Bulunmaz Bir Fırsat

Evin camie çok yakın olmasını hususi bir imtiyaz olarak anlamalı. Ezan okunduğunda namaza geç kalma problemi olmaz. Namaza yetişmek ve namazı birden yirmi yedi derece yükseğinden sevaplandırmak zor olmaz. 

Namazın 27 derece sevabının hangi karşılığa tekabül ettiğini bilmiyoruz. Bir tek derecesini de bilmiyoruz. Ama Cennete 27 kat imtiyazlı olarak girmek gibi bir fark olduğu söylenebilir. 

Şöyle de düşünülebilir: Birisinin 10 lirayla bir kilo süt aldığını var sayalım. Sizin öyle krediniz var ki, siz on liranıza 27 kilo süt alabiliyorsunuz. Adam size, “inek sizin abi” diyor. Sizin aynı paranız kat kat yüksek bir karşılığa tekabül ediyor. Çünkü siz değerlisiniz.  

Bizim ahirette bir tek sevaba bile, bir tek pırıltıya bile ihtiyacımız olacağını düşünürsek, 27 kat sevabı hiç de azımsamamak ve hazır yakınken kaçırmamak gerekir.  

Resulullah’ın Dilinde Cemaatle Namaz

Bir gün gözü görmeyen Abdullah bin Ümmü Mektûm (r.a.) geldi ve şöyle sordu: “Yâ Resûlallah! Gözlerim görmüyor. Evim camie uzaktır. Bir kılavuzum var, ama sert davranıyor. Namazlarımı evimde kılayım mı?” diye sordu.

Resulullah Efendimiz (asm)

“Ezanı işitiyor musun?” buyurdu. Ümmü Mektûm (r.a.):

“Evet!” deyince, Resulullah Efendimiz (asm): “Sana izin veremem!” buyurdu.1

Ayet ve hadislerden bir buket sunalım:

“Topluca Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, bölük pörçük olmayın…”2   

“İmam Fatiha’yı bitirip “Âmîn” dediğinde siz de “Âmîn” deyiniz. Kimin âmini meleklerin âmin demesine muvâfık düşerse, onun geçmiş günahları mağfiret edilir.”3

“Yatsı namazını cemaatle kılan kimse, gecenin yarısını namazla geçirmiş gibidir. Sabah namazını cemaatle kılan kimse ise bütün gece namaz kılmış gibidir.”4

“Allah’ın eli (yardımı) cemaatle birliktedir.”5

“Cemaat rahmettir, tefrika ise azaptır.”6

Ulvî Manalara Erişmek

“Bir hacı, ne kadar âmî de olsa, kat-ı merâtib etmiş bir veli gibi, umum aktar-ı arzın Rabb-i Azîmi unvanıyla Rabbine müteveccihtir, bir ubudiyet-i külliye ile müşerreftir” diyen Bediüzzaman Hazretleri, “Hacdan sonra, şu mana-i ulvî ve küllî, muhtelif derecelerde, bayram namazında, yağmur namazında, husuf küsuf namazında, cemaatle kılınan namazda bulunur.”7 der. 

Yani hacda bulunan ulviyet, yüksek manalar, küllî feyizler ve nurlar, kendi ölçüsünde cemaatle kılınan namazda da mevduttur. Çünkü insibağ ve in’ikas (yayılma ve yansıma) sırrıyla cemaate iştirak eden Müslümanların aldıkları aynı feyizler ve nurlar, orada her bir namaz kılanın hesabına da yazılır. Her bir namaz kılan aynı derecede mağfiret olunur, Allah’ın yardımına ve inayetine aynı derecede mazhar olur. Duasını meleklerin “âmin” diyecekleri şekilde aynı derecede yapmış olur. 

Allah kabul etsin. Amin. 

Dipnotlar:

1- Ebû Dâvûd, Salât, 46/552., 2- Âl-i İmran Suresi: 103., 3- Buhârî, Ezân, 111; Müslim, Salât, 72., 4- Muvatta’, Salatü’l-Cemaa, 7; Müslim, Mesâcid, 260; Tirmizî, Salât, 165; Ebû Dâvûd, Salât, 47., 5- Tirmizî, Fiten, 7/2167., 6- Ahmed, IV, 278., 7- Sözler, s. 229, 230.