"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

On Dördüncü Asır ve nuru (2)

Şemseddin ÇAKIR
06 Kasım 2020, Cuma
Evet buna benzer özellikleri daha sayabiliriz ki, bunların birisi bunu Moğolluk adına, diğeri de Yahudilik ve Hıristiyanlık adına yapmıştır.

Böylece 1400 yıllık İslâm tarihinde iki defa hilâfet ilga edilmiştir, ikisinin de bu iki döneme tevafuk ve onlara işaret edilmesi tesadüfi olamaz. Demek ki son asrın deccallerinden addedilen İngilizin de en büyük hayali ve ilk hedefi halifeliğin ilgası idi. 

Haliyle altıncı asırdaki felâket; o asrın müceddidi olan İmam-ı Gazali, büyük velisi olan Muhyiddin Arabi ve bir de dahisi sayılan İbn-i Haldun gibi büyük zatlarla aşılabilmiştir. 

Son ve en dehşetlisi olan bu asrın deccaliyeti ise ismi üzerinde Bediüzzaman’ın müeyyed min indillah dehasıyla aşılmıştır. Zira İngiliz generali; Bediüzzaman Şeyh’ül İslâmın “İngilizlere itaat caizdir” fetvasını reddedip altı İngiliz desisesi veya planı anlamındaki “Hutuvat-ı Sitte” isimli eserini (O eserde İngilizin altı planı deşifre edilmiştir) neşrettiğini görünce “Yüz tane Türk subayı bulup öldüreceğinize bu fetva ve kitabın sahibini bulup öldürün” diye Bediüzzaman’ın ölüm fermanını vermiştir. Fakat “Takdir’i Hüda kuvve-i bazu ile dönmez/ Bir şem’a ki, Mevlâ yaka üflemekle sönmez” gerçeği hükmünü icra etmiştir.

Gazali o günkü materyalist felsefe mikrobunu “Elmunkiz’u mineddalal ve Tuhafet-ül felasife” gibi eserlerle temizlediği gibi Bediüzzaman da, son tortularını ve bin yıllık kazuratını 130 parça Külliyatı ile zir’ü zeber etmiş, hatta ‘belini kırdım’ demiştir.

Diğer bir ima ise bu âyet-i kerimede zikredilen “Azizün hamid” ile de Abdul Aziz ve Abdul Hamid dönemlerini dahi ima ettiği ifade edilir. Hatta o âyetlerin hem o asra, hem bu asra imaları içindir ki, Hz. Ali (ra) Ercuzesinde ve Gavs-ı Azam (ra) kasidesinde Resâili’n- Nur’a kerametkârane işaret ettikleri vakit, hem o asra, hem bu asra bakıp hiddetle işâret etmişler.

Bence de İslâm âleminin en müthiş felâketleri bu ikisidir ve en kötü tarafı İslâmî eserlerin imhası ile İslâm kültürünü yok etmek istemeleridir. Zira, Cemil Meriç’in de dediği gibi, “Bir milletin tahakkümü altına girmek arazisini değil mevzuat ve ananesini yok etmekle olur” meselesidir. Bunun en bariz misâli de; Yahudilerdir ki değil idarelerini, vatanlarını bile kaybettikleri halde hem de aslı bozulmuş, mensuh inançlarını muhafaza ettikleri için bugün hepsini geri kazanıp dünyayı idareye yeltenmektedirler. Biz de hak dinimizi muhafaza etseydik dünyanın hâkimi idik. Bunu mazimizde yaptığımıza cihan şahittir.  

Hatta bunların âlem-i İslâma yaptığını komünizm bile Rusya’ya yapmamış, yazı ve kültürüne dokunmamıştır. İşte bunlara bu gibi şeneatlerinden dolayı âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerin işaretleri yanında en mütebahhir evliyaların dahi işâret ettiklerini eserlerinden anlıyoruz. 

Demek mesele o derece hikmete ve mukteza-i hale mutabıktır ki kuru yaş herşeyi ihtiva eden bir kitaptan da bu beklenir. Hasan Basri Çantay’ın dediği gibi “Madem Kur’ân-ı Kerîm’de kuru yaş her şey vardır...” 

Üçüncü ima: Bu âyetteki “minezzulümat” kelimesindeki zulümattan; bu asrın zulüm ve zulmetlerinin ne vakte kadar devam edeceğini o zulmetler içinde bir nur daima tenvire çalışacağına ima ile Risale-i Nur’a remzen bakar. 

Dördüncü ima: “İnsanları çıkaran” mealindeki kelime diyorki: “Bin üçyüz kırk beşte (H. 14 asır) Kur’ân’dan gelen bir nur ile insanlar karanlıklardan ışıklara çıkarılacak.” Bu meal ise bin üçyüz kırk beşte fevkalâde tenvire başlayan Resaili’n-Nur’a tam tamına cifirce hem mealce muvafık ve mutabık olmakla, Resâili’n-Nurun makbuliyetine ima, belki remz ediyor.

Şimdi ısrarla Risale-i Nur dedikçe haliyle bir kısım okuyucularım belki de kendilerince haklı olarak “Başka eser yok mu veya olamaz mı? Neden illa Risâle-i Nur?” diyebilir. Ben de cevaben derim ki, evet, Risale-i Nur. Zira; 1920 ile 1950 arasında adeta Risale-i Nur’dan başka dinî eser yok demektir. Çünkü.

1- Namazın Türkçe kıldırılması maksadıyla emirle yazdırılan bir meal. 

2- Derleme ilmihal bilgisi veren bir İslâmî hal.

3- Bir de gayrı müslimlerin milletin kafasını karıştırmak ve Kur’ân’ın küllî manalarını teke ve rejimin isteğine uydurmak için yazdığı mealden başka eser yoktur. Bunlar da rejime göre yazılmıştı, aksi takdirde yasaktı. Risale-i Nurlar ise, o yasağı delerek ideolojinin değil, dinin emirlerine göre yazıldığını isbat için bu istihraçları vermekte ve bu alanda, yani ilmî ve fikrî olarak tek tefsir demektir. 

Beşinci ima: “Bizim indirdiğimiz Kur’ân” mealindeki kelâmın makamı Risale-i Nur’un birinci ismine tam tamına tevafuk etmesi Risale-i Nur’un, kitab-ı münzelin tam bir tefsiri ve manası olduğunu, ondan yabani olmadığını remzen ifade eder. Çünkü yekûn 999 ederek Risâle-i Nur’un adedi olan 998’e sırlı ifade etmek için birtek farkla tevafuk edip ona ima eder.

“Elhasıl bir tek âyette mezkûr beş cümlenin münâsebet-i maneviyeyi gözeterek beş adet imaları bir kuvvetli işâret belki bir delâlet hükmüne geçebilir kanaati bana bunu yazdırdı. Hata etmişsem Kitab-ı Mübin’i şefaatçi edip Erhamurrahiminden kusurumun affını niyaz ederim” diyen Üstad, bir sorumluluğu yerine getirmiştir. Madem durum budur, aksi takdirde Cenab-ı Hak da niçin görevini yapmadın diye hesaba çekerdi ve adeta Üstad, Fahr-i Cihan Efendimize (asm) iktidâen “tebliğ ettim mi?” demek istiyor? 

Biz de; “Ettin ey aziz Üstadım, Allah ebeden razı olsun, kabrin nurlarla dolsun (Amin) diyoruz.  

Okunma Sayısı: 1972
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali

    6.11.2020 11:17:09

    İngilizin altı planı deşifre edilmiştir) neşrettiğini görünce “Yüz tane Türk subayı bulup öldüreceğinize bu fetva ve kitabın sahibini bulup öldürün” diye Bediüzzaman’ın ölüm fermanını vermiştir. Muhterem hocam Allah razı olsun.100 subayı öldürün sözünün ispatı belgesi şahidi var mı? Artık bu cins dayanaksız söylentilere üstadın ihtiyacı yok ve zarar veriyor. 1980 öncesi Günaydın' da yayınlandı (N.Zincirkıran mıydı?): molla Mustafa Barzaniye ait bir söz yazıldı; 'Türk subayı öldürmektense, nurcu öldürün kürdistan davasına daha çok hizmet edersiniz'

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı