Şimdilerde, evinde kanadı kırılmış kuşla, bakıma muhtaç sokak kedisi ile ilgilenen gençler var.
Bunlar ciddi paralar dökerek cins kedi, köpek peşinde değiller. Bir kısmı belediyelerle, hayvansever derneklerle, veterinerlerle temas kurmuşlar, yardıma muhtaç sokak hayvanlarına bir farkındalık oluşturmuşlar.
Gençlerin bu faaliyetleri bende, Osmanlının bakıma muhtaç sokak hayvanları, göçmen kuşlar için vb. kurmuş oldukları vakıfları hatırlattı. Gençlerimiz bu bireysel ilgilerini bir dernek, bir vakıf çatısı altında yapsalar, hem daha çok ilgilisine ulaşırlar hem de ilgilerini güçlendirmiş olurlar.
Üniversiteli bu gençler, aynı zamanda başarılı, inançlı gençler. Bu ilgileri dinimizin emriyle birleştiğinde ibadet sevaplarına da dönüşmüş oluyor.
Geçenlerde böyle gençlerimizden birisi ile bir buluşmamız söz konusu idi. Sözleştik. Saat yaklaştığında telefon geldi. Baktım heyecanla, “Hocam çok özür dilerim. Randevuma gelemeyeceğim. Size gelmek için beklerken, dikkatsiz sürücü yolda yavru köpeği çiğnedi. Köpek yaralandı. Adam hiçbir şey olmamış gibi kaçtı gitti. Toplumum adına çok üzüldüm. Ben de şimdi o köpekle ilgileniyorum. Veterinere getirdim. Müdahale ettiler. Şimdi gelişmeleri bekliyorum. Kusura bakmayın, çok üzgünüm!”
Gencimizin duygularını hissediyor musunuz! Böyle gençlerin varlığı insanlık, hayvanlar, kuşlar ve bütün varlık için ümit vadediyor. Hem bu gençler kimseyi ayrıştırmıyor, ötekileştirmiyor, kendisi gibi düşünmeyeni ‘terörist’ ilan etmiyor. Görüşü, düşüncesi ne olursa olsun, herkesin, kendisine ve kimseye zarar vermeden şahane bir hürriyet içinde ‘hayat hakkı’ olduğuna inanıyor. Ve hayatını da öyle yaşıyor. Belli ki, geleceğe bu gençler yön verecek, daha hürriyetçi, insan haklarına saygılı, adaletli ve daha yaşanabilir bir dünyanın peşinde olacaklar. Böyle gençler, siyasetin rotasını da belirleyecekler. Ben, ümitliyim.