"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Macron ile Kemalistlerin dinî cemaatler çıkmazı…

Şükrü BULUT
19 Ekim 2020, Pazartesi
Hürriyetlerin geriye sarılamayacağını bazen unuturuz.

Geçmişte topluma çektirdiği acıların tekrarı endişesi, istikbal yolunda ellerimizi ve kollarımızı bağlayarak, bizi hürriyetçi ve demokratik yeni atılımlardan alıkoyar. Ve istibdatçılar da bundan yararlanırlar.

Meselâ Türkiye’mizde tesettürün tekrar serbestiyeti, dinin nisbeten hayattaki yansımaları, Ayasofya’nın tekrar camiye çevrilmesi ve askeriyedeki başörtüsü düşmanlığının kısmen azalmasını AKP‘ye mal edenler, demokrasinin Avrupa ve Amerika’daki terakkisini hiç takip etmeyenlerdir. Veya insaniyet ve İslâmiyet düşmanlarının bu millete reva gördüğü 12 Eylül İhtilâli’nin mahiyetini okuyamayanlardır. Bu dehşetli inkılâbı yaşamasaydı ülkemiz, yukarda saydığımız problemlerin bir kısmı ortaya çıkmayacaktı ve olanlar da çözüme kavuşmuş olacaklarını bilemediklerinden, bu ihtilâlin devamı olan AKP hükümeti için duâya devam ediyorlar. Millet olarak içinde bulunduğumuz kaosun, Kemalist istibdadın global müstebitlerle yaptığı işbirliklerinin başarısı olduğunu anlayabilmek için; dünyadaki aktüel gidişatı doğruca takip ederken son kırk yılın antidemokratik tahlillerini okuyarak, kaybettiklerimizi yeniden gözden geçirmek durumundayız. Türkiyemizi dünya ile beraber incelemeyenler ve 12 Eylül faciasının Türk Milleti nezdindeki mahiyetini bilmeyenler; belki de bu günkü sıkıntıları başarı hanesine yazacaklar ve Tayyip Bey’den sonra da ufuksuzluğa mahkûm olacaklardır.

Girizgâhımızın başlığımız ile âlâkasını merak edenlere, Kemalistlerimizin kafalarındaki “Cumhuriyet“ telâkkisinin Fransız ihtilâli ile St. Petersburg ihtilâli arasında bir yerlerde olduğunu hatırlatmak isteriz. Varşova Paktı’nın AB karşısındaki mağlûbiyetiyle siyasal Enternasyonalizmin örnek olabilme şansı kısmen kaybolmuş oldu. Fakat semavî dinlerle kapalı bir mücadele içinde gelen “Fransa Cumhuriyeti“ devam ettiğinden, bir çok Kemalist yazar-düşünür, sıkıştıklarında buradaki icraat örneklerine sarılırlar. Halbuki Bediüzzaman Hazretleri, Kemalistlere henüz ilk ihtilâlleri olan 31 Mart’ta Fransız İhtilâlinin Müslümanlar için örnek olmayacağını müdafaasında söylüyor. Ve bu hakikati, M. Kemal’in devrimlerini cebri olarak Anadolu’da tatbike koyduğu günlerde, yine Mektubat’ının 421-422. Sayfalarında tekrarlayacaktı. Osmanlı, Rusya ve Almanya’daki “zayıf istibdatlara“ musallat olmuş global mutlak diktatörlüğün, semavî dinleri arkasına almış hür dünya karşısındaki mağlûbiyetini yaşayanlar biliyorlar ki, Fransa’nın 1905’te cebri olarak Katoliklere imzalattığı “Laik Cumhuriyet“ de, zaman içinde hürriyet ve demokrasi karşısında hizaya gelecektir. AB sürecindeki Fransa’nın başında bulunan Rotshild çalışanının semavî din ve demokrasi aleyhindeki çabaları, ancak süreci geciktirebilir. Laikliği “din ile mücadele ve daha çok dinsizliğe yakın“ mana ile hayata entegreye çalışan bu idarenin (Macronun anlayışı) AB’nin kriterlerine uymaktan başka bir şansı görünmüyor. Kanaatimizce Avrupa Birliği üç meselede Fransa’yı sıkı kontrol altına alıyor: Din ve vicdan hürriyetleri, sermayenin şeffaflığı ile Afrika‘daki faaliyetleri…

Avrupa’daki siyasî ve soyal hadiseleri dikkatlice incelerseniz, İslâmiyetin, Müslümanların ve bilhassa Türkler’in “sosyal deneyde“ kullanıldıklarına şahit olacaksınız. 12 Eylül faciası Avrupa’daki semavî din ve demokrasi karşıtlarına daha çok malzeme vermişti. Bu çerçevede “Humeyni Devrimi“ de önemlidir. Demokrasi ve hürriyet düşmanları bu değerlerin veya insanların arkalarına saklanarak hücum edeceklerdi. Bu çatışma ve mücadeleyi en yoğunca yaşayan birisi olarak, bu kırk sene içinde bütün dinî cemaatlerle olan güzel münasebetlerimizde, siyasî-sosyal vuruşmaların mescitlerin bahçelerine kadar taştıklarına yüzlerce defa şahit olduk. Demokrasi ve Semavî Din düşmanlarının büyük sermaye ve siyasî kuvvetlere rağmen küçücük dinî cemaatler karşısında mağlûp olduklarını, yani bu basiretli ve İslâmiyetin özü olan “barışı“ esas alan dindarlarımız, çok şükür onların tuzaklarına düşmeden büyük engelleri aşarak geldiler: Tesettür yasağı, kız-erkek aynı havuzda yüzme mecburiyeti, dinî kaidelere uygun hayvan kesimi, erkek çocuklarımızın sünneti, Müslümanlara “insanî değerler karşıtı“ prensipler üzerine yemin ettirme gayretleri, resmî müfredata bağlı din dersleri ve daha nice meseleler…

Bütün bu çalışmaları, özel gayretlerle başarmış Avrupa’daki “dinî cemaatlerimizi“ zabt u rabt altına almayı düşünen Macron, hem geçmişi okuyamıyor ve hem de Müslümanların “hürriyet-demokrasi“ yolunda aldıkları mesafenin farkında değil. AB‘nin Paris Şartı’na rağmen konuşan (1) Macrona pür-dikkat kesilmiş Kemalistlerimiz, oradan gelecek başarıya göre buradaki idareleri sıkıştıracaklarını hayâl ediyorlar. Türkiye’de, cami kapısına bırakılmış bebek gibi sahipsiz “Diyanet Raporundan“, son zamanlarda ard arda dinî cemaat ve tarikatler aleyhine gündeme gelen olaylara kadar, lokal din-diyanet düşmanlarının bir hazırlık içinde olduklarını anlayabiliyoruz. Bizdeki bazı cemaatlerin 12 Eylül “travmaları“ günümüzde işimizi zorlaştırabilir. Bu cemaatler, temel hak-hürriyetler ve demokratik gelişmelerden taviz verdikleri takdirde, diğer dinî, cemaatlerimizin ve dinlerini rahatça yaşamak isteyen Müslümanların yollarına, korkularını engel olarak koyabilirler.

Doğru demokrasilerin insanî ve İslâmî değerler üzerinde yükseldiğini bu halka anlatarak, ahaliye vatan, millet ve İslâmiyet sevgi birliğini aşılayacak olanlar, dinî cemaatlerimizdir. Artık ne komünistlerin, ne masonların ve ne de Kemalistlerin vehimleri, tehditleri, ihtilâf için rüşvetleri ve yeis dolu telkinleri bütün inananlarımızı ve bilhassa hayatlarını dine-millete adamış dinî cemaatlerimizi ürkütmemelidir, diye düşünüyoruz. Zira bu din, ahlâk ve demokrasi düşmanlarıyla mücadelede bizler yalnız değiliz. Dünyanın en medeni ve ileri ülkelerinde insaniyetlerini, dinlerini ve nesillerini korumayı hayatlarının gayesi edinmiş yüz milyonlarca inananın var olduklarını, dinî cemaat mensuplarımız zinhar unutmamalıdırlar.

Tarihin geriye sardırılmasının imkânsızlığı nisbetinde; hem Türkiye’de ve hem de Avrupa-Amerika’da bütün semavî din mensuplarının kazandığı haklar kalıcıdırlar ve daha güzel konumların temelleri olarak sağlamlaştırılacaklardır.

(1) 21 Kasım 1990’da Amerika ile birlikte bir çok demokratik ülkenin Paris’te üzerinde ittifakla anlaştıkları “insan hakları, demokrasi ve hukuk devleti” esaslarını ihtiva eder. 

Okunma Sayısı: 2271
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Haydar

    23.10.2020 07:10:52

    Allah razı olsun güzel bir konu işlemişsiniz.

  • Eddai

    21.10.2020 10:40:33

    Semavi dinler hicbir asirda ve hicbir yerde Hürriyeti kisitlamamistir. Ama dinleri istismar edenler her asirda oldugu gibi günümüzde de mevcut. Peki dinleri sadece cahil dindarlarmi istismar ediyor?

  • Eddai

    21.10.2020 10:32:57

    Laikligi, din düsmanligi görenlerin elbette "Demokrasi" ve "Hürriyet" gibi kavramlari mana-i aslisiyle idrak etmeleri beklenilemez. "Laiklik projesi" demokrasiye ve hürriyete yetersiz kaldigini hakperest vicdanlar icinde bulundugumuz asirda daha net görüyorlar. Belkide Laikligin istibdada zemin hazirlayip hazirlamadigini her yönüyle sorgulamali ve arastirmali.

  • Celalettin Sağlam

    20.10.2020 18:42:38

    Dini cemaatler atatürkçülüğe karşı mesafelerini asla gizlemeseler, din ve vicdan hürriyeti epeyce mesafe alabilir.

  • Zübeyir

    20.10.2020 12:07:38

    Tebrikler, güzel bir konu, elbette bazı yerleri çok mücmel kalmış. Taç cümleler, bir makale ve kitap kadar kuvvetli gördüğüm hakikatlerdir. Taç cümlesi 1: Demokrasi ve Semavî Din düşmanlarının büyük sermaye ve siyasî kuvvetlere rağmen küçücük dinî cemaatler karşısında mağlûp olduklarını, yani bu basiretli ve İslâmiyetin özü olan “barışı“ esas alan dindarlarımız, çok şükür onların tuzaklarına düşmeden büyük engelleri aşarak geldiler. 2- Zira bu din, ahlâk ve demokrasi düşmanlarıyla mücadelede bizler yalnız değiliz. Dünyanın en medeni ve ileri ülkelerinde insaniyetlerini, dinlerini ve nesillerini korumayı hayatlarının gayesi edinmiş yüz milyonlarca inananın var olduklarını, dinî cemaat mensuplarımız zinhar unutmamalıdırlar. 2 paragrafta mevzubahis olan ufuk ancak Nur Risalelerinde var. İnşallah, nurların doğru anlaşılması bu sıkıntıları aşmaya vesile olacaktır.

  • Zeliha

    19.10.2020 19:49:25

    Doğru demokrasilerin insanî ve İslâmî değerler üzerinde yükseldiğini bu halka anlatarak, ahaliye vatan, millet ve İslâmiyet sevgi birliğini aşılayacak olanlar, dinî cemaatlerimizdir. En çok ozlediğimiz zaten ihtiyaç olan da bu değil mi?. Taban bunu ne kadar çok anlarsa memleketlerde o kadar feraha çıkacak İnşaallah

  • İhsan

    19.10.2020 18:46:18

    Semavi dinlere ve demokrasiyle karşı olan komünist, mason ve Kemalist cephesinin detaylarını da bekliyoruz.

  • Abdurrahman

    19.10.2020 17:28:18

    Dini cemaatlerin öncelikle demokrasi kavramını anlamaları ve hazm etmeleri gereklidir.Bu kavramı gündemlerine alıp incelemelidirler.Bunu yapmazlar ise kazanımları kaybetme korkusu ile yaşamaya ve yanlış yapmaya devam ederler ve edeceklerdir.

  • Nura

    19.10.2020 16:58:45

    Şu süfyaniyetin üzerindeki karmaşık örtüyü kaldırabilene dua edeceğim.

  • Hüseyin

    19.10.2020 16:53:28

    Çok kıymetli yazarımız merhaba yine mühim bir meseleye temas buyurmuş. cemaatler ve tarikatlar bir bütün olarak müslümanlar demokrasi, hürriyet, laiklik, cumhuriyet, hukuk kültür ve eğitim alanlarında kavram kargaşası, bilinç anlaşmazlığı, rota şaşkınlığı ve kimlik problemi yaşıyorlar.. Seçkin, seküler ve ideolojik gruplar kavramları asıl bağlamından koparıp çıkarlarına ve zihniyetlerine göre içtimaî iktisadi kültürel ve idari tasarruflarla travmatik bir döneme rastgeldi.. Demokrasi ve hürriyet alanlarına sahip olmadan kavramların muhtevası  anlam ve kapsamı belirlenemez sınırları çizilemez anlaşılamaz.

  • Hasibe

    19.10.2020 16:42:41

    Genellikle kemalist ihtilale komünistler sahip çıkıyorlardı. Bu ihtilalin fransa ihtilali ile irtibatını bilmiyorduk. Bir kaç kere okudum ve çok istifade ettim, ellerinize sağlık

  • Abdullah

    19.10.2020 16:38:48

    İman hzimetinin terakkisi bizi terakkiye sevkedecek en mühim saiktir. İman ne kadar mükemmel olursa hürriyet o nisbette parlar. İman mükemmel olmazsa cemiyette?.... İşte sorun bu merkezde bence. Kalp hastalığı olan zaaf-ı diyaneti görelim ve tedaviye başlayalım. En evvel de biz tedavimizi yapalım. Şahsi okumalar ve dar dairemizde hürriyeti inşa edelim.

  • Hüseyin

    19.10.2020 16:06:13

    cemaatler ve tarikatlar bir bütün olarak müslümanlar demokrasi, hürriyet, laiklik, cumhuriyet, hukuk kültür ve eğitim alanlarında kavram kargaşası, bilinç anlaşmazlığı, rota şaşkınlığı ve kimlik problemi yaşıyorlar.. Seçkin, seküler ve ideolojik gruplar kavramları asıl bağlamından koparıp çıkarlarına ve zihniyetlerine göre içtimaî iktisadi kültürel ve idari tasarruflarla travmatik bir döneme rastgeldi.. Demokrasi ve hürriyet alanlarına sahip olmadan kavramların muhtevası  anlam ve kapsamı belirlenemez sınırları çizilemez anlaşılamaz.

  • Veli Kul

    19.10.2020 14:36:10

    VEDA YORUMU: Latinlerin Roma Hukuku kaidelerinden biridir. "Falsa demonstratio non nocet" Temelde isabet eden bir tanimlamanin yanlis ifadesi zarar vermez. Gidgide HASTALANAN Fransa'nin maneviyati ve maddiyati ile artik Laiklik Liberte kavramlari bizi ilgilendirmiyor. Bizim bildigimiz Hürriyet anlayisi pek cok yücedir paha bicilmez. Taharat bilmez kembereli Batililardan bunu ders almaya muhtac degiliz. Sivilleri Azerbaycan topraklarinda bombalarla öldüren Ermenistana ZÜLUM yapiyorsun diyemiyecek kadar HASTA olan BATI'yi artik her dem örnek göstermek abesle istigaldir. HÜRRIYETIN KISTASLARINI KUR'AN A DAYANARAK RISALE-I NUR KÜLLIYATI EN INCE TEFERRUATINA KADAR IZAH ETMISTIR. Bunu görememek gercek KÖRLÜKTÜR!

  • Niyazi N.

    19.10.2020 13:08:05

    Hak ile batıl, Hidayet ile dalalet, Nur ile zulmet arasındaki mücadele kıyamete kadar devam edeceğine göre, ehl-i hakikat bahtiyarlar da bıkmadan, yılmadan ve usanmadan “emr-i bil ma’ruf ve nehy-i anil münker“ olan kudsî vazife ve irşadlarına uyanık olarak devam edeceklerdir inşaAllah. Kıymetli yazarımızın makalesi bu manada çok değerli ve isabetlidir, tebrik ediyorum.

  • Aykan

    19.10.2020 11:58:23

    Teşekkürler. Kaleminiz dert görmesin. "Müslümanların “hürriyet-demokrasi“ yolunda aldıkları mesafe" orada fazla olabilir ama burada ve İslam ülkelerinde ne kadar acaba?

  • Osman

    19.10.2020 11:50:11

    Evet. İnsanlık ve inanan ların kazanımları var. Demokrasi hukuk ve özgürlük ler gelişiyor. Birileri bunları durdurmaya çalışıyor. Uyanık olmalı dost kim düşman kim bu ayrımı oyuna gelmeden tetkik ederek anlamaya çalışmalıyız. İnananlar yönetenlere değil Allah cc kul olmayı yeniden öğrenmeliler. Şu anki korona ve pandemi sürecini özgürlük leri kısıtlamak için kullanacak lar. Dikkat Komünist dikta çin durdurulmalı

  • Ahmet Danışmaz

    19.10.2020 11:01:12

    Cemaatler ve tarikatlar ya dini koruma kaygısından ya da dünya hırsından bir çok tuzaklara düşüyorlar. Kader-i ilahi de tokatlıyor. Selamlar

  • Said Yazar

    19.10.2020 08:37:26

    Ufuk açıcı harika bir yazı olmuş.Tebrikler, maşallah.Rabbim kaleminize güç ve kuvvet versin inşallah.Selam ve dua ile kalın

  • Mehmet Demir

    19.10.2020 08:21:16

    Bu sabah İlk okuduğum makale,bana göre 5 yıldız. Kalemine emeğinize sağlık hocam.

  • Fatma

    19.10.2020 07:58:08

    Ne yazikki hic bir islam ulkesinde demokrasiyi goremiyiruz halbuki hak adalet hukuku efendimizi hz omerin hassasiyetini ornek alsak ne bunca kanlar nede gozyasi olmayacak allahtan umit kesilmez elinize saglik. Guzel bir yazi ah keske bir uygulansa

  • Selim

    19.10.2020 07:50:54

    Şu sıkıntılı dönemde dini cemaatler asla ihmal edilmemeli

  • Hayati

    19.10.2020 07:41:02

    Aktüel olaylarla tarihin güzel ve faydalı bir karışımı olmuş. Tebrik ederim.

  • Oğuz Yiğiter

    19.10.2020 04:46:59

    Herşeye rağmen bütün insanlığın, bilhassa islâm ülkelerinden insanların ölümü göze alarak avrupaya koşmaları,insaniyet ve medeniyet fenlerine çalışan ve semavi dinlerin terbiyesindeki 1. Avrupanın hakim olduğunu gösteriyor. Elbette kıyamete kadar mücadele devam edecektir...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı