"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

LGBT’ye karşı Rusya ve Çin’in gerisinde kalmamak

Şükrü BULUT
19 Mart 2021, Cuma
İnşaallah bundan böyle Marksist Feminizm yerine bazen de LGBT başlığını kullanacağız.

Ayının kırk türküsünün de ahlat üzerine olması gibi, Marksizm’in veya saldırgan materyalizmin bütün hesaplarının “dinsizliği ve ahlâksızlığı” bütün dünyaya neşir olduğunu, zaman gösterdi. Bu bizim tesbitimiz değil. İstanbul Sözleşmesi’nden imzalarını geri çeken Macaristan, Çek ve Bulgaristan gibi ülke yönetimlerinden, ülkeye ahlâksızlığı “sivil toplumlar” üzerinden sokmak isteyen Neoliberallerin nefeslerini kesen Rusya’ya kadar. Ve aşağıya alacağımız bir Çin Mahkemesi’nin bu hususta vardığı nokta ile anlıyoruz ki, dizginleri “Marksist kapitalistlerin” elinde olmayan bütün ülkelerin “millî meclisleri” haklı olarak bu dehşetli insanlık dışı hareketlerle mücadeleyi gündemlerine almışlar.

Bu yazımızda kırk seneyi aşkındır “insanın neslini tüketme ve bütün yaratılışı bozmaya” yönelik olarak Avrupa ve Amerika’dan başlayarak dünyaya yayılan nikâh ile mücadele, kürtaj hakkı, lgbt, aileye karşı bireysellik ve nihayet diversty hareketlerinin geçmiş zaman içindeki küresel tahribatlarından bahsederek “batılı tasvire” sebep olmak istemiyoruz. Fakat şu pandemi günlerinde; temel hürriyetlerimizin kısıtlanarak insanların meskenlerine tıkıldığı bir zamanda; hem sosyal medya üzerinden, hem belli tv kanalları ve hem de dünya sinemasını tekeline alan bazı film göstericilerinin fevkalâde bilinçlice yaptıkları ahlâksızca yayınlar, sığındığımız son kalemiz olan evlerimizde dahi büyük bir taarruz altında olduğumuzu idrak ettik. Bu halet-i ruhiye içinde, hem bütün insanlığı, hem İslâm milliyetini ve hem de Türkiye’mizi koruma adına artık hükümetimizin harekete geçmesinin zamanının geldiğini, tekrar yetkililerimize duyurmak istiyoruz.

Neoliberal Marksistlerin mahiyetini bilenler, onların pek de kuvvetli olmadıklarını biliyorlar. Çeşitli organizeler ve ağlarla; başkalarına ait büyük sermayeleri kendi fonlarında göstererek dünyada her şeyi kendi mülkleriymişçesine ”pazarlamaya” kalkışanların, ne kadar zayıf ve azınlık oldukları; milletlerin “millî hâkimiyet ve demokrasi” hareketleri başladığı gün, daha iyi anlaşılacaktır.

AKP hükümetinin milletçe hiç sevilmeyen bir yönünün “istismar” olduğunu, idarecileri de biliyorlar. Pireyi deve diye göstermek, siyasette istismar ettikleri her türlü değerler, partizanlık adına yalana kaçan mübalâğa ve çirkin iftiralar, klâsik Hıristiyanlık düşmanlığı, tahkik etmeden “Marksist propagandalarına” alet olmaları ve siyasî rant uğruna dinî, millî ve insanî değerleri korumaya almamaları gibi hem dostlarınca ve hem de karşıtlarınca çok çirkin görülen üslûplarına, artık hepimiz şahidiz. Hem feminizm, hem LGBT olayına ve hem de “Demokrasiye karşı gösterdikleri” lüzumsuz direnç meselesindeki yanlışları 12 Eylül ihtilâline vererek, milletimizin istediği temiz sayfaları açmanın hem Tayyip Bey’e ve hem de AKP’ye büyük kazanımlar getireceğini, partinin kurmayları da söylüyorlar. Kendisini Kemalistlerin inşa ettikleri klâsik siyasetin labirentleri arasına hapsetmiş, dünyada olup-bitenlerden habersiz, global Marksist kapitalist sermayeden ürken, Amerika ve Avrupa’daki müttefiklerinin yardımlarından mahrum ve giderek gücü ve enerjisi tükenen şu halden kurtulmak istememek; akıl ile muarazadan başka bir şey ile ifade edilir mi?

Ülkelerin kuvveti yalnızca zenginliklerinden kaynaklanmıyor. Öyle olsaydı, en az yirmi küçük ülkenin servetini, dünya hegemonyası uğruna millî demokrasilere müdahale için kontrollerinde tuttukları fonlarla iç savaş ve kaos çıkaran Neoliberallerin dünyada bir şanı- şerefi ve kimlikleri olurlardı. Milletlerin maddî zenginlikleri önemlidir. Zira belki ondan da önemlisi onların binlerce sene süren tarih, kültür ve medeniyetleridir. Neoliberal-neocon ittifakının Suriye, Irak ve Afganistan’daki tarihî eserlere “El-Kaide, IŞİD, EL-Nusra, PKK ve BOKOHARAM” kostümleriyle saldırılarının arkasında, Marksizm’in tarih, medeniyet ve kültür düşmanlığından başka ne bulabiliriz ki… AKP hükümeti dostlarını, ancak düşmanları üzerinden tanıyabilir. Avrupa ve Amerika’daki LGBT karşıtı fikir, bilim, siyaset ve diplomasi insanlarını tesbit edip global bir kuvvet ile stratejik ortaklığa gitmek zorundadır. Kurmay politikacılarının kullandıkları üslûbun gerçeğe aykırı, çağdışı ve dostları incitici ve kaçırıcı olduğunu, danışmanları da biliyorlardır.

Hükümet iddia ettiği gibi cesur olmalı, İstanbul Sözleşmesi’ndeki fahiş hatasını bir an önce düzeltmeli, diye bekliyoruz. NBCNews‘in sitesinde 5 Mart 2021 tarihinde yayınlanan bir haberde, Komünist olmasına rağmen Çin mahkemesi, LGBT’lileri savunan ders kitabının aleyhine dâvâyı sonuçlandırıyor ve bu tip insanları da “zihinsel bozuklar” sınıfında değerlendiriyor. Çin’in bu kararına mümasil “Doğu Avrupa” parlamentolarında alınmış çok kararların varlığını hükümetimiz de takip ediyor. Ve nihayet Papa Françesko da, Hıristiyanların beklediği açıklamayı yapmış bulunuyor. Türkiye hükümetinin bu meseledeki gecikmesi yalnızca ahlâkî değerlerimizi aşırmıyor, belki partinin de zeminine zarar veriyor, kanaatindeyiz.

AKP’nin kadınımıza, gençlerimize, millî eğitimimize ve millî değerlerimize yönelik “Marksist saldırılara” karşı sessiz ve pasif kalışının sebebini, galiba kendisine rey verenler de kısmen biliyorlardır. Korkunun ecele faydası olmadığı gibi, bu global cereyanların bazen sinema, bazen üniversite, bazen TV kanallarımıza giren film şirketleri, bazen STK’lar, bazen kaynağı belirsiz fonlar ve bazen de köksüz siyasî partiler üzerinden maruz kaldığımız “dinsizlik ve ahlâksızlık” taarruzuna karşı Türkiye’yi koruma altına almayanların Doğu’da PKK ile ve Doğu Akdeniz’de Yunan ile ve Kuzey Suriye’de YPG ile mücadelesi yalnızca “palyatif” kalır ve netice de vermez.

Okunma Sayısı: 2009
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Bedreddin

    20.3.2021 18:52:03

    İhlas ve samimiyetle yazılarınız ve gayretleriniz ilk neticesini verdi elhamdulillah.Sözleşme feshedildi,darısı 6284 nolu yasaya.

  • Zeliha

    20.3.2021 16:09:11

    Anlaşılan o ki Seddi Zülkarneyn gibi Kur'an'ın mucizesi olan Risale-i Nur , Çin e bile manevi sed olmuş. Kaldı ki Anadolu'yu dinsizlikten korumayacağını düşünmedik hiç bir zaman. Ama bundan gafil olanlar ya da işine gelmedigi için bilmemezlikten gelenler sadece kendi bindikleri dalı kestiler. Dönüşü olmayan yol gibi. Siyasette yapılmaması gereken hatalar vardır. Bunlardan en birincisi halkı ahmak yerine koymaktır. İnşaallah daha çok uyanmaya ve insaniyet damarlarimizin açılmasına vesile olur. Gazetemizin ve yazarlarımızın bilhassa sizin çabalarınızı sadece biz tebrik etmiyoruz, ecdad dahi nurlar yagdıracak defteri hasenatiniza.

  • Haşim Özkan

    20.3.2021 09:15:03

    Nihayet Türkiye de İstanbul Sözleşmesinden imzasını çekmiştir.Biraz geç olsa da isabetli bir karar olmuştur. Bu kararın alınmasında sizlerin de desteğinizin inkarı mümkün değildir.

  • Hıdır Yıldırım

    20.3.2021 00:49:05

    Istanbul Sözleşmesinin ilgililer tarafından tekrar gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu libas bizim ülkenin insanın bedenine uymadı. Daha fazla tahribata sebebiyet vermeden inşallah kadın fıtratına uygun bir hale getirilir. Selamlar.

  • İhsan

    19.3.2021 22:21:18

    Hükümetimizin üzerine düşeni yapması noktasında, bundan daha güzel bir teşvik ve tavsiye olur mu?

  • Rıdvan Ercan

    19.3.2021 17:45:48

    Tebrikler, bu yazı dizinizi ilgiyle takip ediyoruz. Allah kaleminize kuvvet versin. Slm.

  • Hüseyin

    19.3.2021 17:18:04

    (2)Kamusal ve özel alanlarda kötülüklerin ve ahlaksızlıkların önlenememesi ve organize bir biçimde yayılması, asrımızın belası olan "küreselleşen" dünyanın, "coranavirüs" gibi, sınır /sınıf/ şehir/ mesken ve beden tanımaksızın , her yere ve herkese sirayet etmesi gibidir .. toplumların, kıtaların hızla enfekte olması, kısa sürede yayılması, bize şu gerçeği hatırlatıyor : İyilik, güzellik, ahlak ve maneviyat kaplumbağa hızında ilerlerken, kötülük ve ahlaksızlık mutant virüs gibi hızla yayılıyor...

  • Hüseyin

    19.3.2021 17:17:18

    (1)Hayatı bir tüketim alanı olarak gören ve yaşayan toplumların, ahlak anlayışları ; maddiyata, hazza, zevke ve güce kavuşuncaya kadardır. İnsan ; fıtraten temiz bir varlık olarak dünyaya gönderiliyor. Yeni ve sıfır, hiç yazılım yüklenmemiş, harddiski temiz, çizilmemiş bir computer ya da hiç yazı yazılmamış kirletilmemiş tertemiz bir defter adeta . İnsanın tabiatını, kimyasını, fıtratını bozan, ruhunu kirleten, içinde doğduğu ve yaşadığı aile, çevre, okul küreselleşmiş ve dijitalleşmiş dünyadır. Vicdani, uhrevi, ferdi ve içtimai sorumluluk bilincinden yoksun, keyfe zevke ve çıkarlara göre habitatlarını tanzim eden ve yaşayan varlıkların dünyasında, maddi getirisi olmayan değer ve ritüellerin yeri ve önemi pek dikkate alınmaz, değerler ve ritüeller anlatılır fakat yaşanmaz.

  • İrfan göçmen

    19.3.2021 12:46:56

    Demokrasiyi araç olarak gören bir zihniyetin önüne gelene haydar ağa diyen bir yönetimin her bakımdan bağlı oldukları kemalizmi omuzlarında taşıyanların ,her ne kadarda Putin'e özenselerde onun 3/1i dahi olamayanların Haydar demelerini beklemek herhalde hayel olucam.

  • ömer ergün

    19.3.2021 10:39:45

    Fıtratı bozmayı amaçlayan, güçlerin bir argümanı olan LGBTİ liler ile mücadelede, Müslümanların, dindar hiristiyanların özellikle Papa'nın, yanına bir de maocu Çin ininde eklenmesi müslümanların lehine olan bir husustur.

  • Mustafa coban

    19.3.2021 10:09:33

    Istanbul sozleşmesinin kalkacagi gunleri bekliyoruz.

  • Sezai MUMCU

    19.3.2021 08:44:01

    93 Harbini DESSAS INGILIZin planlayarak RUS ve Osmanliyi savas ettirmesi gibi Komünizm ve Feminizm vs basliklarla en ziyade MÜSLÜMANLARIN ve KUR'ANIN hüküm alanlarina GLADSTONE PLANIYLA andicen DESSAS INGILIZIN saldirmasinin tezahürüdür ki Rusya ve Cin bazi konularda Türkiye'den daha basarili GÖZÜKÜYOR. Dessas Ingiliz bu gizli KOMITACILIGIN BASAT FAILI olarak ANADOLUYU SAVAS ALANI ilan etmistir. Türkiye de Dinsizlik namina fail olan unsurlarin tasallutu, istilasi Risalelerin elmas kilinciyla önlenmese Türkiye icten kazanilan hainlerin katilimiyla KALBUR gibi delik desik olmustu.

  • Sertaç Lüser

    19.3.2021 08:38:23

    Üç gündür özellikle üzerinde yoğunlaştığım mananın,satırlarda karşıma çıkıp aktarılması çok manidar.Bu his tüm müslümanları sarsın ve külli dua olarak mücadele etsin inşALLAH. Son paragraftaki mücadele örneğini de gafil kafaya bir tokmak nevinden büyük başlara idrak ettirsin.

  • Demokrat Avrupa

    19.3.2021 02:21:44

    Hikmetten, ilimden, doğru tarihi bilgilerden yoksun, islamiyeti ve demokrasiyi anlamamış, uzun vadeli stratejiden uzak, sadece günü birlik taktiklerle ömrünü uzatmaya çalışan bir iktidar, ülkesine ve halkına ne kadar faydalı olabilir ki? İpi başkasının elinde olanların yazılan senaryoyu oynamaktan başka çareleri olmaz...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı