"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Astroloji ilim midir? Fal mıdır?

Süleyman KÖSMENE
07 Temmuz 2020, Salı
Neslihan Ekinci: Peygamber Efendimiz (asm) zamanında astroloji uygulaması var mıydı? Günümüz Müslümanları arasında astroloji yaygın. Astrolojinin fal olmadığı, matematiksel hesaplamalar ile elde edildiği söyleniyor. Bu hesaplamaların sonuçlarını dikkate almalı mıyız? Din âlimi olan bazı kimseler de Allah’ın izniyle gezegenlerin sebep manasında etkisinin olabileceğini söylüyorlar. Meteoroloji gibi. Yardımcı olursanız memnun olurum.”

Yıldıznamenin Doğuşu

“Yıldız ilmi” demek olan “İlm-i Nücum” başlangıçta, gökyüzünü araştırmayı ve gökle ilgili bilgilerden faydalanmayı konu alan bir ilim olarak doğdu ve gelişti. Sonraları astronomi ve astroloji olarak iki ana dala ayrıldı.  

Beş duyu ile keşfedilebilen pozitif bilgiler, astronominin konusu olurken; hayalî bilgiler, gaybtan haber alma merakları, yarını keşfetme hülyaları, muhtelif karakterlerin oluşumu bilgileri gibi gerçeklerle örtüşmeyen yorumlar da astrolojinin ilgi alanı haline geldi. 

Astroloji ilm-i nücumun sembolik grafik ve burçlarını fal hesaplarında kullandı. Bu fal hesaplarına yıldızname de deniyor.  

Astroloji İlim Hüviyetini Kazanmamıştır

Batıda Batlamyus nazariyesine dayanan astroloji, doğuda Hint ve Sâbiî geleneklerinde kendisine zemin buldu. Batlamyus’a göre gök cisimlerinden yayılan şuâlar, yeryüzündeki varlıkların karakterlerini ve tabiatlarını etkisi altına alırlar ve kendi karakterlerini temsil etmeye yöneltirler. Bu nazariyeye göre gökyüzünde kırk sekiz yıldız kümesi, yani burç vardır. Güneş bir yıl boyunca bu burçlardan on iki tanesine uğrar. Güneşin her burçta yaydığı şuâ ve ışınlar insanların karakterleri üzerinde derin izler bırakırlar. 

Sâbiîlere göre, yeryüzündeki bütün değişiklikler gök cisimlerinin özel yapıları ve hareketleri ile ilişkilidir. İnsanın her türlü saadet ve bedbahtlığı gök cisimlerinin ve feleklerin özel yapı ve hareketlerinden kaynaklanmaktadır. Sâbiîler, insanların karakter ve tabîatlarını tamamen feleklerin yönlendirdiğine inanırlar.

Hint geleneği ise, yıldızların özelliklerinden hüküm çıkarmıştır. Bu gelenekte Zuhal yıldızı saadetin kaynağıdır ve her türlü saadet buradan verilmektedir. Ayın bir aylık seyrinde yirmi sekiz menzil vardır. Ay her bir menzile girdikçe yeryüzündeki varlıklar farklı şekillerde bundan etkilenirler. 

Görüldüğü gibi astroloji, yıldızname, burççuluk bir Müslüman geleneği bile değildir. Putperestlere ait bir gelenektir. Ve Tevhid inancına aykırıdır. Peygamber Efendimiz’in (asm) tasvip etmesi söz konusu değildir. 

Astronomi İlimdir 

Pozitif bir ilim olan astronomiyi ise Kur’ân tasvip ve teşvik eder.   

Kur’ân insanları gökyüzünü keşfetmeye çağırır.  Cenab-ı Hak, güneş ve ay ışığından, yılların sayı ve hesabının bilinmesi için ayın menzillerine 1; yıldızlarla yön tayininden 2, yıldızların batışına 3; göğün yedi kat üzerine yaratılışından ve ayın aydınlığından, güneşin ışığına 4; göğün yarılışından, yıldızların dağılıp dökülüşüne 5; burçlarla donatılmış gökyüzünden 6, güneşin yörüngesindeki hareketine ve gök cisimlerinin yörüngelerine 7 kadar insanlığın nazar-ı dikkatini semâya ve gök cisimlerinin incelenmesine çeker. 

 Hiç şüphesiz Kur’ân’ın gök cisimlerine dikkat çekişinin en mühim maksadı Allah’ın büyüklüğünün ve saltanatının bilinmesi ve Tevhîd inancını ispat etmektir.

Risâle-i Nûr, Kur’ân’a bağlı olarak ayı, güneşi, yıldızları, gök cisimlerini ve semâvâtı bolca tefekkür sahasına çeker; ama hiçbir zaman astroloji malzemelerini kullanarak ve burçlara dayanarak gelecek veya gaybî yorumlara yer vermez. On Dördüncü Lem’a’da değinilen burçlar, İlm-i Nücumun teşbîhâtı arasında yer alan burçlardan başka bir şey değildir. 8

Binâenaleyh, ilm-i nücum, yani astronomi bir ilim dalıdır. Burçlardan gaybî haberler üretmek ve gelecek hesapları yapmak ise Tevhîd inancına aykırıdır.

DUÂ

Allah’ım! Hakikati terk edip, aklımı hayallere daldırma! Tevekkülü terk edip, nefsimi hülyalara uydurma! Tevhidi terk edip, kalbimi batıl şeylere meylettirme! İlmi terk edip, hayalimi eğlencelere bandırma! Âmin.

Dipnotlar:

1- Yunus Sûresi, 10/5. 2- Nahl Sûresi, 16/16. 3- Necm Sûresi, 53/1. 4- Nuh Sûresi, 71/15-16. 5- İnfitâr Sûresi, 82/1,2. 6- Burûc Sûresi, 85/1. 7- Yâsin Sûresi, 36/38-40. 8- Lem’alar, s. 96.

 

Okunma Sayısı: 7204
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said HAKTAN

    7.7.2020 11:46:01

    Hocam mevlam senden razı olsun.Dili risale okuyanın,dökülen kelimeride risale gibi akıcı ve mükemmel olur.Bazı müslüman yazar ve çizer hala uydurukça ifadelerle islami malumatı vermeye çalışıyor...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı