"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sevgilinin rıhletinin üzerinden tam bir karn¹ geçmiş…

Şükrü BULUT
29 Mart 2021, Pazartesi
Bir Nevruz sabahında, aramızdan uçup yükselişinin ardından, tam altmış yıl geçmiş.

Ne kadar da uzun bir zaman, değil mi? Seyda’nın firkat gecesinde doğanların saçlarındaki alevleri görenler, belî Sultanım, diyorlar. Sultanın Halilürrahman Dergâhı’ndan “Dergâhlar Dergâhına” uçarak yükselişine şahit olan Urfalıların çoğunun bu dünyadan ayrılmış olmaları, vaktin haylice geçtiğinin şahitleri değil mi?

Kur’ân ve iman dâvâsını ahir zamanda yüklenmenin meşakkatini, Üstadı İmam-ı Ali (ra) Eskişehir Zindanı’nda kulağına fısıldamıştı. Kendisinin ve Al-i Beyti’nin başına gelmiş mezalimin, ciğersûz hadiselerin ve vefasızlıkların hikâyelerini de orada anlatmıştı. Anlatmakla kalmamış; Mecmuatü’l Ahzab’ın 582. sayfasından 597. ye kadar yer alan “Ercuzesinde” ve ilk anda nazara görünmeyen “Celcelutiye” kasidesinde yerlerini göstermişti. Bu tatlı hikâyeleri ışık ışık, Lem’a Lem’a Üstadlarından işitmiş talebeleri, düşmanlarının onu artık rahat bırakacağını zannetmişlerdi. Onun lehine sevinenleri de olmuştu. Hâlbuki o, ne kendisinin ve ne de kendisiyle Kur’ân ve iman dâvâsına gönül vermişlerin “kıyamet saatine” kadar kuşatma ve muhasaradan asla kurtulamayacaklarını, kaç defa açık veya kapalıca söylemişti.

Öyle olmadı mı? Onun ardı sıra elli senedir kuşatmanın kalkacağını bekleyenler, her sabah yeni bir ceng ile karşılaşmadılar mı? Zaman ilerleyip mevsimler değiştikçe, mücahedenin rengi ve üslûbu da değişti. Ahir zamanın ”imansız ve emansız düşmanları” önce Kur’ân hakikatlerinin yazılmasını engellemeye çalıştılar. İmam-ı Ali’nin verdiği strateji ile Risale-i Nur’un sesi Türkiye’nin dört bir yanında yankılanınca, deccaliyet-süfyaniyet ittifakı dehşete düşmüştü. Ardından Kur’ân’ın zamanımızın eteklerinde yankılanan tarrakası Vatikan-Roma’dan, Berlin’den ve Washington’dan gelince, metotlarını değiştirerek bu defa “neşrini” engellemek üzere ittifaklara gittiler. Tam çeyrek asır boyunca matbaalara, yayınevlerine ve kitapçılara gözcüler koydular. Ve nihayet Kemalist cuntanın adalet bakanı, işgal altındaki millet meclisinde “mağlûbiyetlerini” ilân etmek zorunda kalmıştı. Ve işte bildiğiniz üzere… Tezgâhlar altında saklanılan “kırmızı eserleri” on sene önceye kadar tabeden yayınevlerinin sayısı elliye dayanmıştı. Çoğu Nur Talebeleri bu geçici aralığı kalıcı zannettiler ve bayrama koyuldular. Muhasaranın kalktığını ve kıyamet öncesinin “güzel günlerinin” geldiğini sevdiklerine anlattılar. Kuzularla kurtların, çok yakın bir zamanda yaylaya birlikte çıkacağını söyleyenler bile oldu.

Yukarda arz ettiğimiz üzere, İmam-ı Ali(ra) Seyda’ya bundan bahsetseydi, o da sevgili talebelerine anlatacaktı, elbette. O, imtihanın zamana, mevsimlere, kuşaklara, gelişen teknolojilere ve rehavete kapılacak talebelerinin hallerine göre elvan elvan değişeceğini söylemişti. Teyakkuzda kalmamızı, siperlerimizi asla terk etmememizi, kimliklerimize sıkı sıkı sarılmamızı ve gelmekte olan yeni imtihana hazır olmamızı salık vermişti.

Her bir Nur dersinin bir konferans niteliğine dönüşmesinin, millî veya mahallî mülkî erkânın o dersleri takibinin bir netice olarak değerlendirilmesinin, fakirulhal Nurcuların artık dershanelerine sadâkalarını verememesinin ve hayatlarını Nur’a vakfetmiş kahramanlarının ”millet vitrinlerinde” teşhir edilmesinin; imtihanımızın yeni bir dönemeci olduğunu Seyda, talebelerine mutlaka söylemiştir.

Efendimiz (asm) İmam-ı Ali’ye (ra) diyor ki; ben Kur’ân’ın tenzili için harp ettim, sen de tevili için harb edeceksin. Teşbihi hakikate karıştıracak değil, Nur Talebeleri. Kur’ân’ın bu zamandaki harika tefsiri olan Risale-i Nur’a “dünya çapında” kabul ve alkışların yükseldiği bir zamanda, imtihanımız da yeni bir şekle bürünüyor, değil mi? Ahirzamandaki imansız ve emansız düşmanımız sözünü, bazı safi kalpli dostların lisanına dökmeye çalışıyor. “Risale-i Nur’un çok değerli bir eser ve Said Nursî’nin de tartışılmaz bir âlim olduğunu kabul ediyoruz. Fakat şu Nurcular var ya, işte problem onlar. Onların söylediklerini de, yaptıklarını da ve yazdıklarını da asla kabul edemeyiz”, diyorlar… Sebebini sorduğunuzda, öyle çerçöpten şeyler konuşuluyor ki, ancak Risale-i Nurlar’ı okuyamamış ve Bediüzzaman’ı yakından tanıyamamışların kafalarını karıştıracak nitelikte şeyler…

Altmış küsur sene sonra… Seyda’nın ardı sıra bıraktığı Kur ‘ânî hakikatlerle, Sünnet-i Seniyyeyi aynen yaşamış hayatıyla insaniyet düşmanlarına karşı Nur Talebelerinin ortak bir şahs-ı manevî çıkarmalarından başka bir yolun kalmadığını, düşmanın şahs-ı manevilere bürünerek harim-i ismetimize girmesi ve ciğerparelerimizi Moğollar gibi gözlerimizin içine baka baka kaçırmaları artık göstermiş olmalı. Ne Nur Talebelerinin, ne ehl-i imanın, ne de aynı Allah’a inandığımızı ilân eden Hıristiyanların yalnız başlarına bu zamanın deccallerine, süfyanlarına, Çingizlerine ve Hülagularına karşı durma şanslarının olmadığını bu vesile ile tekrar ilân etmiş olalım.

1) İnsanların ortalama ömrü olan altmış sene…

Okunma Sayısı: 1994
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Halil İbrahim KARAHAN

    6.4.2021 03:28:10

    Allah razı olsun.Her türlü kötülüklerden korusun.

  • Osman

    1.4.2021 20:44:50

    Güzel bir yazı olmuş Mücadele bitmeyecek Nurcular ve insanlık uyanmalı Üstad ve risalei nur la birlik olmalı Güzel günler geliyor inşallah

  • Sertaç Lüser

    31.3.2021 08:30:17

    İman ve küfür mücadelesinde İslam alemi, müellifi 61 yıl önce dar-ı bekaya irtihal etmiş olan Risale-i Nur eseri ile küfrün şahs-ı manevisine cevap verip ondan istifade ediyorsaahir zaman için reçeteyi beklemelerine gerek yok."Seyda'nın ardı sıra bıraktığı Kur'an-i hakikatler" hakikaken anlaşılıp yaşandığında ,işte kurtla kuzu o zaman yanyana yaşayacaktır.Kaybettiğimiz yıllara bakıp,kazanacağımız günlere odaklanalım.

  • Zeliha

    30.3.2021 23:37:56

    Her insan bir alem ve her insanın bir hikayesi vardır. Ahir zamanda bütün insanlığa insanlığını hissettiren en anlamlı ve en gerçek hikaye Bediüzzaman'ın hayatı. Sadece hayatı değil vefatı bile mana yüklü. Bu zamanın insanının belki de en birinci meselesi bu olmalı sanıyorum. Bediuzzamani tanımak ve Risale-i Nur ları kabul ederek okumak. Taaa asrı saadetten günümüze kadar insanın geçirdiği safhaları sarsıntıları ve o günden bugüne gelene kadar neleri kaybettiğini ve nasıl bulacağını bize en kısa , açık ve öz bir şekilde anlatan bir hikâye. Allah razı olsun.

  • Oğuz Yiğiter

    30.3.2021 12:49:27

    Evet,neam çare ; mağlubiyetin sebebini, galibiyetin sırrını hikmet dairesinde açıklayan "Asrın Bediî'sinin ikazlarına lebbeyk söyleyip, nefs'ül emirdeki şahs-ı manevìyi teşekkül ettirip, ondan sonra cennet-âsâ baharlara talip olmak...

  • Hikmet

    30.3.2021 00:27:53

    Çok doğru ve yerinde bir tesbit veya teşhis yapmışsın ağabey. Nurcuların ortak şahsımanevisi maya olarak kullanılmasa ne ekmek yeriz, ne de yoğurt.Tebrikler.

  • Rehanur

    29.3.2021 22:09:21

    Duygu dolu olduğu kadar da bilgilendirici arka planı olan cümleler, yazınızı mükerrer defa okumama sebep oldu. Agah olmanın ehemmiyetini bir kez daha idrak ettik. Allah ebeden razı olsun.

  • Nura

    29.3.2021 20:50:23

    Çok hisli ve akıcı bir hikaye ve hem de hakikatlerle örülmüş. Maaşallah.

  • Serap

    29.3.2021 20:48:28

    Bediüzzaman olan hasret, ancak bu kadar manalı ve güzelce satırlara dökülebilinirdi. Tebrik ediyorum.

  • İ. Seyda

    29.3.2021 17:50:28

    Tunus Zeytune Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hişam Kriys’in Said Nursi’yi anlatması beni çok etkiledi. O, üstad Said Nursi’yi Ya-Sin Suresindeki “şehrin öte yakasından gelen adama benzetmesi manidardır: “Yasin suresinde bahsi geçen; şehrin uzak noktasından gelip kavmini kurtuluşa davet eden mümin adam gibi, bu asırda insanlığın zor zamanında uzaktan gelen mümin adam, Anadolu coğrafyasından çıkıp Ümmeti uyanışa davet eden Said Nursi'dir." Bediüzzaman Said Nursi, bir peygamber ahlakı olan “nâstan istiğnâ”, “siyasetten istiğna”, “güç odaklarından istiğna”,” ticaretten istiğna”, düsturlarını hayatı boyunca itinayla uygulayarak, hiç kimseden karşılıksız bir şey almayarak, Asr-ı saadet ahlakının günümüz şartlarında uygulanabilirliğini gösteren rol model bir şahsiyettir.

  • Ahmet Zorlu

    29.3.2021 16:11:06

    Yazarımız üstad urfa yi çok güzel ifade etmiş tebrik ederiz

  • Hüseyin

    29.3.2021 13:06:01

    (2)Rengarenk çiçekler Sanii zülcelalin yüceliğini, sanatının ahengini, güzelliğini ve heyecanı, renk renk kumaştan dokumuş her bir parçasındaki mucizeyi görebilmek için konaklama tesisleri kurdu.seyir tepelerinde şualı asalı mektubatlı lema temalı sözler dile vücuda geldi .Zamanın hükmüne zulmün dehşetine yenik düşmedi. Çetin şartlar altında İman hakikatlerini toplumsal gerçekleri ilmî doğruları yazmaktan ve müdafaa etmekten bir adım bile geri atmadığı için sürgünler çekti mahpusluklar yaşadı. Zaman ve zemin, küreselleşen dünya ve global ağlar risale-i nurların dayandığı iklimin takip ettiği yol ve yöntemin kalıcı isabetli ve elzem olduğunu asırlık gelişmeler ve oluşumlar onayliyor tasdik ediyor..

  • Hüseyin

    29.3.2021 13:05:16

    (1)Koca bir coğrafyanın sessizliğe ve karanlığa gömüldüğü,yokluğun varlığa galebe çaldığı, darlığın ve daralmanın kapsayıcı vakitleriydi. Çıkış bulanların yol gösterenlerin olmadığı zor zamanlardı.. Olma ya da olmama halinin birbirine eşitlendiği alev alev yanan bir coğrafyanın ufukta batışa geçen güneşin parıldayan, saman parçacıklı huzmelerine  bakarak, alevlerle  kavrulmuş, yoklukla kahrolmuş topraklara tohum ekerken asya semalarında güneş kaybolmak üzereydi ki, can suyu yüklü bulutlar ekilen topraklara gülümsedi.Kaygı ve bitmişlik hali, umutsuzluk ve kaybolmuşluk hissi, çılgınlık ve halüsinasyon halleri kayboldu.Ekilen tohumlar güzel çiçekler açtı.Güzeli gören gözler güzel düşünmeye başladı umutlar çoğaldı zulumat dağıldı .hakikat güneşi her yeri aydınlattı eşyanın mahiyetini hadiselerin içyüzünü gösterdi.

  • Sezai MUMCU

    29.3.2021 12:30:47

    Risaleleri ruh-u cani ile teneffüs eden LEDUNI ILMI HAIZ Risale-i Nur Talebeleri coktur sadece ikisini diger HIZMETKAR TALEBELERIN TASDIKIYLE zikredelim biri Zübeyir Gündüzalp digeri Kastamonulu Mehmed Feyzi Efendi. Risalelerde mevcud LEDUNI ILMI bu iki muhterem Agabeyimizi ziyadesiyle mübarek bedenleri ve ruhlariyla ISGAL ETMISTI belki onlar da artik bunu tefrik edemeyecek derecede ALLAHIN LÜTFU deyip geciyorlardi. Bu LEDUNI ILMI yogun Risalelerle istigal etmekle Kur'anin bir MU'CIZESI olan Risaleler vasitasiyla GÜZELLER GÜZELI SIRRLI bir KANALDAN SIRAYET EDIYOR. Bu yol herkese acik oldugu gibi BU ASIRDA ELZEMIYET KESBEDIYOR. Risale-i Nur INZIVASI belki bunun bir yoludur!

  • Ahmet Salih

    29.3.2021 11:25:05

    Evet, ümitvarız. Sözkonusu ettiğiniz yönde, yeni gelişmelerin olacağını ümit ediyoruz. İnşaallah bu yazdıklarınız dua olarah Dergâhıilâhide kabul görür ve insanlık kurtuluşa erer.

  • Demokrat Avrupa

    29.3.2021 11:19:45

    İman küfür mücadelesi Hz. Adem zamanından başlayarak bütün hızıyla günümüze kadar gelmiş ve daha da şiddetlenerek dünyanın fazla kalmamış ömrüne doğru odaklanarak sürekli renk değiştirerek gitmekte. Burada önemli olan kimlerden olduğumuz bile değil, sadece kimlerin tarafında yer aldığımız, kimlere karşı aktif veya pasif mücadele ettiğimiz çabalarımız ile bağlantılı. Kıyametin kopmasıyla daha önce dünyada ekilen tohumların sümbüllenmiş meyveleri Cennet ve Cehennem şeklinde önümüze çıkacak. Mesih ve Mehdi’nin askerleri ve taraftarları bir tarafa, Deccal ve Süfyan’ın askerleri ve taraftarları diğer tarafa...

  • Eddai

    29.3.2021 09:18:10

    „Deliller, bürhanlar ve hakikatler açık bir şekilde ortada, gizlediklerimiz ise sadece bildiklerimiz.“ prensibine münafik libasını da giydirince, “...bildiklerini gizlemek..” yerine “...bilinenleri tahrif etmeli...” şeytanlığına bürünenler, şeytanı bile korkutmuşturlar.... Peki hakikat Nur’u göz kapamakla gizlenir mi? Gözünü kapayan sadece kendine gece yapmaz mı? İnternet ve bilgisayar çağının terimiyle maddi ve manevi “virüs” yayanların kimliklerini tanımak elzem dir ve yazılarınızda bu kimlikleri müşahade ediyoruz. Tebrikler, saygı ve sevgilerimizle devamını bekliyoruz, baki selamlar....

  • İhsan

    29.3.2021 07:17:28

    Hakikaten güzel tesbitler. Nefsimiz mücahedenin bitmesini ve sulh olmasını isterken, hakikat her yeni günde karşımıza bir cenk çıkarıyor.

  • Haşim Özkan

    29.3.2021 05:08:56

    Rabbim bizi kendine kul,habibine ümmet ve bediüzzamana talebe eylesin.Ahir ve akıbetimiz hayrolsun.Sizlerin de kalemine güç ve kuvvet versin.Kalın salıcalıkla.

  • Sezai MUMCU

    29.3.2021 04:54:28

    Beynimiz, Kalbimiz, Ruhumuz, Irademiz Ihlas ve Iman ile LEDÜNI ILMI HAIZ Risale-i Nur Külliyati Bütünlügüyle IHTIYACLARIMIZA DERMAN ECZAHANE olarak VICDANIMIZDA MAKES BULDUGUNDA bütün GIZLI KOMITALARIN dessasane PLANLARINI AKIM BIRAKACAK. Ayrica unutmayalim KÜFRÜN BELI ZATEN KIRIK!

  • Bedreddin

    29.3.2021 01:37:12

    Bir şirk ve putperestlik devri birde uluhiyeti inkar ve savletli dalaletler,bid'alar devri var.Bir sevgililer sevgilisi habibi ekrem efendimiz var birde onun naibi,vekili sevgili üstadımız Bediuzzaman var.Allah şefaati uzmalarına cümlemizi nail buyursun.Hak ve hakikati neşreden kalem ehlinden Allah ebedi razı olsun.

  • Muzaffer Erol

    29.3.2021 01:17:09

    Seyda'nın ayrılığının serencamı ve hayat safhasında Hakkı tebliğ ederken ceberut devrinde çektiği çileler, gördüğü zorluklar, hapisler, zehirlenmeler Kur'an güneşinin ışıklarını söndürememiş. Gözlerini yumanlar kendine gece yapmış... Onlar layık oldukları ve hak ettikleri zulumat karanlıklarına gittiler... Bediüzzaman nur alemlarinde seyaran ediyor. Kalbimizde yaşıyor... Fikirleri, hizmet modeli, iman ve ihlas dersleriyla nesillere kitapları hayat veriyor. İki cihan saadeti prensiplerini, hak yolunu, islam esaslarını, tevhit delillerini asrın idrakine nakşediyor...

  • Ayhan Aydın

    29.3.2021 00:31:09

    Binler tebrik, Allah sonumuzu hayır etsin inşaallah.

  • Mustafa coban

    29.3.2021 00:30:04

    Allah razi olsun.değişik bir üslub.karanlik siyaset girdaplarindan nur havuzuna giriş.ustad buyuk bir onder,kilavuz,rol şahsiyet.hem anlatmiş ve yaşamiş

  • M said

    29.3.2021 00:18:56

    Abi ellerinize sağlık.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı