"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

TRT’yi kim korkutuyor?

Şükrü BULUT
10 Aralık 2021, Cuma
Bu yazımızı okuyanlar, bizi ciddî bir sinema izleyicisi zannedebilirler.

Benim gibi ömürlerinin hazanına girmişlerin, bu nevi konularla meşgul olmamıza üzülen dostlarımızın da farkındayız. Fakat bütün mesele, bakış açısı ve durup baktığımız yer değil mi? Fukara milletin alın teriyle, millete gösterilmek üzere TRT’mizin çektiği filmleri, bu milletin bir ferdi olarak merak ediyoruz. Veya kırk sene öncesinden kalan bir “SANAT VE EDEBİYAT” kimliğimizin ara ara nüksetmesiyle de bu bakış açımız ortaya çıkmış olabilir. Yazıyı sonuna kadar okumadan “tenkit parmağını uzatan”, bazen düştüğüm pişmanlığa düşebilir. Hani, hepimiz insanız…

İran sinemasında Ahmed-i Necat ve Türk sinemasında R. Tayip Erdoğan’ın, bütün yanlış ve eksikliklere rağmen “Millî Sinemaya” el attıklarını inkâr edemeyiz. İran Sineması hakkında iki-üç yazı yazmıştık. Fakat TRT’mizi, fırsat bulduğumda; heyecanlı bir romanın sayfalarını atlayarak, hikâyenin ana düğümleriyle yetinen okuyucu gibi, tarihi dizilerini, çok arkadan üstünkörü bazen izlemeye çalışıyorum. Dindar AKP’li kadroların yeniliğine, milletimizin teveccüh göstereceğini herkes biliyordu. Yunus Emre’yi anlatan hikâyeye paralel olarak Süleyman Şah Oğlu Ertuğrul’un hikâyesi perdeye aksetmişti. Biz buradaki çalışmaları, yeri geldikçe tamamlayıcı tenkitlerimizle tebrik de etmiştik. Bu dizilerin sanat, tarih, kostüm, mekân, dil anlatımı, hadiselerin tasvir ve düğümleri gibi cihetlerini tahlil edebilecek zamana sahip olamadığımızın mazeretini yukarıda arz ettim. Fakat bir mesele var ki, tehire ve zamana bırakılmayacak kadar önemlidir. Bu hikâyelerdeki KADININ rolü, giyimi ve diyaloğu çok önemliydi… Tarihî, millî hikâyelerin kadınlarımızca da çok izlendiğini okuyoruz. Hatta bazı muhafazakâr ailelerin çoluk-çocuk halinde ibadet huşusu içinde seyredildiğini de duyuyoruz. Yani kadınlarımıza ve bilhassa genç kızlarımıza çoğu kez rol modelleri olarak yansıtılan resimlerin, cemiyetimiz içinde önemli bir tesire sahip olduğu aşikâr…

Türk Sineması’nın “YEŞİLÇAM”daki müptezelliğiyle, TRT’nin dizilerini karşılaştıranlar yanlış yapmış olurlar… Zira kötü emsal olamaz… Biz AKP’li kadrolardan, daha çok yaratılışa ve fıtrata uygun bir yaklaşım bekliyoruz. Kadının toplumumuzdaki dününü, bugününü bilenler, tekâmül cihetiyle yarın için de konuşabilirler… Yani TRT‘nin dizilerinde tekâmül beklerken işin tereddiye yakalanması, bizi üzdüğünden şu satırları bir vazife olarak yazıyoruz.

İran Sineması’nın kadın kahramanlarıyla TRT Sineması’nın kadın kahramanlarını karşılaştıran sanat takipçileri, meramımızı daha rahat anlarlar. Veya Yunus Emre ile Diriliş’teki kadın figür, kostüm, hareket ve diyaloglarını; şu an gösterimde olan Barbaroslar ile Selçuklu Tarihini anlatan hikâyelerdeki tasvirlerle karşılaştıranlar da, tenkidimizin tekâmüle yönelik olduğunu göreceklerdir. Tarihimizdeki Gayr-ı Müslim kadınlar ve bilhassa Hıristiyan kadınların başı açık, dekolte giyimli ve erkeğini bastıracak şekilde önde olmadığını, Batılı tarih araştırmacılardan öğrenebilirsiniz. Tesettürlü veya başörtülü giyimin yalnızca Müslümanlara ait olduğu düşüncesini seyirciye telkinin de, o dinlerin geçmişine hakaret olduğu aşikârdır. İspanya’nın, Rusya’nın, Balkanlar’ın ve Polonya’nın köylerinde hâlâ başörtüsü vardır. Latin Amerika’dan hiç bahsetmiyoruz.

Yani TRT’nin milletine karşı, bilhassa kadın meselesinde bir “HİLE” içine girdiğini, herkes görüyor. Genç kızlarımızın zihin veya hafızalarına nakşedilen kahramanların, oyunlarda gayr-ı Müslim rolünde görünmeleri, Türk kadının ahlâkını sinema yoluyla tahribe çalışanların üslûbuna uygun görünüyor, değil mi?

Kadının erkeği cinselliğiyle rahatsız edecek giyim tarzlarını da karşılaştırabilirsiniz. AKP’li kadronun içine düştüğü “DEHŞETLİ VARTA” buradan da görülür. Yüz milyonlarca Müslümana “dindar Ak partili kardeşlerimizin eseri!” olarak gösterilen filmlerle, düşülecek günahlardan; önce karar veren müdürler, senaristler, yönetmenler ve yayıncılar hisselerini alacaklar. İstekli olarak o filmlerde rol alan kadın veya kızlarımızın faturalarının, bahsi geçen kişilerin yanında çok kabarık olmayacağını düşünüyorum… Çünkü “Essebebü Kel Fail” diye bir veciz ibare var. Bir kötülüğe veya iyiliğe sebep olan; başından sonuna ve neticelerine kadar sorumlu olarak karşılığını bulacaktır.

Batılı tasvir etmemek ve kişilerin hukukuna da girmemek için, isim, tanım ve tasvirlere girmiyoruz. Lâkin iyi biliyoruz ki AKP’li karar vericiler bu noktaya istekleriyle gelmediler. Değerli Numan Kurtulmuş Hocamız her ne kadar “NEOLİBERAL PROGRAMLARDAN” uzak olduklarını iddia etseler de, kadından başlayarak önce aileyi, sonra toplumu ve “Millî devletleri” tahrip projesinin Neoliberallere ait olduğunu, bizden daha iyi biliyorlardır. Bu açık-saçık kadın ordusunun rol aldıkları filmlerle “dindar nesillerin” yetişmeyeceğini ve kendilerine rey veren dinî cemaatlerin pek yakında kendilerini top ateşine tabi tutacaklarını bildiklerinden, istekleriyle böyle bir yola girdiklerine inanmıyoruz. Fakat hem siyaseten, hem ticareten ve hem de iktisadî yönden hükümeti sıkıştıran Neoliberallere yaranmalarının mümkün olmadığını bilmeleri gerekiyor. Neoliberaller, sivil dinsiz ve Marksistdirler. Allah’a inanmadıklarından; zalim, vahşi, hırsız ve hilekârdırlar.

İstanbul Anlaşması’nı TBMM imzalamıştı, Cumhurbaşkanı’nın iptal etmesi güzel oldu, fakat kadük bıraktı. Meclis eliyle verilen yanlış kararı, yine meclis düzeltmeliydi. LGBTQ meselesinde defalarca uyardık. AKP bu hususta Slovenya, Polonya, Macaristan ve Rusya’dan geri kalmamalı, diye… Bu güne kadar bir ses duymadık… Neoliberallerden korku hali, milletin değerlerine önem vermiyorlar, inancını efkâr-ı ammeye neşrederse; yüz tane Numan Hoca da gelse, bu telâkkiyi düzeltemez. Hükümet olarak ekseriyeti kaybedip muhalefete düşecekse de AKP, izzetiyle düşmeli… Demokrasilerde hep iktidar hesabı yapılmaz. Bazen Muhalefetteki vazife hükümetin vazifesinin üstündedir. Yeşillerin dolmuşuna binmiş Almanya hükümetinin karşısındaki Hıristiyan Demokratlarda olduğu gibi...

Okunma Sayısı: 3124
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • M.Ak

    10.12.2021 21:17:04

    Slovenya, Polonya, Macaristan ve Rusya'nın İstanbul Sözleşmesini kabul etmemeleri acaba aileyi korumak amacıyla mıdır? Sözleşmeyi tamamen kabul etmeme yoluna gitmek ne kadar doğrudur? LGBTQ gibi meseleler sürekli önümüze gelecektir. Çare aramamak yerine başımızı kuma gömmek acziyyettendir.

  • Osman

    10.12.2021 20:56:09

    TRT kapatılmalıdır TRT ve dizilerini seyretmiyorum Bu yazı için tebrik ederim Ülkemiz maalesef bütün kurum ve kuruluşlarıyla berbat bir durumda Küresel güçlerin maşası olmuş

  • Ahmet İhsan

    10.12.2021 16:39:47

    TRT nin pespaye programlara para harcama hakkı olmamalı. Tüyü bitmemiş yetimin hakkıyla bu milletin ahlakını bozacak programlar, ahirette onların boyunlarına yılan olur. Bu böyle biline...

  • süleyman ALIÇ

    10.12.2021 16:00:50

    Çok teşekkürler Şükrü abim harika bir yazı Allah razı olsun çok olumlu bir ikaz yazsısı yazmışsınız ellerinize ve yüreğinize sağlık. NOT: Yalnız sizden bir istirhamımız olacak lütfen yazılarınızı kısa yazın; çünkü sizde bilirsiniz ki insanlar artık okuma alışkanlığını kaybetti çok uzun yazılar pek okunmuyor. bu kadar emeğiniz boşa gitmesin istiyorum selam ve muhabbetler.

  • Hüseyin

    10.12.2021 16:00:02

    Trt siyasetin gölgesinde olmadığı rahat bırakıldığı zamanlarda sanat kültür tarih anane ve mukaddesat adına güzel işler yaptı..Siyasetin pek  uğramadığı trt belgesel gibi  bazı kanalları halen izlenmeye değer kıymetli yayınlara devam ediyorlar... Trt'nin muhtelif kanalları  gelecek nesilleri de düşünerek imanı bilimi ahlâkı adaleti demokrasiyi kısaca insanı insan yapan değerleri olmazsa olmazları vazgeçilmezlerinin vazgeçilmezleri yapmış olsaydı özel kanallara da rol model olur ülkenin geleceğini şekillendirmede başat rol oynayabilirdi.. Gençlerin ikbalini ahiretini hayallerini ve umutlarını söndürmeden gelecekle ilgili geçim, düşünme ve konuşma hürriyetinden  endişe etmelerine mahal bırakmadan sosyal kültürel ve endüstriyel alanda yatırım ve istihdama yönelik yayınlarla   ülkelerini ve insanlarını düşünerek hareket etmeliler.. Tarihî ve uhrevî olarak mesuliyeti büyük bir alanda ağır bir sorumluluk ve zorunluluk şuuruyla hareket etmeli Trt..

  • zeliha

    10.12.2021 13:53:18

    Sadece gözümüzün gördüğü değil ki. müzikleri ve gizli mesajlarla dolu 100. kareleri de tahrip makinesi gibi. Dinsizlerin tahripte sınır tanımadığını gözler önüne seriyor. Tabi ki TRTnin dindarlar üzerinden bütün bunlara alet edilmesi ahlaki yozlaşmanın adresini gösteriyor. Çok boyutlu bir konu. Allah razı olsun.

  • Sayhanur

    10.12.2021 11:45:36

    Trt nin bize en büyk zararı dindarım denen hükümetler zamanında oldu. Millet maalesef kandırılıyor.

  • Sebahattin UNAL

    10.12.2021 10:37:34

    Evet Abi yazı için ben de teşekkür ediyorum. Beklediğim bir yazı idi. Şükran Kesira.

  • Muharrem

    10.12.2021 10:32:22

    Özal ile başlayan ahlaki dejenerasyon, Akp ile devam etti. Vitrin ile milletin ahlakına kastedenlerin aletleri oldular. Bu yazıların devamına ihtiyaç var.

  • Mehmet Said

    10.12.2021 09:24:03

    Abi ellerinize sağlık Dizilerin adı ne olursa olsun içerik olarak içeriklerinin tek olması Hollywood a öykünmeleri aynı amaca hizmet etmelerini sağlıyor. Popülarite için herşey in pazar malı muamelesi görmesine neden oluyor. Bütün olaylar gerçeklikten koparılıp sadece nefse hitap eden kostüm olarak kalıyor. Buda neslin tarihinden koparılıp köksüz ve öksüz kalmasına hizmet ediyor.

  • Ali İhsan

    10.12.2021 08:39:38

    Çok önemli ve gözden kaçırılan bir konuydu. Çaktırmadan takvalı dindarlara müstehcen resimleri seyrettiriyor, dindar ak partililer.

  • Haydar

    10.12.2021 07:54:49

    TRT’nin Birlik, beraberlik, Milli ve manevi değerlerimizi ön plana çıkarması beklenir. Yaklaşık 100 yıldır eğitim sistemimiz tarihimizi kötü göstermek üzerine kurulmuş. vb devletlerimiz öğretilmediği gibi yakın tarihimiz Çanakkale, Dumlupınar, Sakarya savaşları yüzeysel öğretildi. Kaç tanemiz bu ülkenin kuruluşundaki mücadeleleri kanında hissediyor? Dolayısı ile bu eğitim sistemimizden nasibini aldık. Okumayı, araştırmayı genelde sevmeyen, tarihten ders almayan bir milletiz. Hamur bu, dolayısı ile yapılan ekmekte bu kadar. Neoliberallerin vb birçokları aile ve evlilik müessesine saldırıları artırdığı bu dönemde, TRT’nin tarihimizi ve bazı şahsiyetleri öğretmeye çalışmasını ve bu konuda ciddi proğramlar yapma gayretini takdir ediyorum. Elbette eksikleri çoktur, akıl sahibi ve sorumluluk sahibi olanların elini taşın altına koyup daha iyisini yapmak için çaba sarfetmesi beklenir. Baltayla ağacı kesmek yerine ağacı budama, aşılamayla verimli hale getirmek iyi olur kanaatindeyim.

  • H.ibrahim Karahan

    10.12.2021 04:24:03

    Allah razı olsun

  • M. Hacı Osmanoğlu

    10.12.2021 00:57:57

    Bu yazı için tebrikler hocam. Düşündüklerimizi nezih bir şekilde kaleme almışsınız. Kaleminize kuvvet

  • Mustafa coban

    10.12.2021 00:09:21

    Ciger kediye emanet edilmiştir.trt nin vazifesi türk milletini muasir medeniyete ulaştirmaktir.dönüştürmektir.yerli ve Milli slogandur

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı