"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur, Kur’ân medeniyetini müjdeliyor

Süleyman KÖSMENE
10 Aralık 2020, Perşembe
Uşak’tan Cahit Tanyol: “Üstad Hazretleri’nin kurun-u vustadan çıkışımızla ilgili müjdeleri var mıdır? Nelerdir?

ManevÎ Mebuslarla

Said Nursî Hazretleri 1920 yılında âlem-i manada her asrın manevî mebuslarıyla mane- vî bir mecliste buluşuyor. O mecliste mane- vî mebuslar, İslâm mukadderatının yol haritasını görüşmektedirler. İslâm dini gibi baki, son, doğrudan vahye dayanan, vahyin bütün dinamiklerini içinde barındıran, dünyanın her problemi için taze, akılcı, insancıl ve barışçıl çözümler sunan tek İlâhî din, hadiseler, çalkantılar, savaşlar, yenilgiler neticesinde Müslüman âleminin elinde kalmıştı. 

Bir tarafta kurtlar, hınzırlar, tilkiler, ayılar, maymunlar, yılanlar dünyayı paylaşma yarışına girdiler. Müslüman âlemi ile birlikte ellerindeki baki dini de ortadan kaldırma sevdasına düştüler.  

Said Nursî Hazretleri’nin, her asrın mebuslarının bulunduğu o muhteşem mecliste yaptığı manevî sunum, olağanüstüdür. O sunum metni hâlâ canlıdır ve İslâm mukadderatının yol haritası mesabesindedir.  

Mevcut Medeniyet Sınıfta Kalmıştır

O mecliste önceki asrın mebusları, asrın vekili sıfatıyla Said Nursî’ye soru soruyorlar. Said Nursî cevaplıyor. 

Said Nursî verdiği cevaplarda musîbetin mutlak şer olmadığını, felâketten saadet çıkacağını, İslâm için müstakbel bir saadet geleceğini müjdeliyor. Mevcut Batı medeniyetinin, İslâm nazarında batıl, kötülükleri iyiliklerine galip, insanlığın maslahatına aykırı ve insan fıtratına vahşî olduğundan, insanlığın uyanışıyla çöküp dağılmaya mahkûm olduğunu haber veriyor. 1 

Said Nursî’nin orada yaptığı sunuma göre, bu medeniyet beş vahşî esas üzerinde kuruludur: 

1- Tek dayanak noktası kuvvettir. Kuvvetin işi, saldırmak ve yutmaktır. 

2- Tek hedefi menfaattir. Menfaatin işi, herkesin hırsını çıldırttığından, üzerinde boğuşmaktır.  

3- Tek hayat prensibi, mücadeledir. Mücadele çekişmeyi, kavgayı, nizaı, tefrikayı, savaşı patlatır.   4- En kutsadığı, herkese pazarladığı ve bununla her toplumu bölüp parçalayarak elinde ne varsa gasp ettiği bağ, ırkçılıktır. Bunun işi, vurup birbirini yok ettirmek ve zenginlikleri medeniyet kodamanlarına bıraktırmaktır.

5- İnsanlığa getirdiği hizmet, insanın hevasını teslim almak, arzularını tatmin etmek, isteklerini arttırmak ve insanı tüketim sarhoşu yapmaktır. İnsanlığı yüksek ahlâk kulesinden düşürüp, köpek gibi isteklerinin, zevklerinin ve hazlarının esiri kılmaktır.       

Bu esaslarla, şu medeniyet, insanlığı yüzde seksen uçuruma atmıştır. Çünkü bu parlak vaatlere yüzde onu geçmeyen kodamanlardan başka kimse ulaşamamıştır. Geri kalan yüzde on da hayal peşinde mahvolmuştur.  

Oysa Kur’ân medeniyeti, yüzde ona değil, insanlığın hemen bütününe huzur getirmeye kabiliyetlidir. Dolayısıyla güçlüler hegemonyasına dayalı Batı medeniyeti, daha baştan sınıfta kalmıştır. 2

Kur’ân Otoritesini Ortaya Koyacaktır

Kur’ân ise, kahir çoğunluğa huzur getiren bir medeniyeti kabul eder. Çoğunlukta ise avam, fakir, hasta, yaşlı, çocuk, dindar gibi çok masum sınıflar vardır. Kur’ân bu sosyal sınıfların hiçbirisini ihmal etmemiş, hepsine de saadet müjdelemiştir.

Bu sınıfları ihmal edip, tamamen yüzde on kodamanlara, yüzde on da hayalperestlere hitap eden bir medeniyet, medeniyet değildir. Çökmeye mahkûmdur. Çünkü yüzde seksene mutluluk vermiyor. 

Orta çağın bütün vahşetini bu medeniyetin bir defada kusması bundandır.   

Bu medeniyete Müslümanlar soğuk bakarlar. Çünkü İslâm’ın baki hakikatleri Roma Felsefesi ile birleşmez. Bir asıldan doğan Eski Roma ve Yunan felsefeleri, bu medeniyeti Hıristiyanlıkla yamamaya çalıştıkları halde, yine de bu ikisi su ve yağ gibi ayrı duruyorlar. O iki ruh şimdi de diri, ama başka şekillerde yaşıyor. Birisini Birinci Avrupa, diğerini İkinci Avrupa temsil ediyor. 3

Onlar bile birleşmezken, Kur’ân’ın çağları eriten hidayet nuru o pis ve zalim medeniyetin esası olan Roma dehasına tabi olmaz. 4 

Yakın istikbalde Kur’ân her iki yaklaşımı da silip, kendi otoritesini ortaya koyacaktır.

Dipnotlar:     

1- Sünûhat, s. 45. 2- Sünûhat, s. 46.

3- Lem’alar, s. 119. 4- Sünûhat, s. 48.

Okunma Sayısı: 3007
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı