"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tefâhur - Kapanması gereken kapılar - 26

Abdülbakî ÇİMİÇ
10 Haziran 2024, Pazartesi
Tefâhur; iftihâr etmek, övünmek anlamlarına gelmektedir. Kendini iyi görüp, kusurdan gaflet etmektir.

İnsanın kendisinde var olduğunu düşündüğü, bazı faydalı işlerini ve iyiliklerini başkalarına göstermek ve bununla övünmesidir. İnsanın mânevî cephesini öldüren, enfüsî âlemini harap eden mânevî bir hastalıktır. Hâlbuki insanın kendini övüp senâ etmesi kalbî bir marazdır. Tefâhur marazının altında enâniyet, kibir, gurur gibi mânevî hastalıklar mevcuttur.

“Bir şahıs kendi namına hazm-ı nefs eder(kendini yerer), tefâhur edemez(övünemez); millet namına tefâhur eder (gurur duyar), hazm-ı nefs edemez.”1 Bir şahıs kendisine yapılan bir hakáreti nefsine yedirip affedebilir, bu güzel bir haslettir. Ancak başkası veya milleti adına yapılan hakáreti kendi hesabına affedip hoşgörülü olamaz. Milleti adına övünebilir, ama şahsı adına övünmesi kibir ve böbürlenmek olur. Veya insan kendi adına kusurlarını, hatalarını söyleyebilir, nefsini kötüleyebilir, övünemez; fakat başkası, toplum, grup, cemâat ve milleti için aynısını yapamaz. Öyleyse milleti ve cemâati adına tefâhur makbul ve faziletli bir fiildir.

Tefâhür kelimesi Kur’ân’ı Kerim’de Hadid Suresi’nin 20. ayetinde şöyle geçmektedir: “Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme (tefâhur) ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden ibarettir.”2

İnsanın kendisi ile tefâhur etmesi ve başkaları tarafından övülmeyi sevmesi, kalbî ve mânevî bir hastalıktır. Övünmenin ve övülmeyi sevmenin sebebi, insanın kendini beğenmesi ve iyi bilmesidir. Lokman Suresi’nde; “Allah, kendini beğenip övüneni sevmez.”3 Buyrulur. Övünmek ve övülmeyi sevmek kişiye zararlıdır. Hadis-i şerifte; “Övülmeyi sevmek, insanı kör ve sağır eder. Kusurlarını görmez olur. Doğru sözleri, verilen nasihati işitmez olur.”4 Şeklindedir.

“Ben kendimi beğenmiyorum…”

Risale-i Nur’da geçen ifadelerde de Bediüzzaman’ın kendini beğenmediği ifade edilir. Çünkü kendini beğenmek ihlâsı zedeler. “Ben kendimi beğenmiyorum. Beni beğenenleri de beğenmiyorum.”5 Sözü Bediüzzaman’ın tefâhur konusundaki hassasiyetini açık olarak göstermektedir. Kendisi bir lâhika mektubunda bunu şöyle ifade ediyor: “Benimle görüşenler benim haddimden ziyâde hüsn-ü zân etse bana ağır geliyor. Cenâb-ı Hakk’a şükür, kendimi beğenmiyorum, benim şahsımı beğenenleri de beğenmiyorum. Çünkü beni ya tasannua ya riyâya sevk etmek için, kuvvetimden fazla mânevî bir yük yüklüyorlar.”6 Talebeleri de bunu şöyle ifade ediyorlar: “Hem Üstadımız, tekellüf ve taazzumdan asla hoşlanmaz ve talebelerinin dahi tekellüf kaydından âzade olmalarını emreder. Ve buyururlar ki: “Tekellüf, şer’an ve hikmeten fenâdır, çünkü tekellüf sevdası, insanı, hadd-i mârufu tecavüze sevk eder. Mütekellif olanlar, bazan hodbinane bir tezâhür ve tefâhur tavrı ve muvakkat soğuk bir riyakâr vaziyeti takınmaktan kurtulmaz. Hâlbuki bunların ikisi de ihlâsı zedeler.”7

Bediüzzaman, mahkeme iddianamesinde kendisi hakkında “tefâhur ve hodfuruşluk” var iddialarına şöyle cevap verir: “Güya bende tefâhur ve hodfuruşluk var ve kendimi müceddid biliyorum. Ben bütün kuvvetimle bunu reddederim.”8 “Bunu eserlerinin muhtelif yerlerinde görmek mümkündür.” İddiasına karşı da Bediüzzaman cevap olarak: “İddiacının bu dediği tefâhur benim şahsıma değil; bütün o tefâhuru hatırına getiren senâlar, Risale-i Nur’a aittir. Risale-i Nur da Kur’ân’ın tefsiridir.”9 Şeklinde cevaplandırması çok manidardır.

Dipnotlar:

1- Mektubat(Hakikat Çekirdekleri), s.808 

2- Hadid Suresi, 20 

3- Lokman Suresi, 19 

4- Hadis-i Şerif, Deylemi 

5- Mektubat, s.575 

6- Emirdağ Lahikası-II, G. M. Mektuplar 

7- Tarihçe-i Hayat, s.502-503

8- Müdafaalar, Afyon Mahkemesi [1948-1949] 

9- Müdafaalar, Afyon Mahkemesi [1948-1949]

Okunma Sayısı: 2227
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İbrahim Ersoylu

    10.6.2024 10:35:05

    Hocam, Selamlar. Sizi tebrik ederiz. Güzel bir yazı olmuş. Ancak dipnotta yer alan Risale-i Nur kitaplarının yanına baskı tarihlerini yazarsanız iyi olur. Mesela 5. dipnotta Mektubat kitabının bendeki 2017 tarihli baskısına baktım, orada başka bir mevzudan bahsedilmiş.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı