Başarı kavramı, herkesin dünyasında farklıdır. Ne yapınca, neyi elde edince başarılı olunuyor, kişilere göre değişkendir.
Ehl-i dünya nazarında başarı kriterleri dünyevî iken, ehl-i iman nazarında uhrevidir. Dikkat çeken nokta, ehl-i iman nazarında kriterler biraz dünyevileşmiş görünüyor. Yani hem ehl-i dünya gibi dünyalık olsun, hem de ahreti de ihmal etmeyelim anlayışı, içinde pek çok çarpıklıklar ihtiva ediyor. Dünyevileşmiş ehl-i iman iyi bir görüntü vermiyor. Oysa dünya da ahiret de insan için Allah’ın kanunlarının mecraıdır.
Çağın hastalığı olan dünyevileşme önemli düzeyde her kesimi etkilemiş bulunuyor. Dünyevinin hayatında kazanılan para miktarı, makam, mevki, araba modeli, giyimde tercih edilen markalar hayat kalitesi olarak görülüyor. Oysa bunlar ahiret nokta-i nazarında çok da bir anlam ifade etmiyor. Toprağa konduktan sonra bu dünyevî algıların bir değeri kalmıyor.
Dünyevî ebeveyn, evlâdında değer unsuru olarak, yüksek puanlı okullarda okumak, nereden ve nasıl gelirse gelsin ciddî para kazanımları, uğruna ne verilirse verilsin elde edilen etkili ve yetkili makamlar başarı unsurları olarak sıralanıyor ve çocuklarında da bu tür unsurları değer olarak görüyor.
Bediüzzaman Said Nursî, ‘Ahirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde fani dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme.’ diyor. Ve yine, ‘En bahtiyar odur ki, dünya için ahireti unutmasın, ahiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, malâyani şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.’ (Mektubat) diyor.
Dünya ve ahiretin bir bütünün iki parçası olarak ele alınması önemlidir. Ebedî hayat dünyada kazanılmaktadır. Yani her hayata hak ettiği kadar değer verilmelidir. Ebedî hayatı faniye feda etmek pek akıllıca görünmüyor. Geçici bir şeye verilecek değer ile sonsuz bir şeye verilecek değer elbette farklı olacaktır.
Neye ne kadar değer atfedildiği, neyi ne kadar önemsediğimizle alâkalıdır.