"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Global teşhis ve çözüm için âcil çizelge… Biliyor muydunuz?

Şükrü BULUT
02 Temmuz 2021, Cuma
Parça bütünden haber verir. Fakat her zaman parçada, bütünün özelliklerini göremeyiz.

19. Yüzyılı da tamamen içine alacak şekilde zamanımıza ve belki de dünyamızın son dem ve karesine kadar sürecek insaniyet, İslâmiyet ve yaratılış karşıtı materyalizm veya Marksizm ideolojisinin hayattaki tatbikat ve yansımalarını, her zaman görmek mümkün olmuyor. Çoğu kez de Marksistler, karşıtlarından korunarak tahribatlarını rahatlık içinde yapabilmeleri için, mevcut sosyal yapıların içlerine yerleşiyorlar: Sivil-toplum örgütleri, hükümetler, siyasî partiler, beynelmilel dünya örgütleri, dünya sağlık teşkilâtları, hayır kurumları, “güzel sanat maksatlı” küresel kuruluşlar, bütün edebiyat unsurları ve çoğu kez kendilerince mağdur edilmiş sosyal, etnik ve cinsiyete dayalı sınıfların bünyelerine, kamuoyunun bilemediği kimliklerle yerleşirler.

Size çok karmaşık gelecek yukardaki içtimaî/sosyal heyet ve sınıfların isimlerindeki bu insanlık ve demokrasi karşıtı unsurları ayırt etmenin, çok da zor olmadığını öğrendiğinizde, mutlaka çok sevineceksiniz.

Anlaşılması kolay, ihatası mümkün ve ifadeleri basit olan birçok fikri, maksatlı bir şekilde farklı karışık ve girift formatlara dökerek insanı müşevveşleştiren materyalistlere karşı, tevhidi esas alan semavî din mensupları veya ehl-i mektebin yaklaşımını esas alanların kafaları karışmıyor.  Aynı zamanda düşmanlarının bin bir zahmet ile ördüğü tuzakları, ellerindeki birkaç doğru ölçü ile berhava ediyorlar. 

Bir önceki yazımızda, Allah’ı inkâr ile kalmayıp Yaratıcı ile mücadeleye girişenlerin mahiyetlerini anlatırken, onların- kendilerince- ilkelerinden de dolaylı bir şekilde bahis etmiştik. Yani, kendilerini yaratıcı yerine koyan, zamanın fenni ve teknoloji harikalarıyla iktidarı ele alan bu zümrenin; semavî dinlerin getirdiği bütün temel inançlara karşı olduklarını da söylemiştik. Bu itikada karşı oldukları gibi, insanî değer olarak bildiğimiz bütün ilkelere de itiraz edip, aksini uygulamaya yelteniyorlar.

Yaratıcı Kâinatta düzeni esas almışsa, onlar kaosun peşinden koşacaklardı. Yaratıcı insanlara barışı tavsiye ile yollarını açıyorsa, onlar savaşı gaye edineceklerdi. Yaratıcı adaleti, adalete dayalı sosyal hayatı ve bütün sınıfları kucaklayarak insanlığın hedef maksadı olarak bize gösteriyorsa, onlar faizi, sınıf çatışmasını, bilime şüphe katarak değersizleştirmeyi, sürekli tenkidi, sınıflar arası daimî gerginliği ve insanların, ekonomi cihetiyle bağımlı kalmalarını asıl ideal kabul edeceklerdi. Bütün plân ve çalışmasını dünyayı zapt ederek savaşı, kaosu, ahlâksızlığı, fukaralığı, bireyselliği ve istibdadı her yerde hâkim kılmak isteyen bir zihniyetin varlığı, son zamanlarda iyice belirginleşti. Anlayacağınız; kafamızı karıştıracak şekilde fazla zihniyet yok ve karmaşa da görülmüyor. Belki de gece ile gündüz, soğuk ile sıcak, çirkin ile güzel, savaş ile barış gibi iki zihniyet… 

Allah’a inanmayan ve kendilerini temelde “YARATICIYI İNKÂR” kategorisinde görenlerle aramızdaki kalın çizgiyi birlikte çizelim. Onların temel paradigmalarını kalın dikey çizgimizin soluna, semavî dinlere inanan ve insanî değerleri benimseyenlerin esaslarını da çizgimizin sağ tarafına yazalım. Tabloda birbirine tamamen zıt karşılıklı paradigmaların, yekûn olarak dokuzu-onu geçmeyeceğini sizler de biliyorsunuz. Bu karşılaştırmalı ana ve temel yaklaşım tablosunu, hayatın medeniyet ile çoğalmış bütün saha, sektör, kurum, sosyal yapı ve siyasî hareketlerine tatbik edelim. İşte o zaman; aydınlığın, barışın, sevginin, kardeşliğin, demokrasinin, bütün insanî değerlerin, güzel sanatların ve çevre hassasiyetinin çizdiğimiz kalın çizginin sağ tarafından güneş gibi doğduğuna o kadar sevineceksiniz ki… 

Bu güneş önce bizim dünyamızı aydınlatarak, bizi psikolojik karanlıklardan, ümitsizliklerden, çözümsüzlüğü dâvet eden toptancılıklardan ve kesretten kurtaracak ve sonra dışımıza doğarak; bize yaşama, sevme, paylaşma, yardımlaşma, duâ, hoş görme ve kabullenmenin yollarını ve tanımlarını gösterecektir.

Bu zirveye ulaştıktan sonra bütünün parçalarındaki analizlere, elimizdeki tablo ile yöneleceğiz. Eğitim sistemlerini, dünyadaki siyasî partileri, teknolojiyi araştırma ve geliştirme merkezlerini, parayı kazanma, idare ve zenginliğin peşinde koşuşturan kurumları şeffaflaşmış ve küçülmüş dünyamızda o kadar rahatça göreceğiz ki…  Ayrıca, insanın dünyadaki mutluluğunun üç ana unsuru olan “Yemek, içmek ve meskenet” zamanımızda musallat olmuş insanlık düşmanlarını, sağlığımızı rant ekonomisinin bir çarkı haline getiren global hilebazları,  millî orduların önlerine konulan yanlış ve haram hedefleri av köpekleriyle, yani CEO’larıyla ele geçirme peşinde her türlü entrikaya giren sermayedarların söz konusu “donanımlı elemanlarını” nereden devşirdiklerini; çok, ama çok kolayca öğrenme ve takip etme imkânlarına kavuşacağız.

Tevhide inanmayan ve ahireti esas maksat edinmeyenlerin “kurtuluş reçeteleriyle” insanlık felâket üzerine felâket yaşıyor. Düşmanları ve endişeleri giderek çoğalırken, o da ümidini kaybediyor. “Derdi veren dermanı da vermiştir” sözü ne kadar tatlı… Hayatı veren rızkını da vermiştir, ifadesi ne kadar şirin. Elbette, Yaratıcısına ve sahibine dönerse insanlık, “azgın canavarlara” dönüşmüş soldan gelenlere karşı, onun çok acıyan ve her arzusuna cevap veren sahibi koruyup kollayacaktır. Yeter ki çizelgemizi doğru hazırlayıp, sol ve sağındaki paradigmaları gerçeğe uygunca yerleştirelim… İnanız ki gerisi çok, ama çok kolay olacaktır.

Okunma Sayısı: 1567
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Fırat

    5.7.2021 15:40:44

    Daha önce sizi problemleri gösterip çözüm vermemekle suçlayanlar olmuştu. Çözüm işte bu kadar basit. Onlar anlayabilirse tabii...

  • Halil İbrahim Karahan

    5.7.2021 03:32:07

    Allah razı olsun abi

  • Zeliha

    3.7.2021 22:41:45

    Ahir zamanın insanı fıtrat olarak o kadar hassaslasti ki aslında, duygular terazisiyle vicdanen bilse de yine de böyle bir çizelge çalışmasına çok ihtiyaç vardı. Ellerinize sağlık.

  • Selameddin beylikcioglu

    3.7.2021 21:02:43

    Altına imzamızı atarız Allah razı olsun

  • Sertaç LÜSER

    3.7.2021 10:53:37

    Kalın dikey çizgiyi çizdikten sonra yapmamız gereken çizginin ne tarafına yardım ettiğimizi tespit ve fark etmemiz olacaktır.Zira çizginin sağı niyeti ile solundan güneş gibi bir ışığı beklemek çizgiyi ortadan kaldıracaktır.Çünkü sol taraf tahrip cephesi olduğundan o dik tevhid çizgisini silmeye çalışacaktır.Biz nerede olduğumuza ve nereye kuvvet verecek şekilde çalıştığımıza dikkat edelim.

  • Sertaç LÜSER

    3.7.2021 10:41:09

    Kalın dikey çizgiyi çizdikten sonra yapmamız gereken çizginin ne tarafına yardım ettiğimizi tespit ve fark etmemiz olacaktır.Zira çizginin sağı niyeti ile solundan güneş gibi bir ışığı beklemek çizgiyi ortadan kaldıracaktır.Çünkü sol taraf tahrip cephesi olduğundan o dik tevhid çizgisini silmeye çalışacaktır.Biz nerde olduğumuza ve nereye kuvvet verecek şekilde çalıştığımıza dikkat edelim.

  • İ. Seyda

    2.7.2021 18:08:00

    Gerçeklerden haberi olmayan biri, hep bebek kalmış gibidir. Ve her küçük çocuk gibi doğru ve tartışılmaz diye dayatılan her yalanı gerçek sanabilir. Gerçek ve yalan nasıl anlaşılır? Gerçekteki yalanı, yalandaki gerçeği nasıl fark ederiz? Yalanın içerisinde gerçeğin bir parçası olduğunda, gerçeği yalandan nasıl ayırt edebiliriz? İçindeki doğrular bu fikri tamamıyla doğru hale getirir mi? Sorulara cevap bulmaya çalıştığımızda bu fildişi kulelerin birer birer yıkıldığına hep birlikte şahit olacağız inşallah.

  • Hayrettin

    2.7.2021 17:31:25

    Bugün illüzyon perdesinin arkasında ne oluyor diye merak eden herkese veya bilen fakat daha kapsamlı anlamak isteyen herkese deva olacak bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık

  • Sezai MUMCU

    2.7.2021 13:49:51

    6) Görüldüğü gibi Günahlar iyi ve güzel, sevablar kötü ve çirkin gösterilip insanlık uçuruma sürükleniyor. Eşitlik, adalet ve hürriyet gibi değerler kötülüklerin yayılmasına vesile ediliyor.

  • Sezai MUMCU

    2.7.2021 13:43:49

    5) Risale-i Nur Külliyatı » Mesnevi-i Nuriye » Sayfa: 125 … zevk ettiğin lezzeti lezzet sanma! O zehirli baldır. Az bir zaman sonra Cehennemî bir... Risale-i Nur Külliyatı » Mesnevi-i Nuriye » Sayfa: 71 Şöhret ayn-ı riyâdır ve kalbi öldüren zehirli bir baldır. Ve insanı insanlara abd ve köle yapar… Risale-i Nur Külliyatı » Mesnevi-i Nuriye » Sayfa: 106 … Dünyanın lezâizi zehirli bala benzer. Lezzeti nisbetinde elemi de…

  • Sezai MUMCU

    2.7.2021 13:42:29

    4) Risale-i Nur Külliyatı » Sözler » Sayfa: 714 : "Şöhret ayn-ı riyâdır ve kalbi öldüren zehirli bir baldır. İnsanı, insanlara abd ve köle yapar. Risale-i Nur Külliyatı » Sözler » Sayfa: 132 … o hadsiz elemler ile âlûde zehirli bir bala benzeyen sefîhâne ve heveskârâne… Risale-i Nur Külliyatı » Sözler » Sayfa: 133 … hususan gayr-i meşrû ise, bütün bütün zehirli bir bal hükmündedir. Demek hayvandan yüz… Risale-i Nur Külliyatı » Şualar » Sayfa: 186 elemi gibi çok ârızalarla o cüz-î lezzet zehirli bir bal hükmüne geçer. Ve o gençliğin...

  • Hıdır Yıldırım

    2.7.2021 11:17:05

    Marksistler, toplumu dejenere etmek için her kılığa girerek fikirlerini empoze etmeye çalışıyorlar. Adeta bukalemun gibiler. Yazınızda bunu mükemmel bir şekilde ortaya koymuşsunuz. Allah razı olsun.

  • Murat

    2.7.2021 11:16:53

    Kıyamete yaklaştıkça saflar netleşiyor ve küçülen dünyada iğfalin mahiyeti ortaya çıkıyor. Yani dünyamız daha çok şeffaflaşacak. Müslümanlar hipnozdan kurtulup olayları Risale-i Nur penceresinden tahlil ederlerse, elbette hakikat galebe edecektir.

  • Sezai MUMCU

    2.7.2021 06:20:23

    1) Risale-i Nur Külliyati » Kastamonu Lahikası » Sayfa: 119 İşte bu temsil gibi, zehirli bir bal hükmünde olan gayr-i meşru dairedeki gençliğin sefahetkarane zevkleri, hazine-i ebediyenin ve saadet-i sermediyenin bileti ve vesikası olan imanı kaybettiği için, darağacı hükmünde olan ölüm ve ebedi zulümat kapısı olan kabrin musibetine aynen zahiren göründüğü gibi düşer. Ve ecel gizli olduğu için genç, ihtiyar fark etmeyerek, her vakit ecel celladı başını kesmek için gelebilir. Eğer o zehirli bal hükmünde olan hevesat-ı gayr-i meşru .... ilâ ahir (daha sonra, vaktim elverirs, konunun ehemmiyetine binaen Risalelerden ZEHIRLI BAL ile tanitilan bugünün temasini izah edici bölümlerin kaynaklarini verecegim)

  • Sezai MUMCU

    2.7.2021 06:16:53

    2) İhyau Ulumid-Din’de zehirli bal (deli balı) 10. Beyan: TEVBENİN TAMAMI... (… Şayet: „ Günah, insanın tabiatı bakımından meylettiği zevkli bir şeydir, böyle olunca bunun acılığını nasıl duyar?“ dersen. Derim ki; bilmeyerek zehirli balı zevkle yedikten sonra, zehirlenip saçı dökülen, felç olup uzun zaman hasta yattıktan sonra iyileşen bir insan, en şiddetli açlık anında kendisine yine böyle zehirli bir bal takdim edilse, bundan nefret eder mi etmez mi? Şayet nefret etmez ve yer dersen, müşâhede ve ilm-i zarurîyi inkâr etmiş olursun. Hatta zehirli bal şöyle dursun, zehirsiz bal getirseler de zehirliye benzediği için yine ondan nefret eder. Tevbe eden kimsenin, günahının acılığını duyması da bunun gibidir...) Kaynak: İmam-ı Gazâlî, Bedir Yayinevi, İstanbul 1985,İhyau Ulumid-Din Cilt IV s. 64

  • Sezai MUMCU

    2.7.2021 06:15:37

    3) Kendilerince Dünya hayatinin en zirve yanlari diye lanse edilen bir bölüm, parca var. Bizim Alimlerimiz bunu herkesin aklina göre anlatmak icin ZEHIRLI BAL tabiriyle anlatmislardir. Insanlik ZEHIRLI BAL Milattan önce (MÖ) yaklasik 400 yılından beri bilinmektedir. Türü/Art: Sarı çiçekli ormangülü Rhododendron luteum Sweet (= Rhododendron flavum )

  • Halil İbrahim Karahan

    2.7.2021 03:42:43

    Allah razı olsun kare inanan üzüntüden Emin olur.

  • Said Köse

    2.7.2021 02:59:12

    "Yaratıcı Kâinatta düzeni esas almışsa, onlar kaosun peşinden koşacaklardı".. Bu paragrafta çok güzel açıklamışsiniz dilinize sağlık. Herşeyi çok net gösteren bir ifade. Bu gözlükle bakınca herşey cup diye yerine oturuyor. Feminizm yazılarından sonra ki en güzel en beliğ yazı Allah razı olsun

  • İsmail Ertan

    2.7.2021 02:03:29

    İnanmak veya inanmamak. İşte bütün mesele. Dinsiz felsefenin cehlimürekkep halini bu üslup ile her akıllıya gösteren bir makale olmuş. Tebrikler.

  • Mehmet KAPLAN

    2.7.2021 01:28:39

    1839 Tanzimat Fermanı 1789 Fransız İhtilâli.. tam 50 sene... Avrupa ya da Batı'dan geri kaldığımız makas, Biz insamızı giyotinler ilen Frenkler gibi vahşice kıyır kıtır kesmedik zamana yaydık. Çünkü Fransızın üç katı bir tarihe sahibiz! Hürriyet Kasidesi/övgüsünde "Görüp ahkâm ı asrı münharif / çarpık sıdk u selâmetten Çekildik izzet u ikbâl ile bâb ı hükûmetten" diyerek Sultan Abdülmecid'e ve akabinde çok samimi olduğu ama söz verdiği halde meşrutiyeti getirmede tembellik eden dedemiz Abdülazîz'e mertçe diklenen "Kemâl ve Kâmil" vatan şâirimizin ifadelerinin tadı var bu güzel mi güzel yazıda. Şükrü Hocam ve Kardeşim: İnşallah "Bahtiyar Alman Milleti'ne biraz daha yüklenirsin de akıllarını başlarına alır; ya Hitler'in faşist bühtancıları olarak kalır ya da Hakikî İsevî olup doğruyu bulurlar. Değil ise "Şu istikbâl inkılabı içinde en gür sada İslâm'ın sadâsı olacaktır" zâten. Huzurla kalalım....

  • Hüseyin

    2.7.2021 00:51:42

    Küresel çağla beraber ademoğlunun harici problemleri o kadar büyüdü ki iç dünyasına asıl evine dönemez düşünemez hale geldi/getirildi .. Küresel ve yerel politik cereyanlar devasa boyutlardaki ekonomik ve sosyal problemlerin ağırlığı ve yükü altında ademoğlu kalkamaz yaradanına derununa yüzünü ve kalbini çeviremez hale geldi. modern hayatın ve devasa boyutlardaki teknolojik dijitalleşmenin ve donanımlarının hayatını beynini ruhunu istila ettiğini asli vazifelerini unutturacak bir keşmekeşin kesif bir debdebenin en dip noktalarında başıboş sefil dolaşan arasıra dalaşan pusulasını rotasını anasını kaybetmiş gemi misali derin ve karanlık sularda amaçsız ve anlamsız bir gıdım bile ilerleme sağlayamadan harici problemlerle boğuşuyor gün tüketiyor ömür kaybediyor çile çekiyor sürünüyor sürükleniyor . bir kez olsun içine düştüğü girdabı yaşadığı hayatın onun hayatı olmadığını birilerinin ona dayattığı memat olduğunu sorgulamıyor anlamıyor anlayamadan diyarı gurbeti terk ediyor.

  • Kerem

    2.7.2021 00:18:09

    Karmaşayı basite indirgeme, buna derler. Kaleminize sağlık güzel olmuş.

  • Bedreddin

    2.7.2021 00:17:05

    Ne güzel söylemişsiniz çare fıtrata dönmekte yani imanda ve islamiyette diye.İşe şanlı tarihimizden (yakın tarih yalanlarından) ve can damarımız hükmünde olan eğitim sistemizden başlamak şart olmuştur vesselam.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı