Evet, yaş kırka baliğ olduğunda büyük oranda taşlar yerini bulur.
Artık çoğu şey, rüsuh peyda eder. ‘Kırkına kadar ne ise sonrası da öyle olur.’, gider. İlginç olan ise, Asr-ı Saadetle birlikte büyük bir inkılâp gerçekleştiren Hazret-i Peygamberin (asm) getirdiği kuralları her yaştan insanın kabul etmesi ve köklü alışkanlıkların birden yerini yeni davranışlara terk etmesidir. İnsan gerçekten isterse ve samimî adım atarsa hayatında olağanüstü değişiklikler mümkündür. Ama yaş ilerledikçe bu iş zorlaşır.
İnsan dünyayı, büyük kıyameti düşününce zihni dağılıyor ve kendine dönemiyor. Oysa insan için öncelikli olan, kendi hayatı, kendi kıyameti, tercihleridir. Yani geniş daireden, afakî âlemden nefis dairesine geçebilmektir. Bütün kuralları değil, hareket ve niyet alanını daraltıp, ‘bugün hangi duygumda yeni bir adım atabilirim’ demek daha sağlıklıdır. Yeter ki insan bir şahs-ı manevî içinde kendini kabul etsin, o şahs-ı maneviye itimat etsin ve onun kararlarına rıza göstersin, onun duâ hazinesine kendini bırakıversin. Olağanüstü gelişmeler, değişmeler mümkündür.
Daha dün pek çok cinayetler işlemiş bir insan, Nurlar’la tanıştıktan sonra tahta bitini bile öldüremeyecek bir inceliğe ulaşabiliyorsa, irili ufaklı pek çok zulümleri olan bir insan da, bugün hayatında bir yeniliğe, bir değişime bismillah diyebilir. Böyle küçükler büyük hükmündedir. Güzel niyetle başlamak, bütün hayatı boyunca o niyetlenilen haseneyi yapmış gibi netice verebilir. Onun için ‘Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır.’ Güzel niyetler, sağlıklı tohum gibidir. Bir ekersiniz o size on, yüz verir.
Güzel ameller de öyle. ‘Sadece benim bu işi yapmamdan ne çıkar’ dememek gerekir. Rabbimiz, bire tesir verirse, binler olur. Hidayetin de yaşı yoktur. On yaşında İslâmiyeti kabul edenler olduğu gibi, yetmiş seksen yaşlarında da İslâmiyeti kabul edenler olmuştur. Mesele samimî adım atmaktır.
İnsan samimî olarak bir şeye niyet ettiğinde arkasında o niyetin tahakkukuna hizmet edecek ruhaniyatı bulur. Son nefesi vermeden atılacak küçük bir adım, kişinin ebedî kurtuluşuna vesile olabilir. Burada da belirleyici farktör şahs-ı manevinin duâlarına dahil olmaktır. Havuzda eriyen enenin kaç yaşında olduğunun önemi yoktur. Havuzu kazanmak, erimek oranındadır.