Hz. Peygamber ve ashabının yaptığı şakalar, kırıcı olmayan şakalardır. Böylesi şakalar, insanlar arasında muhabbeti arttırır.
Allah Resulü (asm) mütebessim idi. Ancak kahkaha atmaz, çok gülmezdi. “Çok gülme, zira çok gülmek kalbi karartır” buyurmuştur.1
Hz. Peygamber bir grup Müslüman ile birlikte bir yolculuğa çıkmıştı. Akşam namazı kılındıktan sonra, yorgunluktan uyuyanlar oldu. Birisi bir urgan alıp yanında uyuyan arkadaşının ayağına bağladı ve çekti. Neye uğradığını anlamayan o kişi korkup bağırdı. Hz. Peygamber bu hareketten hoşlanmadığı için: “Hiçbir Müslümana, diğer bir Müslümanı korkutmak helal değildir” diye buyurdu.
Ayrıca Resulullah (asm) şaka adabıyla ilgili uyarılarda da bulunmuştur.
“Cemaati/toplumu güldürmek için yalan konuşanların vay haline, vay haline, vay haline!”2 “... Şaka da olsa yalanı terk edene cennetin ortasında bir makam (köşk) söz veriyorum.”3 “Şaka yoluyla başkası küçük duruma düşürülmemelidir.”4
Ateşle ve silahla korkutarak şaka yapılmamalıdır. Şakanın caiz olduğu sınırlarda bile ifrata gidilmemeli, özellikle insanları güldürmek meslek haline getirilmemelidir.
Bir kısım mubahlar vardır ki onlar çok sık yapıldığı zaman günaha dönüşebilir. Şakanın eziyet, sıkıntı verici ve rahatsız edici olanı da yasaktır. El şakaları ve öldürücü, yaralayıcı aletlerle yapılan şakalar tehlikeli olabileceğinden yasaklanmıştır.
Bütün bunlarla birlikte, Allah Resulü çok gülmeyi, özellikle kahkaha atmayı hoş görmez, hiçbir konuda aşırılığı sevmezdi.
Dipnotlar:
1-Tirmizi, İbn Mâce
2-Ebu Davud, Edeb 88; Tirmizi, Zühd 8.
3-Ebu Davud, Edeb 8.
4-Tirmizi, Birr 58