"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ciddi bir Türkiye sevgisi olduğunu fark ettik

Sebahattin YAŞAR
29 Ağustos 2022, Pazartesi
“Tebriz’de yol boyu ekili tarlalar dikkat çekiyordu. Yine yol boyu yerleşim yerleri ve buralarda küçük bakkallar, tamirhaneler, oyuncakçılar vardı. Yolculuk esnasında ihtiyaç karşılamak üzere durduğumuz yerlerde ciddi bir Türkiye sevgisi olduğunu gördük. Türkiye’den geldiğimizi görünce, yakın bir akraba görmüş gibi ilgi gösteriyorlar.”

GEZİ: Gürcistan ve İran Gezi Notları - 4
Sebahattin YAŞAR 

Birkaç günün ardından yeniden vatanımıza çeviriyoruz rotayı. Kars’ta bir gece kalmayı planlıyoruz. Sınır kapısının inşaatta olması ve sürekli elektriklerin kesilmesi geçiş işlemlerimizi uzattı. Yolda uzun tır kuyrukları vardı.

İran sınır kapısında Muhammed Cevani beyle tanışıyoruz, çocukları Türkiye'de üniversite okuyor, telefonlarımızı alıp, sıcak diyaloglar kuruyoruz ve bize yardımcı oluyor.

Kapıdan girdikten sonra Ardahan’ın Posof ilçesinde yemek için önceden bağlantı kuruldu. İlçedeki restoran sorumlusu hemen ilçedeki memurlara haber gönderiyor ve elli kişilik bir misafir topluluğu yemeğe geliyor, yardım edin diyor. Hakikaten güzel bir hazırlık yapmışlar. Güzel de hizmet ettiler.

Sonra öğreniyoruz ki, burada bizlere hizmet edenler, ilçede görev yapan imamlar, astsubaylar gibi devlet memurlarımız. Sonra tanışıyoruz ki, komutan da orada. Esprili şekilde, ‘Ben de onları kontroldeyim.’ diyor ve gülüşüyoruz. İlçede çalışan memurların birlik ve beraberlikleri, uyumları ve neşe içerisinde bulunmaları bizleri çok memnun etti ve biz de onları tebrik ettik.

Türkiye tarihi dokusuyla muhteşem bir turizm zenginliğine sahip

Kars’ta bir gece kaldık. Ertesi gün Tebriz yolculuğumuz başlayacaktı. Ama tabii geçtiğimiz yerlerdeki tarihi, turistik mekanları gezmeyi de ihmal etmedik. Yol güzergahımızda Kars Ani harabeleri vardı. Burası hakikaten tam bir açık hava müzesi. İçerisinde halen kazı çalışmalarının devam ettiğine şahit olduk. İki ülke arasından geçen Arpaçay, Ermenistan ile Türkiye’ye sınır olmuş. Buradan Ermenistan şehrinin gözetleme kuleleri ve onların kazı alanları çıplak gözle görülüyor. Zaten burada telefonlar yurt dışı kaydı göstermeye başlıyor. Ani, Anadolu’ya Türklerin girdiklerinde Malazgirt’ten önceki ilk savaştıkları yerleşim yeriydi. Bu yönüyle Anadolu’ya Türklerin açıldığı ilk kapı da denilebilir. Burası UNESCO tarafından 2016 yılında Dünya Mirası olarak tescillenmiş. Yapı içinde Büyük Kadetral, şimdi Fethiye Camii, Meryem Ana Kilisesi, kule ve diğer müştemilat yer alıyordu.

Türkiye'den geçişte ilk karşılaştığımız İran şehri olan Maku'da, bir gece, şartları çok da uygun olmayan bir hotelde kalıyoruz.

Bu tarihi mekanı gezi sonrası Doğubeyazıt ilçesine geçiyoruz. Burada kısa süreli de olsa alışveriş yaptık. Alış verişten sonra sınır kapısına gitmeden İshak Paşa Sarayı ve Ahmed-i Hani türbesini gezdik. İshak Paşa Sarayı, gerçekten görülmeye değer bir yapı. Osmanlı’nın Anadolu’daki kalorifer sisteminin bulunduğu ilk sarayı olarak dikkat çekiyordu. Hakikaten saray uzaktan Doğubayazıt ilçesine hakim bir konumda idi. Saray penceresinden muhteşem bir şehir manzarası dikkat çekiyor. Sarayın müştemilatına bakıldığında İstanbul Topkapı sarayına benziyor. Saray içindeki camide ve sarayın taşlara işlenmiş süslemesine bakıldığında dönemin pek çok izlerini görmek mümkün.


Ağrı, doğal güzellikleriyle dikkat çeken bir ilimiz. Şöyle bir akşam yürüyüşünde insan daha bir dinlendiğini hissediyor.

Ağrı, doğal güzellikleriyle dikkat çeken bir ilimiz. Şöyle bir akşam yürüyüşünde insan daha bir dinlendiğini hissediyor.

İshak Paşa Sarayının hemen yukarısında, bu Saray’da katiplik yapmış olan Mem u Zin’in yazarı Ahmet-i Hani türbesinde dualar ettik. Saraydaki zindandan esinlenerek yazılmış olan Mem u Zin, günümüzde halen zihinlerde yer eden, okunan bir eser olarak dikkat çekiyor. Mem u Zin, birbirine âşık olan ancak kavuşamayan iki gencin, destansı, trajik bir aşk öyküsüdür.

Anadolunun kalorifer sistemli ilk Sarayı olan İshak Paşa sarayı, taşlarda süsleme sanatının konuşturulduğu bir zenginliğe de sahip.

Komşumuz Tebriz’in kapısını çalıyoruz

Gürcistan sonrası, ikinci kez yurt dışı çıkışı yapıyoruz. Bu hem araç hem bizler için ikinci bir masraf demek. Ve İran Gürbulak sınır kapısındayız. Yolculuğumuz, bazı gidemeyenlerin sonucu 33 kişi ile Tebriz’e doğru. Sınır kapıları her zamanki gibi heyecan verici. Ne olacak, bir problem yaşanacak mı endişesi hep hakim. Biz de grubumuzdan pasaportu olan ve aşı kartı olan otuz iki kişi ile bekliyoruz. Bu arada iki yol arkadaşımızın aşıları yok. Onlar da heyecanla bakalım bizi alacaklar mı diye sırada idiler. Önden giden bizler pasaport kontrollerinden sonra ilgililerle Farsça konuştuk. Kendimizi tanıtırken, oradaki görevliyle de tanışmış olduk.

Tebriz çarşısı oldukça uzun ve kalabalık, yıllarca burada yaşayanlar bile zaman zaman yol bulmakta zorlanıyor deniyor.

Farsça konuşmamız onların dikkatini çekmişti. Onlara bir grup olduğumuzu ve iki arkadaşımızın aşılarının olmadığını ve yardımcı olmalarını ifade ettik. Onlar da yardımcı olacaklarını söylediler. Yine kapıdan otobüs işlemlerimiz için beklerken, burada tanıştığımız ve çocukları Türkiye’de okuyan Muhammed Cevani beyefendi bize yardımcı oldu. Onun da telefonunu aldık ve sıcak yaklaşımı bizi mutlu etti.

Ani harabeleri, tam da tarihle günümüzün buluştuğu bir mekan. Anadoluya Türklerin kapılarının açıldığı ilk nokta. İçeriye biletle giriliyor ve iç bölgede kule, katedral ve diğer yaşam alanları var.

Gürbulak sınır kapısında işlemlerimiz bitmiş ve geçiş gerçekleşmişti. Burada pek çok bilinmezlikler vardı. Otobüs işlemlerinde sigorta ve yol vergileri gibi neyin gerekli olduğunu anlatan bir talimatname görünmüyordu. Kaptan ve ilgili görevli ile işler yürütülüyor ve neler olup bittiği iki kişi arasında kalıyordu. İşlerin rüşvetle yürütüldüğü düşüncesi hiç yakışık almıyordu. Yine kapının hem Türkiye hem İran tarafındaki güven vermeyen insanlar, kaçak sigara gibi işlemlerle meşguller. Buralardaki düzensizlikler ve vazifesi belli olmayan insanlar ister istemez ülkeye karşı bir önyargı oluşturuyor.

Başka vatandaşlara pahalı, kendi halkına ucuz petrol

Neyse ki işlemlerimiz tamamlandı ve kapıdan geçtik. Burada akşam namazlarını kıldık. Nedense hep kapılarda onlarca insan güya yardımcı olmak adına, bir şeyler satmaya, rehberlik yapmaya çalışıyordu. Tabi buranın şartlarını bilmeden işlerin düzenli yürümesi için yardım yapalım diyene hemen ilgi gösteriliyor. Bizde de öyle oldu. Size ücretsiz yardımcı olurum diyen beyefendi, ertesi gün pek çok harcama yaptım diyerek ücret ister hale geliyordu. Tabii ilginç olan bir şey de, burada her şehirden geçerken o şehrin polis merkezinden sizin aracınızın izin belgesi imzalatması idi. Ve İran kendi ülkesinin vatandaşına daha ucuz petrol satışı yaparken, dışarıdan gelen vatandaşlara petrol satışı çok daha pahalı idi. Böylece yardımcı olan İran’lı rehber petrol alımlarında yardımcı oluyordu. Sınır kapısından hemen sonra Bezirgan şehri vardı. Burada otobüsümüzün işlemleri tamamlanınca Tebriz için yola koyulduk. Ama bu arada vakit de epeyce gece olmuştu. Maku şehrinde bir otelde kaldık. Otel şartları hiç de iyi değildi. Ama yorgun olduğumuz için dinlenmek iyi gelmişti.

Ertesi gün artık Tebriz yolculuğunda idik. Yol boyu ekili tarlalar dikkat çekiyordu. Yine yol boyu yerleşim yerleri ve buralarda küçük bakkallar, tamirhaneler, oyuncakçılar vardı. Yolculuk esnasında ihtiyaç karşılamak üzere durduğumuz yerlerde ciddi bir Türkiye sevgisinin olduğunu gördük. Türkiye’den geldiğimizi görünce, yakın bir akraba görmüş gibi ilgi gösteriyorlar ve konuşmak, sohbet etmek istiyorlar. Buradaki halk büyük oranda Azeri Türklerinden oluşuyor. Dükkanların tabelalarında İran ve Türkiye bayrağı birlikte yer alıyordu. Geri kalmışlık görüntüleri ise içimizi sızlatsa da günlük hayatın bir parçası gibiydi.

Tebriz şehrinin en önemli özellilklerinden biri de, dünyanın en uzun çarşısına sahip olması. Girince sormadan yolunuzu bolmanız zor gözüküyor, ama insanlara bir şey sorunca da hemen yardımcı oluyorlar.

Başka ülkelerin ambargosu halkın kabiliyetlerini uyandırmış

Tebriz’e yaklaşınca rehberimiz (rehberlik yapmadı ama biz sorunca cevap verdi) burada binlerce fabrikanın varlığından bahsetti. Burada hemen her türlü ihtiyaç eşyasının yapıldığını paylaştı. Oldukça üretken ve çalışkan bir halktan bahsetti. On yıllarca Amerika’nın veya diğer Avrupa ülkelerinin ambargoları bu insanları kendi kendilerine yetmeye, üretmeye ve kafa tutmaya sevk etmiş. Kendi ürettikleri otomobiller, her türlü araç ve gereç zaten bollukla görülüyor. Yani durum onu gösteriyor ki, atmaca kuşunun serçeye musallat olması, onun kabiliyetlerini geliştirmeye vesile olmuş, ya da kötü ev sahibi kiracıyı ev sahibi yapmış gibi bir durum vardı.

Tebriz’de ilk durağımız, halk arasında kırmızı balıklı göl ismiyle bilinen El Göllü mesire yeri oldu. İnsanlar bu park ortamında piknik yapıyor, dinleniyorlardı. Bu ortamdaki küçük camide namazımızı kıldık. Kırmızı balıklı gölde hatıra resimler çekildi. Ama tabii Türkiye’den gelen insanlar bu mekandan ve şartlardan daha güzelini gördükleri için burası onları pek celbetmedi. Daha çok da hanımların gündeminde Tebriz’de alış veriş yapmak olduğundan bir an önce buradan gitmek istediler. Ve bir kısa gezintiden sonra rehber bizi Uzun Tebriz Çarşısı’nın bulunduğu merkeze götürdü. Kısıtlı zaman içerisinde insanlar çok bir şey anlamadan, bir koşuşturma içerisinde bir şeyler almaya ve bir şeyler yemeye yöneldiler. Tebriz’de bazı eşyalar Türkiye’ye göre ucuzdu. Mesela Türkiye’de 600-700 tl olan bir valiz burada 250 tl, veya bir deri kol çantası Türkiye’de o marka 2500 tl iken burada 450 tl gibi. Herkes imkânları ölçüsünde kendine, sevdiklerine hediyeler satın aldı.

DEVAMI YARIN

Okunma Sayısı: 3084
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı