"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türkiye gençliğini ümitsizliğe düşüren sebepleri biliyor muyuz?

Şükrü BULUT
12 Ağustos 2022, Cuma
Bir kısım okuyucularımız haklı olarak, karamsar tablolar çizdiğimizden serzenişte bulunuyorlar. Doğrudur.

Meselelerin teşhisinde ölçüyü kaçırmış olabiliriz. Hastalığın vahameti anlaşılmadığı takdirde, tedavisini de kulak ardı ediyoruz. Zararın veya derdin teşrihi nispetinde çözümlere yöneliyoruz. Elbette şevksiz ve müjdesiz de olmuyor. Şu daracık köşede; problemin teşrihini, zararlarını, kaynağını, çözümünü ve onun çözümü için lâzım olan şevki aynı tabloda takdim edemiyoruz.

Gençliğimizin AB’ye veya ABD’ye yönelişlerinin sebepleri üzerinde kısaca durmuştuk. Bu sebepler zahiren ekonomi, hayat şartları veya kariyer gibi görünse de; onların emellerini sarartan esas noktanın adalet olduğunu istatistikler ortaya koyuyor. Adaleti esas alan bir hukukun, adaletli bir paylaşımın, adaletli bir sosyal devlet arayışının ve daha doğrusu kanun hâkimiyetinin esas olduğu adaletli bir yönetimin yokluğu; onları çok sevdikleri vatanlarından, akrabalarından ve hatta değerlerinden uzaklaşmalarını netice veriyor. Gittikleri diyarda aradıklarını bulup bulamayacaklarını bu yazıda konuşmayacağız. Fakat şu hususu peşinen belirtelim ki; Türkiye gençliği gibi, yeni hayat arayışlarıyla vatanlarını terk etmiş sair milletlerin de gençlerini maddeten ve manen doyuracak her türlü imkânın bu vatanda bulunduğunu her zaman ispat edebiliriz. Onları her cihetiyle mutlu edecek imkânlara rağmen, gençliğimizin serzenişlerle ülkelerini terk etmelerinin altındaki hakikatin, hürriyet ve demokrasi olduğunu daha önce de vurgulamıştık.

Gençliğimiz; hükümetimizin çözümde inisiyatifsiz olduğunu; ülkenin hukukunun ve iktisadının global çetelere kaptırıldığını, istikbalimiz olan gençlik hakkında karar verme salâhiyetine sahip olmadığını düşünüyor. Bilhassa son kırk senede şahsi menfaatler uğruna yönetimlerin milletin sermayesini çarçur ederek milli hâkimiyetimizi tehlikeye attıklarını ilmi olarak isbat ediyorlar. Gençliğin iddiasına mesnetsiz duygularla verilecek cevapların geçerliliği olmaz. AKP hükümetinin; bedeli gençliğin geleceği olan büyük yatırımların çoğuyla ilgili hukuki mahkemelerin neden İngiltere’de görüldüğünü soruyorlar. Önce millete ait işletmeleri, sonra arsaları ve nihayet tarım arazilerini global sermayeye iktidarları uğruna feda eden bir hükümetin Türkiye gençliğine ne denli sahip çıkabileceği artık konuşulmuyor. İnsanların siyasi ve ekonomik mengenelerde tutularak; idarelerini devam ettirme peşinde olanların Türkiye’nin nüfusunu başta İstanbul olmak üzere İzmir, Ankara ve Antalya gibi birkaç metropole taşıdıklarını ve bu şehirleri yaşanılamaz hale getirdiklerini de gençlik rakamlarıyla biliyor.

Türkiye’deki iman hareketi karşısında hiçbir dinsizlik felsefesinin tutunamayacağına, yakın tarihimiz şahittir. Gençliğimizin sıkıntısı, dindar geçinen bir kısım siyasetçinin global dünya idaresi peşinde koşan cereyanlarla pazarlıklar ve ittifaklar içinde olmalarıdır. Milli olmayan bir anayasa, milli olmayan kanunlar, milli olmayan eğitim sistemi, milli olmaktan çok uzak iktisadî projeler ve kültür dünyası… Gençliğin ruhu bu gayr-ı milli yaklaşımları ve müdahaleleri görünce: “Bana burada hürriyet içinde hayat yok” diyerek Batı’ya yöneliyor. Eğitimin, sağlığın ve zaruri ihtiyaçların rant aracı olduğu bir ülkede elbette “millîlikten” bahsedemeyiz. Milletin söz sahibi ve mülk sahibi olmadığı bir ülkede de o milletin çocukları yaşamak istemiyorlar. Bir-iki ay zarfında milletin servetini dolara peşkeş çeken idarecilerin yönettiği bir Türkiye’de –bugün için– istikbal göremeyen gençlere ümit ve ufuk verebilmek için, önce demokrasi meselesini gündemimizin birinci maddesi yapmamız gerekiyor. Önce hürriyet, sonra ekmek ve daha sonra da nasihat istiyor; gençliğimiz… Haklı değiller mi?

AKP hükümeti gençlik meselesini istismar etmiştir. Eğitimin en önemli ve nirengi noktalarını Kemalistlere devrederek “yüzlerce İmam-Hatip” ile şov yaptı. 12 Eylül’ün hazırladığı labirentler içinde Kur’an kurslarına ve dinî cemaatlere rüşvetlerle, hayatın mahiyetinden habersiz bir kısım dindarları mütemadiyen yanında tuttu. Yanlışlarıyla ve mason-komünist ittifakına verdiği rüşvetlerle tesettürü mahzun etti. Buradaki çürümeyi yakından gören binlerce tesettürlü kızımızın, iffetin bir sembolü olan tesettürden nasıl kaçtıklarına dair de istatistikler bulabiliriz. Ve nihayet hükümetin, milli birliğin önünü tıkayan “bölücü üslubu” gençliğe de zarar verdi. “Bizim gençlik” diyerek çok güvendiği gençliğin, hayat olarak “karşı yakaya” geçişleriyle birlikte; “Eyvah gençlik deist oluyor” diye sızlanmaya başladılar… Müslüman Türkiye gençliğinin; evladına örnek olamayan ebeveynin, resmi hocaların ve kendileri ruhen hasta bazı psikologların nasihatlerinden önce demokrasiye ve hürriyete muhtaç olduğunu bir kez daha belirtmiş olalım… İnşaallah devam edeceğiz.

Okunma Sayısı: 2138
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Arslan

    12.8.2022 22:05:43

    Gençlikte ümitsizlik belirtileri olabilir. Fakat Müslüman Türk gençliği, bu eşiği de inşaallah aşacaktır.

  • Zeliha

    12.8.2022 20:21:33

    Biçare gençler derken üstad hazretleri gençlere de Agâh olun demekten vaz geçmiyor. Ve hatta en çokta gençlere önem veriyor. Allah razı olsun. Çok önemli açılardan yaklaşmanız farkındalığı artırır inşaallah. Demokrasi ve hürriyeti hayatı mesele olarak görmeyen gençlerinde artık uyanması lazım değil mi?

  • Hüseyin T

    12.8.2022 12:55:36

    Yüzyıllardır savunulan, el üstünde tutulan değerler, emekler ve nesiller tehlike altında ise susmak, iyimser kalmak zordur .. Konuşmak, hakikati ifade etmek, adaletli, onarıcı ve yapıcı olmada karamsarlık olsa bile umut vardır . tablo ve gidişat ne kadar zifiri ise karamsarlığın o derece kesif olması normaldir.. İnsan konuştuklarından olduğu kadar sustuklarından da sorumludur.. vicdan dilsiz şeytan olmayı istemez .. Doğu toplumlarında eleştiri ve sorgulama olmadığı için yanlışlar söylenmez. aksaklıkları düzeltmesi için işler Allah'a havale edilir.. Tembellik,neme lazımcılık,bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın anlayışından kaynaklı problemler çığ gibi büyür....Sorumluluğu yerine getirmemenin vicdani ve uhrevi karşılığı olduğunu Kur'an söyler . Vicdan sorumluluğu, haksızlık konuşmayı emreder.. Halifeyi ruyi zemin olan ademoğlu gücünün yettiği ve etki sahasında bulunan her şeyden sorumludur... Dağların bile dayanamadığı sorumluluğu kabul etti çünkü ...

  • Ahmet

    12.8.2022 09:43:03

    Gençlik meselesi sloganla çözülmüyor. Dindar gençlik, İslami gençlik veya Anadolu gençliği. Yalnızca zarar veriyor hükümet. Konya’daki İslami spor rezaletini de yüzlerine çarpacak yazılar bekliyoruz ağabey.

  • Cevad

    12.8.2022 09:20:05

    Önemli noktalar. Önce iman... Sonra hürriyet... Ve daha sonra ekmek ve adalet. Gençliğin eline cep telefonunu verirken, beş G ile övünürken ve okulları dijital yaparken hükümet, Rüşvetle devam etmeyeceğini bilmeliydi. İşte cehalet.

  • S.topuz

    12.8.2022 07:56:34

    "O büyük davayı yüzde doksanına kazandıran ve yirmi senede yirmi bin adama (şu an milyonlarca) o davanın kazancının vesikası (belgesi) ve senedi ve beratı (suçsuzluk belgesi) olan iman-ı tahkikîyi (isbatlı ve delilli olarak ALLAH'ın varlığına ve birliğine kesin îman) eline veren ve Kur'an-ı Hakîm'in mu'cize-i maneviyesinden neş'et edip çıkan ve bu zamanın birinci bir dava vekili bulunan Risale-i Nur'dur. Bu onsekiz senedir benim düşmanlarım ve zındıklar ve maddiyyunlar, aleyhimde gayet gaddarane desiselerle hükûmetin bazı erkânlarını iğfal ederek bizi imha için bu defa gibi eskide dahi hapislere, zindanlara soktukları halde, Risale-i Nur'un çelik kal'asında yüzotuz parça cihazatından ancak iki-üç parçasına ilişebilmişler. Demek avukat tutmak isteyen onu elde etse yeter." Said Nursi, Asa-yı Musa - 21

  • S.topuz

    12.8.2022 07:46:02

    "Herkesin iman mukabilinde (karşılık) bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlar (saraylar) ile müzeyyen (süslü) ve bâki (ebedî) ve daimî bir tarla ve mülkü kazanmak veya kaybetmek davası başına açılmış. Eğer iman vesikasını (belgesini) sağlam elde etmezse kaybedecek. Ve bu asırda, maddiyyunluk taunuyla (bulaşıcı bir hastalık) çoklar o davasını kaybediyor. Hattâ bir ehl-i keşf (manevi gözü açık olan evliya vs) ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattan (ölenler) yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta (ölüm anı can çekişme) müşahede (görme) etmiş; ötekiler kaybetmişler. Acaba bu kaybettiği davanın yerini, bütün dünya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi? " Said Nursi Asa-yı Musa - 21

  • S.topuz

    12.8.2022 07:29:49

    "Ecnebilerin tağutlarıyla ve fünun-u tabiiyeleriyle dalalete gidenlere ve onları körükörüne taklid edip ittiba edenlere binler nefrin ve teessüfler! Ey bu vatan gençleri! Firenkleri taklide çalışmayınız! Âyâ, Avrupa'nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adavetten sonra, hangi akıl ile onların sefahet ve bâtıl efkârlarına ittiba edip emniyet ediyorsunuz? Yok! Yok! Sefihane taklid edenler, ittiba değil, belki şuursuz olarak onların safına iltihak edip kendi kendinizi ve kardeşlerinizi i'dam ediyorsunuz. Âgâh olunuz ki, siz ahlâksızcasına ittiba ettikçe, hamiyet davasında yalancılık ediyorsunuz!.. Çünki şu surette ittibaınız, milliyetinize karşı bir istihfaftır ve millete bir istihzadır!.. "هَدٰينَا اللّٰهُ وَ اِيَّاكُمْ اِلَى الصِّرَاطِ الْمُسْتَق۪يمِ Said Nursi, Lemalar - 120

  • S.topuz

    12.8.2022 07:25:45

    DÜNYEVÎ menfaatleri. siyasî ikballeri uğrunda her şeyi mübah ve helal olarak gören ve tasavvur edip hayata da geçiren bir zihniyet, GENÇ NESİLLERE ÜMİT ve SAĞLIKLI BİR GELECEK vaad edemez. Etse de kimseyi ikna edip kandıramaz. Çünkü görünen KÖY kılavuz itemediği gibi, Gençlerimiz yirmi yıldır her şeyi bizzat yaşayarak gördüler ve bütün umut ve ümitlerini yitidikleri için, başka çare ve çıkış yolları aramaları da gayet doğal ve gayet normaldir. Hem kendi ikballerini, hem de ÜLKENİN ikbalini AVRUPADA görebildikleri için, bu istikamete yönelmişlerdir. Çünkü baştaki idarecilerin samimi olarak AB ile entegre olmaya hiç niyetleri olmadığını onlarda anladılar bu zaman zarfında. Fakat, yeni bir RÜZGAR ve yeni ve köklü SİYASÎ bir değişim yaşarsak bu önümüzdeki SEÇİM ARENASINDA, o zaman GENÇLERİN ümidinin tekrar canlanacağını ve Yurt dışına göç etme niyetinden vaz geçeceklerini düşünüyorum ve ümit ediyorum inşaallah. "EKMEKSIZ yaşarım, HÜRRİYETSİZ YAŞAYAMAAAM".

  • Mehmet Rauf

    12.8.2022 01:19:10

    Ey bu vatan gençleri frenkleri taklide çalışmayınız. Âyâ, Av rupa'nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adâvetten sonra, hangi akılla onların sefahet ve bâtıl efkârlarına ittibâ edip emniyet ediyorsunuz? Yok, yok! Sefihâne taklit edenler, ittibâ değil, belki şuursuz olarak onların safına iltihak edip kendi kendinizi ve kardeşlerinizi idam ediyorsunuz. Âgâh olunuz ki, siz ahlâksızcasına ittibâ ettikçe, hamiyet dâvâsında yalancılık ediyorsunuz. Çünkü şu surette ittibâınız, milliyetinize karşı bir istihfaftır ve millete bir istihzâdır."

  • Hıdır Yıldırım

    12.8.2022 01:01:43

    Gençler herşeyden önce adalet,hak hukuk istiyor. İş istiyor. Adaletli bir uygulama istiyor. Samimiyetine güveneceği bir idare istiyor. İşsizliğin ve enflasyonun tavan yaptığı bir ülkede mutlu olacağına inanmıyor. Maddi ve manevî ihtiyaçları temin edilmeyen gençliğin başka ülkelere göçünün önünü almak elbette mümkün değildir. Şükrü Hocam çok öneli bir konuyu ele almışsınız. Tebrik ediyoruz.

  • Mustafa coban

    12.8.2022 00:48:07

    Bir kere daha aldandik.bize bizimkilerden zarar gelmez dedik.oyuna getirildik.islamu olmayan metodlarla islam kavuşmayi hayal ettik.yanildik,yaniltildik.cözüm belli vira bismillah deyip tekrar yaz kardesim diyecegiz

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı