"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yok olmaktansa Cehennem rahmettir-1

Süleyman KÖSMENE
26 Temmuz 2011, Salı
Vahdettin Bey: “Yokluk ile Cehennem arasında nasıl bir muvazene vardır? Kur’ân’da kâfirlerin Cehennem’den kaçarak yok olmak isteyecekleri yazıyor. Oysa Üstad Hazretleri, ‘Cehennem de olsa bekâ isterim.’ diyerek, hayatın ve bekânın yokluktan daha tercihe şâyân olduğunu söylüyor. Öyleyse, kâfirler neden Cehennem’den kaçarak yok olmak istiyorlar?”

Cehennem, tevbe kapısıyla Allah’a sığınmayanların uğrayacakları azap yurdu. Yokluk ise, hakikati olmadığından, Kur’ân’da bulunmayan hayâlî bir kavram.  Varlığın hayalî zıttı. 
Kur’ân’da Cehennem vardır; ama yokluk yoktur. Oysa ateizm denilen ve bir zamanlar nesilleri büyülü kucağında mahvetme eğilimine giren felsefî cereyan “yokluk inancı” temeline dayanmaktaydı. Ölüm bir yokluktu onlara göre. Öldükten sonra hayat yoktu; hiçbir şey yoktu! Her şey bu gördüğümüz dünyadan ibaretti! Bu yokluk inancı bütün sorumlulukları yerle bir ettiğinden, genç nesillere bir süre cazip geldi ve getirdiği ahlâksızlıklarla dünya toplumlarına bir süre çektirdiler.
Fakat bir dine bağlı olmanın ve sorumluluk duygusuyla yaşamanın, dinsiz ve inançsız yaşamaya oranla çok daha üstün olduğu fikrinde birleşen insanlık çabuk uyandı ve bu yok oluşçuluğun daha fazla barınmasına ve nesilleri yok etmesine fırsat vermedi. Bu çerçevede Hristiyanlarla Müslümanlar arasında, “Yeter ki bir dîne inansın; tek inançsız olmasın!” fikri etrafında muhtelif yerlerde işbirliği yapıldı.
İşte âhirzaman âfetlerinin her türlü ahlâksızlık boyutunda olduğu gibi, inançsızlık boyutunda da mahvolasıya yaşandığı dehşetli günlerde, Kur’ân’dan aldığı ilhamla yokluk kavramının ne bahtsız ve dehşetli bir fikir olduğunu, gerçekte yokluğun olmadığını, ölüm öncesinde de, ölüm sonrasında da hayatın ve yaşamanın esas olduğunu, ölümün yokluk olmadığını, ebedî hayata bir geçişten ibâret olduğunu1 dünyaya haykıran Bedîüzzaman Saîd Nursî, risâlelerinde yokluk ile varlığı muhtelif cihetlerden mukayese eder.
Bediüzzaman Cehennemde de olsa var olmanın yokluğa nazaran bir rahmet olduğunu,2 varlığın yaratıcısı olan Cenâb-ı Hakk’ın zulümden münezzeh olduğunu, hayatta nasıl “varlık” esas ise, varlıkta da “ebedî saadetin” esas olduğunu, tevbe siperi ile Allah’a sığınan kulların Allah’ın izniyle Cehennem’den de kurtulacağını, binâenaleyh, insanın ister inansın, ister inanmasın, Allah’ın adâletinin ve rahmetinin, yani Cehennemin ve Cennetin, kendisi hakkında mutlak hayır getireceğini, öyleyse beşerin görevinin mutlaka Allah’ı bu sıfatlarıyla tanımak ve sevmek olduğunu, Allah’ı bu sıfatlarıyla tanıyan ve seven kimsenin de, Allah’ın izniyle Cehennem’den kurtulacağını ve derecesine göre Allah’ın rahmetine, rızâsına ve Cennetine ulaşacağını müjde eder.3
Bedîüzzaman, “kabul-ü adem” dediği yok oluşçuluk mesleğinin bir safsatadan ibâret olduğunu ve ispat edilemeyeceğini; ama bir meslek olarak bu yola girenlerin “yokçuluğu” ispat etmekle yükümlü olduklarını, ispat edemedikleri takdirde ise Kur’ân’ın “var oluşçulukla” ilgili bütün beyanlarının hak olduğunu kabul etmek zorunda olduklarını belirtir.4
Bedîüzzaman’ın referansı şüphesiz Kur’ân’dır. Şimdi, Cehennemle ilgili Kur’ân âyetlerine bakalım:
* “Rablerini inkâr eden kimseler için Cehennem azabı vardır. Ne kötü bir dönüştür o! Oraya atıldıklarında, Cehennemin gürleyişini işitirler ki, kaynayıp duruyor! Neredeyse öfkeden parçalanacak! Kâfirlerden her bir bölük oraya atıldıkça, onların bekçileri kendilerine sorar: ‘Bu azaptan sakındıran bir peygamber size gelmedi mi?‘ ‘Evet!’ derler. ‘Bize bir peygamber geldi! Ama biz onu yalanladık. Allah bize bir şey göndermedi; siz sapıtmışsınız, dedik. Keşke onu dinleseydik!’ derler. ‘Keşke düşünseydik! O zaman şu alev alev yanan Cehennem ehlinden olmazdık!’”5
Yarın inşallah devam edelim. 

Dipnotlar:
1- Mektûbât, s. 13, 221.
2- Asâ-yı Mûsâ, s. 43.
3- Sözler, s. 69.
4- Lem’alar, s. 82.
5- Mülk Sûresi, 67/6-10.

Okunma Sayısı: 3745
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı