“Rize’de 2 ay önce göreve başlayan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Rektörü Prof. Dr. Yusuf Yılmaz, ‘Üniversitemizin hastanesini bir vatandaş olarak önce gittim gezdim, sonra bir hasta, hasta yakını olarak gittim. Bütün katları, acil servisi arkadaşlarımla gayri resmi olarak gezdik. Atamam yeni olduğu için çoğu kişi beni tanımıyordu. Hatta servislerde kilitli bile kaldık, kapıyı açanımız bile olmadı. Acil servisimizin fiziksel şartları ne yazık ki benim şu ana kadar bir hekim olarak gördüğüm en kötü şartlara sahiptir diyebiliriz.’ dedi.”

Haberde kullanılan fotoğraflara bakarak aynı haberi biz de yazabilirdik! 

Anlaşılan, Rize’nin çok iyiniyetli ve samimi ama hayli nasipsiz bir rektörü var. O bunları iyi niyetle ve yapacağı ve yaptığı hizmetleri sayıp dökmek için söylemiş ama o haber yazıcısı (kuyu kazıcısı) hain muhabirler habere yanlış taraftan bakmış ve okuyucuyu da yanlış taraftan baktırmış! 

Aslında Rektörün cümlelerinin dolaylı anlamından, diğer acil servislerin de buralardan “çok farklı” olmadığı da anlaşılıyor. (Gerçi biz aynı kanaatte değiliz. Bazı acil servisler gördük ki pırıl pırıldı. Bilhassa Şehir Hastanelerinde ve özel hastanelerde… Nedense!)

Sağlık Bakanlığının övünedurduğu “sağlıkta devrim” işinin Rize’ye uğramadığı bu haberden net şekilde anlaşılıyor. 

YÖK’ün övünedurduğu “üniversitelerde yönetim modellemesi ve tecrübe paylaşımı” da buralara pek uğramamış anlaşılan. 

Bu saatten sonra bu haberi geri çekmek pek mümkün değil. İzah veya tevil lazım. 

İzah için trolvari bazı yorumlar şunlar olabilir:

-Cumhurumuzun başkanı RTE muhafazakâr olduğu için devrimci yaklaşımları memleketine sokmamıştır! 

-Ne de olsa ekonomist bir cumhurbaşkanının memleketine “yönetim uzmanlığı” işi yakışmaz. Ekonomi daha uygun gider. Nitekim gitmiştir de…

Daha akıllıca diğer bazı yorumlar ise şöyle olabilir: 

-Bu rektörü, bir güzel, “rektöre benzetmek” lazım. Bu çağda tebdil-i kıyafet mi olur be adam? 

-Haydi denetledin, gördün, neden ulu orta söylüyorsun? Dilini bari tutsana…

Daha daha makul yorumlar şunlar olacaktır:

-Erdoğan o derece dürüst bir siyasetçidir ki kamu kaynaklarını harcarken kendi memleketine asla torpil geçmemiştir. 

-Erdoğan o derece vatan sevdalısıdır ki kendisine bağlı personelin yürüttüğü yatırımları ve hizmetleri denetlerken kendi memleketine asla ve asla torpil geçmemiş ve hatta vakit “bile” ayıramamıştır. 

Bunların hepsi söylenebilir ama bizce bir yerlerde asıl söylenecek şey şudur:

-Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığındaki bunca uzman uyuyor mu? Muhalefeti oyalayacak hazır başka gündemlerimiz de varken böyle bir haberin DHA’dan ihracına nasıl izin verir? O iki muhabirin defteri derhal dürüle! O rektörün ağzına derhal biber sürüle!