"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tenkit zemininin engelleri

Yasemin YAŞAR
02 Ekim 2021, Cumartesi
Tenkit ve tahammül ahlâkî bir kültür meselesidir.

Tenkit kültürüne kapalılık, geleneksel algı ve kalıplarla uyum içinde bir tutum olduğu, dolayısıyla sorgulama ve beraberinde gelebilecek çatışma riskine nazaran daha güvenli ve konforlu bir zihnî tutum gibi durmaktadır. Lâkin buna karşın, Yunus Sûresi’nin 100. Âyetinde, “Aklını kullanmayanları pisliğe mahkûm ederiz.” şeklindeki açık beyanına rağmen aklı kullanmayı gereksiz hatta zararlı görmek; Resulullah’ın (asm) “Cihadın efdali zalim sultana karşı hakkı söylemektir.” buyruğuna karşın, zalime itaati akideleştirmek, hali hazırdaki mevcut anlayışla çelişiyor.

Bir yandan dinin bu emirleri, öte yandan despotik iktidarların dayatmaları. Sonuç ise tahmin edileceği gibi tenkidin, sorgulamanın değil; suskunluğun ve boyun eğmişliğin yaygınlaşması oluyor.

Yanlış yaptığı, batıl bir tavır içinde bulunduğu açıkça görüldüğünde dahi, şeyhlerinin, liderlerinin, reislerinin peşinden sürüklenen kitlelerin, içinde bulundukları bu hal, teslimiyet bilincinde yaşanan eksen kayması ile birlikte, sorgulayıcı bakış açısının kaybedilmesinin ortaya çıkardığı, felâkete de ışık tutuyor.

Sorgulayan, tartışan, itiraz eden bir yaklaşım tarzına nazaran; sessizce itaat eden, aykırılık gördüğünde dahi içinde bulunduğu topluluğun, partinin, grubun vs… maslahatı adına susup, “vardır bir hikmeti” mantığıyla geçiştirilen tutum, çok daha kolay ve yaygın bir şekilde alıcı bulabiliyor.

Öte yandan mevcut içtimaî, siyasî ortamın, kutuplaşma düzeyinin yüksekliği, söz konusu zayıflığı, cılızlığı beslediği gibi, sorgulamayı da hepten zorlaştırıyor. Hele bir de korku hakîm kılınmış ve adaletsizlikler hüküm sürüyorsa, böyle ortamlarda hakikatler susuyor. Bediüzzaman’ın tesbitiyle, “gaddar siyaset ve zalim propagandanın nasıl beşerin kemâlâtını karıştırdığı” tesbiti daha bir anlaşılıyor.

İnsanları sorgulatmayan, susturan, yapılan haksızlık ve kanunsuzlukları görmezden getiren, korkudan başka bir diğer sebep de; ‘düşman’a malzeme sağlamama, elini güçlendirmeme, dağınık ya da çelişik görünmeme gibi kaygılardır. “Kol kırılır yen içinde kalır” mantığı ile mevcut içtimaî, siyasî ortamda kutuplaşma olgusunun ortaya çıkardığı ‘zorunlu taraftarlık’ durumu, birtakım can sıkıcı, hatta yaralayıcı gelişmeler karşısında dahi, kimi zaman görmezden gelme, suskunlukla karşılama vb. tavırları beraberinde getirebilmektedir. İslâm’a ve Müslümanlara düşmanlığıyla maruf kesimlerin eline koz vermeme, onlar karşısında ‘bize yakın’ duranları zayıflatmama kaygısı İslâmî camia dâhilinde bir tavır sorununa dönüşebiliyor.

Elbette gerilimin, çekişmenin, çatışmanın, ötekileştirmenin hukuksuzluğun, doludizgin devam ettiği bir ortamda, hangi sözümüzün, hangi tenkitimizin, hangi eylemimizin kim için, ne ifade edeceğini, kimlerin hangi işine yarayacağını ve kimler tarafından ne maksatlarla kullanılabileceğini hesap etmek, dikkate almak zorundayız. Ancak tedbirli olmak ile korkak olmak arasındaki ince çizgiyi de kavramak gerekir. Fakat bu temkinlilik bizi sürekli biçimde politik konjonktüre göre tavır belirlemeye, kimliksizliğe hakkın hatırını âli tutma, adaletle hükmetme görevimizi ikinci plana atmaya götürmemelidir.

Hasılı; Müslüman şahsiyeti, kimden sadır oluyorsa olsun, yanlışlara, haksızlıklara, zulümlere karşı sessiz, tepkisiz kalmamayı gerektirir. Velev ki uyarılanlar bundan hiç hazzetmese de ve bizim tavrımızı kendisine karşı bir kötülük, bir zarar verme eylemi olarak görse dahi!

Bu noktada Hz. Ömer’e (ra) nispet edilen şu söz ölçü ittihaz edilmelidir: “Gerektiğinde hakkı söylemezseniz sizde hayır yoktur; siz söyler de biz kabul etmezsek bizde hayır yoktur.”

Okunma Sayısı: 2428
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali

    2.10.2021 12:04:18

    Artık kritik özeleştiri bir sisteme ulaşmalı. Bu kaçınılmaz. Bu görev; aileden ferdden cemaate topluma ülkeye yayılmalı. İçten dışa doğru ve aşağıdan yukarı doğru bir yön izlemeli.

  • Mahir erbay

    2.10.2021 09:25:00

    Çok güzel bir yazı. İstifade ettim.

  • Ömer

    2.10.2021 08:20:27

    Binlerce tebrikler güzel bir makale olmuş, bugüne bakan çok yönlü bir yazı kaleme almışsınız. Bize yakın olanları zayıflatmama kaygısı islami dahili camia içinde maalesef bu tavır bir kangren.Gerektiğinde hakkı söylemez iseniz sizde hayır yoktur.Siz söyler de biz kabul etmezsek bizde hayır yoktur.Hz. Ömer ölçüyü ittihaz etmiş.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı