Üstad Hazretleri’nin huzurunda bulunan, ondan ders alan ve kendisine hizmet eden talebeleri, birer birer aramızdan ayrılıp gittiler.
Onu dünya gözü ile gören bir kaç son şahitten başka kimse kalmadı. Biz de yaşımız itibariyle bazı ağabeyleri yakından gördük, sohbetlerine katıldık. Bayram Ağabey, Sungur Ağabey ve Mehmet Kırkıncı gibi ağabeylerden Üstad Hazretleri’ne ait hatıralar dinledik. Onları dinlerken, Üstad Hazretleri’ni gören o gözlere gıpta ile bakıyorduk. Şimdi bizim de evlât ve torunlarımız, Üstad’ın talebelerinden dinlediğimiz hatıraları naklederken, bizi dikkatle dinleyip gıpta ediyorlar.
Her Nur Talebesi, Üstadını hayatta iken görmek arzu ederdi. Eğer görmek mümkün olsaydı, çok şeylerini feda ederek bu şerefe nail olmak isterdi. Ne yazık ki, dünya gözü ile kendisini görmek bundan sonraki nesillere nasip olmayacak. Ama, onu görmek, ona mânen görünmek, onunla sohbet edip dersini dinlemek herkes için mümkündür. Bunu Üstad’ın kendisi şu şekilde ifade ediyor:
“Ben, sizi yazılarınızda ve hatırımdan çıkmayan hidematınızda günde müteaddit defalar görüyorum. Ve size olan iştiyakımı tatmin ediyorum. Siz de bu biçare kardeşinizi risalelerde görüp sohbet edebilirsiniz. Ehl-i hakikatin sohbetine zaman, mekân mâni olmaz; manevî radyo hükmünde biri şarkta, biri garpta, biri dünyada, biri berzahta olsa da rabıta-i Kur’âniye ve imaniye onları birbiriyle konuşturur.” (Kastamonu Lâhikası, eski basım sayfa 7)
Üstad Hazretleri’ne görünmenin bir yolu da, yazı ile hizmet ederek onun sohbetlerine katılmak olduğunu yukarıdaki paragraftan anlıyoruz. Madem ki Üstad’ı görmek ve ona görünmek mümkün, öyleyse biz de yazılarımızla, okumalarımızla ve Nurlu sohbetlerimizle, Üstad’ın sohbetlerine dahil olabiliriz. İlk zamanlarda bu hizmet doğrudan Risaleleri yazmakla yapılıyordu. Anadolu’nun âmi, fakat irfan sahibi insanları (çoğu okur yazar olmayan köylüler, çiftçiler, esnaf ve ev hanımları) tarafından altı yüz bin nüsha el ile yazılarak çoğaltılmıştı. Her bir nüsha Üstad’ın eline geçince ne kadar sevindiğini kendi ifadelerinden anlıyoruz. Şimdi de Üstad’ı sevindirmek ve onun duâlarına dahil olmak mümkündür. Artık el yazısı ile Risale çoğaltmaya gerek olmadığından, bundan sonraki hizmet tarzı, Risale-i Nur eksenli yazılar ve şiirler yazarak, bunları “Risale-i Nur’un nâşir-i efkârı” olan gazetemizde yayınlamak suretiyle olabilir. Zaten gazetemizde çıkan yazılar genellikle ya Üstad’dan, ya da Risale-i Nur’dan bahseden, hizmete yönelik yazılardır.
Şimdi özellikle gençlere seslenmek istiyorum. Üstad Hazretleri’ni görmek ve ona kendinizi göstermek istemez misiniz? Bunu istemek, her Nur Talebesinin en büyük arzularından birisidir. Öyleyse, Risale-i Nur sohbetlerine katılmakla, duygu ve düşüncelerinizi Risale-i Nur’daki hakikatlerle yoğurup düzgün bir şekilde ifade etmekle, bu arzunuzu yerine getirebilirsiniz. Gazetemiz sayfaları ve Elif ilâvesi, sizlerden gelecek yazıları değerlendirmeye hazırdır. Yeter ki siz isteyin, yazın, kendinizi ifade edin, biz de sizlere yardımcı olmaya, yol göstermeye ve gönderdiğiniz yazıları yayınlamaya hazırız.
Eli kalem tutan, parmakları klâvye kullanan herkesi Üstad Hazretleri’ni görmeye ve ona görünmeye dâvet ediyoruz.