"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Lâtife-i Rabbaniye nedir?

Abdurrahman AYDIN
10 Temmuz 2019, Çarşamba
Önce yanlış bir okuyuşu düzeltelim. “Lâtife” diyerek “a” yı uzatmak yanlıştır. Doğrusu “i” yi uzatarak “Lâtîfe” şeklinde okumaktır.

İlim inkâr etmek değil, izah etmektir. Varlığı maddeye irca eden ve ruhu inkâr eden bir anlayışa karşı, ruhun fonksiyonları olan lâtîfelerden bahsetmek anlamsızdır.

İnsan madem kâinatın bir “misal-i musağğarı” dır. Ve madem kâinat, fizik âlemden ibaret değildir, gayb âlemleri de kâinata dahildir. Elbette gayb âlemlerinin numûnecikleri ile beraber o âlemleri algılayabilecek kabiliyetler insanda dercedilmiştir. “Ahsen-i Takvîm” sırrının bir gereği olarak insan ruhuna takılan ve fizik ötesi âlemlere bakan, o âlemlerden veri toplayan lâtîfeler sayesinde insan, görünen ve görünmeyen bütün âlemlere tecellî eden Yaratıcısını çok yönlü tanıma imkânı bulur ve O’na câmi bir âyine ve muhatap olur.

Nasıl ki, insanların gözü olmasaydı, meşhûdat âlemini ve onda tecellî eden birçok esmânın güzelliğini hakkıyla idrak edemezlerdi. Nasıl ki, tat veya koku alma duyusu hiç bulunmasaydı, nimetlerdeki lezzetler yarıya iner, şükrümüz de noksan kalırdı. İşte havass-ı hamse-i zâhire denilen beş duyumuz, fizik âlem üzerinden marifetullaha götürme konusunda bize ne kadar lâzım ise aynen öyle de, fizik ötesi âlemler için havass-ı hamse-i bâtına denilen ve ruhun duyuları diyebileceğimiz lâtîfeler de öyle lâzımdır. Bunlar köreldiğinde insan maneviyattan uzaklaşıp “bütün letâifiyle âdeta ene olur” 1 Tasavvuf ve seyr-i sülûk eğitiminin amacı bu lâtîfelerin açılmasıdır.

Bu lâtîfelerin belli başlıları kalp, ruh, sır, hafî ve ahfâ şeklinde isimlendirilmişse de aslında insanda çok sayıda letâif vardır. 2 Ancak, bilhassa bu beş lâtîfe ruh gibi âlem-i emirdendir. 3 Bu lâtîfelerden ruhanî bir cevher olan “Lâtîfe-i Rabbaniye, kalp denilen avâlim-i gayba karşı olan pencerede kurulmuştur” ki, 4 aynı zamanda “avâlim-i gaybiyenin enmûzecidir.” 5

Nasıl “Göz bir hâssedir ki, ruh bu âlemi o pencere ile seyreder.” 6 Aynı ruh, öbür âlemi de lâtîfe-i Rabbaniye sayesinde müşahede eder. Öyle ki, beden gözü uykuyla kapandığında ruhun gözü olan lâtîfe-i Rabbaniye daha çok devreye girer ve istikbale dair bazı hadisatı müşahede eder. Az-çok herkesin rüya-i sâdıka olarak tecrübe ettiği bu hâdise, gaybın Allah’ın izniyle kısmen görülebilmesinden başka bir şey değildir. Evet, “Mahiyet-i insaniyedeki lâtîfe-i Rabbaniye, âlem-i şehadetle bağlanan ve o âlemde dolaşan duyguların kapanmasıyla ve durmasıyla âlem-i gayba karşı bir münasebet bulur, bir menfez açar. O menfez ile vukua gelmeye hazırlanan hadiselere bakar ve Levh-i Mahfuzun cilveleri ve mektubât-ı kaderiyenin numûneleri nevinden birisine rast gelir, bazı vâkıât-ı hakikiyeyi görür.” Bu noktada hayal de devreye giren bir başka lâtîfedir ki, algılanan manalarda “tasarruf eder, sûret libasları giydirir” 7 Böylece insan o manayı görme ve seyretme imkânı bulur.

Ruhun dört havassından biri olan iradenin gayesi nasılki ibâdetullahtır, zihninki marifetullahtır, hissinki muhabbetullahtır. Öyle de Lâtîfe-i Rabbaniyenin de asıl gayesi müşâhedetullahtır. 8

Ruhtaki manevî göz mesabesindeki lâtîfe-i Rabbaniye, aynen beden gözü gibi hassastır ki, baş bir batman yükü taşıdığı halde, göz bir saçı kaldıramadığı gibi, bu lâtîfe de bir saç kadar sıkleti, yani gaflet ve dalâletten gelen küçük bir haleti kaldıramaz, söner, kapanır. 9 Bu lâtîfenin nefes alması ve yaşaması ancak namaz ve zikirle olur. Bu bakımdan namaz, kalp için gıda, ruh için su, bu lâtîfe için ise hava gibidir. 10

Konumuz olan bu lâtîfe dışında daha pek çok lâtîfe vardır. 11 Bu muhtelif lâtîfelerin hepsi, muhtelif tecelliyâtı alabilmek içindir. Genelde iman ilmi ve zikir, özelde Risale-i Nurlar, bu lâtîfelerin çoğunu besler ve güçlendirir. “Akıldan başka çok letâif-i insaniyenin kut ve nurlarıdır” 12 

Dolayısıyla meselâ zikreden bir adam şuuru taalluk etmeden gafilâne zikrediyor olsa bile bu lâtîfeler sayesinde yine de feyz-i İlâhîyi celbeder, alır. “Binaenaleyh gafletle yapılan zikirler dahî, feyizden hâlî değildir” 13

İlginç bir nokta daha vardır ki, ibadet ve zikirle alınan bu feyiz, ruhun bu lâtîfelerini beslediği gibi onlar vasıtasıyla maddî gıda gibi bedeni de güçlendirir. Dolayısıyla lâtîfeleri, mülk cihetine yani bedenlerine hâkim olan Seyyid Ahmed-i Bedevî gibi zatların maddî bir gıda almadan kırk gün riyazete devam edebilmesi 14 bununla izah edilir.

Hülâsa, bedendeki beş duyu nasıl ki, mülk âlemindeki tecelliyât-ı İlâhiyeyi, yani görüntüyü, sesi, kokuyu, tadı ve teması algılayarak bize Hakk’ı tanıtır. Aynı şekilde ruhumuzun alıcıları olan lâtîfeler de bize melekût âleminden Hakk’ın feyzini koklatır, ilhamını işittirir, cemalini müşahede ettirir, muhabbetini tattırarak bizi Hakk’a ulaştırır.

Dipnotlar:

1- 30. Söz, 1. Maksat. 2- Barla Lâhikası, 3-Kısım, 347. 3- TDV İslâm Ansiklopedisi, “Lâtîfe” md. 4- Muhakemat, 3. Makale. 5- Mesnevî-i Nûriye, Nokta, 2. Bürhan. 6- 6. Söz. 7- 28. Mektup, 1. Risale, Dördüncüsü. 8- Hutbe-i Şâmiyenin 2. Zeylinin 2. Kısmı. 9- Mesnevî-i Nûriye, Zühre, 14. Nota. 10- 21. Söz, 1. Makam, 2. Îkaz. 11- Barla Lâhikası, Mektubatın 3. Kısmı, 347-348. 12- Emirdağ L. 1, 65; 26. Mektup, 4. Mebhas, 2. Mesele; Kast. L. 18. 13- Mesnevî-i Nûriye, Hubab, 87. 14 -12. Lem’a, 1. Nükte. 

Okunma Sayısı: 12248
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ömer Yavuz

    24.9.2019 11:05:36

    Deccalin tek gözlü olması manasında ki hadis-i şerifin bir sırrını da açıklıyor şu kısım:Fizik âlem üzerinden marifetullaha götürme konusunda bize ne kadar lâzım ise aynen öyle de, fizik ötesi âlemler için havass-ı hamse-i bâtına denilen ve ruhun duyuları diyebileceğimiz lâtîfeler de öyle lâzımdır. Bunlar köreldiğinde insan maneviyattan uzaklaşıp “bütün letâifiyle âdeta ene olur” İbadet ve zikir ile açılan maneviyata bakan göz, inançsızlık ve günahlar ile körelir.

  • Necati

    24.7.2019 12:46:28

    Gerçekten harika bir yazı iki kez okudum çok istifade ettim. Tebrikler. Devamını bekliyoruz.

  • Züleyha

    10.7.2019 18:54:11

    Sadece latife-i Rabbâniyeyi değil, kalp, ruh, sır, rüyay-ı sadıkanın mekanizması gibi Risale-i Nurda geçen bir çok kavramı anlaşılır şekilde ve delilleriyle izah eden çok kaliteli bir yazı olmuş. Tebrik ederim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı