"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ölümü anlamak mı, ölümle anlamak mı?

Zeynep Toprak
29 Ağustos 2021, Pazar
İnsan gözlerini açtığı andan itibaren uzun bir yolculuğa başlıyor; hayat yolculuğu.

Hiç bilmediği bu dünyaya; çaresiz bakışlarıyla ve gözyaşlarıyla merhaba diyor. Belki bir korku duyuyor. Nereye geldiğini, burada ne yapacağını bilmemekten doğan bir korku… Zaman geçiyor, büyümeye başlıyor. 

Büyürken aynı zamanda sorguluyor hayatını. Ben kimim? Nereden geldim? Nereye gidiyorum? Bu dünyadaki vazifem nedir? İşte asıl mesele burada başlıyor.

Ne büyük nimettir ki, Cenâb-ı Hak daha insan dünyaya gelmeden sorularını cevaplayacak rehberini gönderiyor. İnsana düşen ise o rehberi bulmak ve bulduğu andan itibaren sımsıkı sarılmak. Bütün hayatı boyunca Yaratıcısının kendisinden ne istediğini aramak ve bulduğu hakikatlere göre yaşamak. Ne yazık ki, her insan rehberine sadık kalamıyor, emre itaat edemiyor. Belki de çoğu hakikati öğrenemeden, Yaratıcısını tanıma nimetine mazhar olamadan dünya hayatının sonuna geliyor. İster inansın ister inanmasın ölümle yüz yüze geliyor.

Ölüm… Efendimizin de (asm) dediği gibi lezzetleri acılaştıran ölüm, her insanın başına geliyor ve gelecek. Herkes bir gün ölümle dünya hayatını noktalayacak. Buradaki vazifelerini tamamlayanlar vazifeden terhislerini alıp aslî vatanlarına doğru bir yolculuğa başlayacak bu sefer de. Zira her bitiş aslında yeni bir başlangıçtır.

Ve insan, aynı ilk gün ki gibi yine çaresiz yine âciz. Tıpkı bütün bir hayatındaki âcziyeti gibi kendi ölümüne de âciz kalacak.

Belki birçok ölüme şahit olduk, yakınlarımızı kaybetmenin derin acısını yaşadık, hiç tanımadığımız insanların ölüm haberleriyle bile hüzün duyduk, ağladık. Ve teselliyi yine rehberimizde bulduk. Zira ölüm; öteki âleme gitmiş eski dost ve ahbaplarına kavuşmaya vesiledir. Vazife-i hayat külfetinden bir terhistir. Ubudiyet ve imtihanın talim ve talimatından bir paydostur. Âlem-i fâniden âlem-i bekâya gitmektir. Ehl-i iman için rahmet kapısıdır. Bir tebdil-i mekândır. Ölüm; firak değil, visaldir. Kâinattaki zeval, firak ve adem zahiridir. Hakikatte firak yok, visal vardır. Öyle ise bizde Üstad Bediüzzaman Said Nursî gibi deriz ki; “Azrail aleyhisselâm bugün gelse hoş geldin, safa geldin diye gülerek karşılayacağım.”

Okunma Sayısı: 1518
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali TAM

    30.8.2021 00:04:25

    “Azrail aleyhisselâm bugün gelse hoş geldin, safa geldin diye gülerek karşılayacağım.” Evet, Hz. Azrail AS'i o kudsî, adil, sadik vazifesiyle Risale-i Nur Külliyati sayesinde SEVMEYI ondan KORKMAMAYI ÖGRENDIK. Hz Azrail AS ASLA kimseye KABZ-I ERVAH vazifesinde HAKSIZLIK etmemis devamli ADIL olmustur. Ben de Risalelerin terbiyesiyle Hz. Azrail AS Ruhumu kabzetmek icin geldiginde EHLEN VE SEHLEN Ya Melekül MEVT demeye KARAR VERDIM- Gel ve kudsî vazifeni ifa et diyecegim insaallah!

  • Ramazan Çalışan

    29.8.2021 11:20:20

    İnsan, dallarla, bulutlarla bir, Aynı mavilikten geçmiştir. İnsan nasıl ölebilir, Yaşamak bu kadar güzelken? ölümün mahiyetini bilseydi Fazıl Hüsnü Dağlarca hiç böyle söylermiydi.Ölümün mahiyetini bilen Şems-i Tebrizi ise hayatım alt üst olur diye, endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?” diye soruyor. Sizin başlıkta sorduğunuz "Ölümü anlamak mı, ölümle anlamak mı?" sorunuzda ölümle anlaşılan şeylerde biraz korku biraz cebir olur.Yani yapılan ameller gönül rızası ile olmaz ,ihlas olmaz en önemlisi rıza-i ilahi olmaz. Ölümü anlamakta ise Ehl-i iman için bir rahmet kapısı, bir tebdil-i mekân. Ölüm; firak değil, visaldir. Kâinattaki zeval, firak ve adem zahiridir. Hakikatte firak yok, visal anlayışı vardır. Der kendine bir nokta-i istmdat bulur.Kalbi huzura erer.

  • Ramazan Çalışan

    29.8.2021 08:09:28

    Ölüm Güzel Şey Ölüm güzel şey,budur perde ardından haber... Hiç güzel olmasaydı ölürmüydü peygamber?... Öleceğiz müjdeler olsun,müjdeler olsun ! Ölümüde öldüren Rabbe secdeler olsun! Kapı kapı, yolun son kapısı ölümse; Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse! O demdeki,perdeler kalkar,perdeler iner, Azraile hoşgeldin,diyebilmekte hüner...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı