Aralarında sosyal demokratların bulunduğu medya ve yazarlarıyla etkili bir sol kesimin, 23 Nisan, 19 Mayıs gibi resmî bayramlarda Demokrasi yerine hararetle Kemalizm propagandası yaptıkları müşahede edilmektedir.
Bu gayretler, müspet bir sonuç verebilir mi? Bunu bir düşünelim: M. Kemal ve onun ideolojisi olan Kemalizm, 1923’ten 1950’ye kadar Türkiye’nin idaresine tek başına 27 yıl boyunca hâkim olmuştur. Ülkemiz o yıllarda savaşa girmediği halde ilim ve sanatta ilerleyememiş, iddia edilen muasır medeniyet seviyesine çıkamamıştır. Türkiye halkı, o süreçte adalet, hak ve hürriyetlerinden mahrum olarak fakir bir hayat yaşamıştır.
Zira Kemalizm, içinde demokrasi, adalet, insan hak ve hürriyetlerini barındırmayan, manevî değerleri dışlayan, tek kişinin görüşlerini topluma zoraki dayatan bir ideolojidir.
Cumhuriyet’in ilk kurulduğu yıllarda devreye sokulan İstiklâl Mahkemeleri’nde haksız ve hukuksuz yargılamalarla çok sayıda masum insan idam edilmiştir. Şeyh Said ve Dersim olaylarında olduğu gibi, bazı kişilerin şahsî hataları gerekçe gösterilerek, devletin top ve bombalarıyla on binlerce belki de yüz binlerce suçsuz vatandaşın kanı akıtılmıştır. Bu icraatlar Kemalizm adına yapılmıştır. Türkiye toplumu, aradan 100 yıla yakın bir zaman geçse de bu zulümleri unutmamıştır.
M. Kemal ve Kemalizm geçmişte kalmış ve tarihe mal olmuştur. Hata ve sevaplarıyla onun hakkında değerlendirmeyi tarihçiler yapacaklardır. Onu günümüz Türkiye’sine taşımak ve kurtuluşu onun ilkelerinde görmek ve bu fikri toplama zoraki empoze etmek nafile bir çaba olup ülkeye zaman ve enerji kaybettirmek demektir.
Günümüz dünyasında demokrasi, adalet, insan hak ve hürriyetleri yükselen ve revaçta olan değerlerdir. Bu değerlerin ortak paydasında birleşen toplumlar ilim, sanat, sanayi ve teknolojide ilerlerken, medeniyet ve refahta dünya sıralamasının başında yer almışlardır.
Türkiye toplumunu demokrasi yerine Kemalizm ilkelerinde birleşmeye zorlamak, abesle iştigal olup, ne bu işi yapanlara ne de ülkeye bir faydası olmayacağı açıktır. Aksine bu iş, demokrasiye geçiş sürecini geciktirdiği için topluma ve ülkeye çok zararı vardır.
Bu işin diğer bir olumsuz sonucu; sağ cenahta önemli bir ağırlığı olan dindar camianın, bu işten ürkerek dinî değerleri istismar eden dindar kimlikli siyasîlerin kucağına kerhen de olsa sığınmasıdır. Zira bu güçler, “sakın ha bizden desteğinizi kesmeyin. Onlar iktidara gelirlerse sizi dininizden, imanınızdan ederler, sonra mahvolursunuz” diye onları korkutmaktadırlar. Günümüzde AKP iktidarının, ortaya saçılan bütün olumsuzluklarına rağmen hâlâ destek bulmasının bir sebebi; topluma reva görülen bu Kemalizm dayatmasıdır.
Son söz: Türkiye’nin demokrat olmayan müstebit yönetimlerden kurtulup rahata kavuşması, sol kesimin Hür Batı ülkelerindeki sosyal demokratlar gibi her türlü “izm”den arınarak, yalnız demokrasi mücadelesi vermesiyle mümkündür.
Onlar demokrasi yerine Kemalizm’in propagandasını yapmaya devam ettikleri sürece, ülkemizin sağ ve sol müstebit yönetimlerinden kurtulup demokratikleşmesi, huzur ve refaha kavuşması uzak bir ihtimal olarak görünmektedir.