idi. O da gazeteyi günlük bana teslim ederdi. Ben de gazeteyi okuyucuların işyerlerine ve ev adreslerine bırakıyordum. Dağıtım işleri bu şekilde devam ediyordu.
Benim için Yeni Asya bir sevdadır. Onun içindir ki bu sevda uğruna her türlü fedakârlığı göze alarak acaba akşama sağ evime döneceğim endişesiyle ailemle helâllaşarak evimden çıktığım o günlerde sokakların kan ve barut koktuğu günlerdi. Yeni Asya ve Neşriyatı’nı günlük olarak 20 yıl tek başıma dağıtımını yaptım. Allah’ın inayetiyle hizmetimiz hiçbir inkıta’a uğramadan devâm etti, zaten ilçe halkı da dâvâmızı ve hizmetimizi biliyordu.
Bu arada Allah selâmet versin Kutlular Ağabeyin bir sözü aklıma geldi:
“Bir yere gittiğinizde kimliğinizi gizlemeyiniz, kim olduğunuzu açıkça söyleyin, yoksa size birçok unvan ve isim takarlar” derdi. Biz lâyıkıyla görevimizi yaparsak kimse engel olmaz. Bölgemizde terörün ağır baskısı ve emniyet güçlerinin de halkı gözettim altına aldığı 28 Şubat günlerinde hem görevli olduğum Çarşı Camii’nde hem de merkezi sistemle yaptığım vaazlarımda kürsüde Risale-i Nurlar’ı ve müellifi Said Nursî Hazretleri’nden bahisle vaiz yapıyordum. Bir gün kimse beni rahatsız etmedi.
Efendim, konu konuyu açıyor terörün merkezi durumunda sayılan Silvan’da siz görev yaparken bir anınızı burada anlatmak isterim, şöyle: “Silvan’da PKK, Hizbullah ve Kontrgerilla üçlüsü arasında faili meçhul olaylar hat safhada…
Bir gece PKK tarafından- Hizbullahçı cami imamların isimleri tesbit edilir. Hizbullahçı imamlar öldürülüyordu. Halen Silvan’da ikamet eden Molla Hikmet’in de ismi listede geçer. Onlardan biri “Molla Hikmet’i tanımıyorum” der. “Ofis Müdürü ile dolaşıyor” diye tarif edilir. “Ofis Müdürü ile dolaşıyorsa Hizbullahçı değil, O Nurcudur” denilerek Listeden ismi çıkarılıyor. Mehmet Kutlular Ağabeyi teyit eden isabetli bir görüş olduğunu anlıyoruz.
“Sevdamdır” diye nitelendirdiğin Yeni Asya ve Neşriyatı hakkındaki görüşünüzü alabilir miyim?
Yeni Asya ile ilgili o kadar söylenecek söz var ki ne zamanım ne de kalemim bunları yazmaya kifayet etmez. Şu kadarını söyleyeyim ki, Yeni Asya bir okul ve bir eğitim yuvasıdır. Bu okulda eğitimini tamamlayıp diplomasını alanlar hiçbir rüzgârdan etkilenmezler. Sağdan soldan esen rüzgârlar onları kolay kolay sarsmaz. Amma diplomayı almadan okulu terk edenler bilerek veya bilmeyerek başka başka cereyanlara hizmet etme ihtimali maalesef muhtemeldir. Onun için istikametimizi muhafaza etmek istiyorsak pusulamızı cebimizden çıkarmayalım. Son olarak şunu söylemek istiyorum Sünnet olan ölüm vasiyetimizi yaparken: Çocuklarımıza ölümümüzden sonra da gazeteyi almayı devâm edin, diye vasiyette bulunalım.
25 yıl yaptığım imamlıkta bürodaki kadar hizmet yapamadım. Bürolar herkesin kolay ulaşabileceği çarşı dershaneleridir. Büroların önemi hiç tartışılmaz çünkü faydaları saymakla bitmez. Mersin bürosundan hizmete başlayan ve şu anda gazetede yazarlık yapan kardeşlerimiz var. Yeni Asya büroları aynı zamanda bir mekteptir.
Büro ile ilgili o kadar çok hatıra var ki anlatmakla bitmez ben kısaca bir taneyi anlatarak bitireyim.
Bir gün büroya iri yarı yakışıklı bir genç geldi selâmdan sonra beni Halil Kızılırmak gönderdi dedi bana, senin ilâcın Yeni Asya bürosundadır. ”Hocam, ben hastayım ilâcımda sizdedir” dedi.
Hastalığın nedir dediğimde yuvamız yıkılmak üzere ben ise intihar edeceğim dedi. Baktım ki hastalığı vesvese hastalığı kolay dedim ilâç olarak yeni çıkmış olan vesvese kitabını verdim ve kardeşlere yönlendirdim daha sonra bu kardeşimiz iyileşti Külliyatı satın aldı derslere gelmeye başladı hayatında yepyeni bir sahife açtı.
Şu anda benim de sağlık sorunum var, amma sevdam olan büroyu bırakamıyorum. Duâ istirham ediyorum.
Son olarak bir mesajınız var mı?
Efendim, en güzel mesajlar Üstadımız Risale-i Nurlar’la bize vermiştir. Risale-i Nurlar’ı bol bol okuyalım, okutalım, hizmete devam edelim. Zaman bir an-ı seyyale gibi geçiyor. Onun için bir dakika bile olsa zamanımız boşa geçmesin, diyorum.
Risale-i Nurlar’ın naşir-i efkârı, ”Hakkın hatırı âlîdir, hiçbir hatıra feda edilmez” düsturu ile yoluna devam eden, bugüne kadar her türlü baskı ve cezalara maruz bırakılan, amma hiçbir baskı ve cezaya boyun eğmeyen Yeni Asya Gazetesi 21 Şubat 2021 günü 52. Yıl dönümü münasebetiyle şimdiden YENİ ASYA’YI kutlar, kıyamete kadar şanlı bayrağı gönderde dalgalanmasını Rabbimden niyaz ediyorum.
Nice yıllara Yeni Asya!
Bana bu röportaj imkânı verdiğiniz için çok çok teşekkür ederim.
Yaptığınız bu hayırlı hizmetlerin devâmını Rabbimden dilerim.
Bütün gönül dostlara selâm olsun!
Muhterem Hocam, biz de size teşekkür ederiz. Sağlığınıza duâcıyız.
Allah’a emanet olunuz.